Aydın İZBUDAK

Aydın İZBUDAK

HAYATIN İÇİNDEN HİKAYELER
[email protected]

Günlerdir düşünüyorum; "ne eksik?" diye..

09 Nisan 2017 - 13:29

Toplumda eksik olan ne???

Toplumsal kutuplaşmamız aşikar; ama hepimiz dinimiz, kökenimiz, siyasi görüşümüz vs... farklı olsa da "insan"ız.

10 yıldır futbol maçlarına gitmiyorum.. Sebebi; bütün hafta işte, yolda, trafikte dolup da o maçta ağzına gelen tüm küfürleri futbolculara sayıp deşarj olmak için gelen taraftar bozuntularıdır. O stada gittiğimde o insanlar arasında olmuşum gibi hissetmemin rahatsızlığı beni statta futbol maçı izlemekten uzaklaştırmıştır.


Sosyal Medya denen stat tribünlerindeki klavyeşörlerin ağzı lağımdan beter (hangi takımdan olursa olsun) fanatik pisliklerden farkı yok.

Ancak onların da içlerindeki irine, kine, kötülüklere rağmen "insan" olduklarını düşünüyorum. Onların da aileleri, sevenleri, sevilenleri var. Kişisel çıkarları ve içlerindeki belgisiz kin-nefret karışımının sanal ortamda olmalarının arttırdığı cesaretleri ile bu kadar saldırgan ve insanlık dışı bir profil çizdiklerini düşünüyorum.

Ülkemiz insanının karakteristik özelliğidir; telefonda ağzına geleni söyler, yüz yüze geldiğinde (ki çoğunlukla da kaçar) yanlış anlaşılmışlıklar başlar. Bu "vahşi insan" klavyeşörlerinin bu tutum ve söylemlerini birinin yüzüne söyleyemeyecek kadar yüzsüz, korkak ve hatta "bak şimdi nasıl kızdıracağım birilerini" dercesine inadına tepki çeken paylaşımlar yaptıklarını düşünüyorum.

İlk soruma gelirsem; "Eksik olan ne?" sorusu hala yanıp sönüyor ekranımda... Bu eksik sadece onları düşünerek değil; istisnasız toplumun her katmanında ve her görevdeki kişiyi düşünerek sorduğum ve cevabını bulmaya çalıştığım bir soru. Ve sanırım buldum... "Duygu"...

Duygularımızı kaybettik. Vicdani duygularımızı... Empati, Sempati gibi akıl ile yoğrularak damıtılmış olanlardan değil en insani duygularımızdan bahsediyorum. Sokakta düşen bir yaşlıyı gördüğümüzde koşup elinden, kolundan tutup da kaldırıp, üstünü başını temizlemesine yardımcı olduğumuz, eğer dengesiz bir durumdaysa gittiğimiz yeri unutup da kendi ailemizden bir büyüğümüzmüş gibi yanında beklediğimiz merhamet duygumuzdan bahsediyorum.

Tanımasak da yaşamını yitiren birinin ardından "Allah rahmet etsin, nur içinde yatsın, mekanı cennet olsun" dediğimiz iyi dileklerimizin kökeni "iyi" duygularımızdan bahsediyorum. Bu ve bunlar gibi duygularımızı kaybettik.

Birileri bu duyguların kaybedilmesi, toplumun taraflaştırılması ve bölünmesi için canla-başla çalıştı; hala da çalışıyor...

Kopartılmak, yeniden başka yerlere taşınmak istenen köklerimizi hatırlamamız, üstüne kezzaplar-kibrit suları dökülen duygularımızı diriltmemiz gerekiyor.

Eskiden "Türk Filmleri" dediğimiz , beraber ağladığımız-güldüğümüz, sonu iyi biten, kötülerin hiç bir zaman kazanmadığı; bizi biz yapan ortak güzelliklerin siyah-beyaz filmleri vardı. Türk Filmlerini izlemeliyiz. Plak hışırtılı Türk Pop Müziği dinlemeliyiz; hatırlamalıyız köklerimizi...

Aynen şarkı sözündeki gibi; "Uyku; biraz uyku... Bütün isteğim buydu..." Ama bu seferki öznemiz uyku yerine "duygu"...

YORUMLAR

  • 0 Yorum