Rumeli Demiryolu kurularak, batı ile daha yakın olmak, Balkanlarda ki şehirlerle daha güçlü bir bağ kurmak istenir. Bunun askeri, siyasi faydaları da olacağının önemi fark edilmişti. 2000 km olarak düşünülen bu hatların yapımı için bir çok girişimlerde bulunulmuş ama yatırım çok büyük olduğundan uygun bir müteahhit bulunamamıştır.
1869 yılında, Baron Hirsch ile ilişki kuruldu. O andan itibaren de, dünya çapında bir ihale yolsuzluğunun çarkları işlemeye başlamıştı.
Belçika da çalışan, Macar kökenli Yahudi banker Baron Maurice de Hirsch’in işleri çok kötü gitmektedir. İflas eşiğindedir. Ta ki Osmanlı Devleti Nafia Nazırı Garabet Artin Davut Paşa ile tanışana kadar.
Davut Paşa, Hirsch ile yaptığı mukavele ile İstanbula döner. Mukaveleyi hükümetin onaylaması gerekir. Büyük tartışmalar çıkar. Çünkü mukavele çok karışıktır. Davut Paşa’ya sorulduğunda, mukaveleyi Hirsch’in önerdiği bir avukata hazırlattığını açıklar. Rüşvet çarkı çoktan çalışmaya başlamıştır.
Tahmin edeceğiniz gibi birkaç değişiklikle işletme imtiyazı 99 yıllığına Hirsch’a verilir.
Rüşvet yatırımları meyvesini tez zamanda verir. Sermaye temin için 400 Fransız Frangı değerinde 1 milyon 900 bin adet tahvil piyasaya sürülecekti. Hirsch tahvilleri hükümetten 128,5 F.Frangı karşılığında alır. Hemen bir banka grubuna 150 F.Frangı’na satar.
Hükümetin yapması gereken ve hükümetin kasasına girmesi gereken bu alış verişten, bir anda 42 milyon 570 bin F.Frangı kazandı iflas eden Hirsch (bankanın tahvilleri satışından alacağı pay haricinde). Tahviller de 175 F.Frangı ile alıcı bulmuştu. Bu tahvil oyununa göz yumanlar mutlaka nemalanmışlardı.
İnşaat başlar. Baronumuz daha çok kazanmanın yollarını kolayca bulur her fırsatta. Aldığı işi yarı parası karşılığı taşeron firmalara yaptırıyordu.Bu durumda malzeme ve işçilikte oldukça tasarrufa giden firmalardan kaliteli iş beklenemezdi. Rüşvet çarkı burada da devreye giriyor. Zaten yetersiz olan denetimler de bu durum görmezlikten geliniyordu.
Netice de Hirsch 2000 km olarak anlaşılan hattı 1279 km yaparak teslim etti. Üstelik işin zor kısmı olan Balkan Dağları’nı aşacak hatlar yapılmamıştı. Tamamlan hatlar da kalitesiz ve kötü idi.
Bu işin sonunda parasız ve iflas etmiş bir banker olan Hirsch meşru ve gayrimeşru olarak kazandığı 350 milyon Frank gibi muazzam bir meblağ ile, bir anda Avrupa’nın sayılı zenginleri arasına girdi. Bu olay dönemin ticari çevrelerin de, “yüzyılın vurgunu” olarak değerlendirilmişti.
Osmanlı hükümeti, Hirsch ile itilafa düşmüş ve konu mahkemeye intikal etmişti. Konu ile ilgili olarak Ahmet Cevdet Paşa, şu tespiti yapar. “Hirsch işlerine dair, dört binden fazla evrak çıkarılıp bir sene süre ile incelendi. Yapılan incelemeler sonucu, o kadar yanlış ve fahiş uygulamalar görüldü ki, bunlara gaflet ve hata eseridir denilemeyeceği, hepsinin rüşvet ve çalıp çırpma neticesi olduğu anlaşıldı.”
SON TAKSİT 1954’TE ÖDENDİ
Hırsch öldüğünde arkasında 800 milyon F.Frangı tutarında bir miras bırakmıştı. Hirsch’ın bu kazancına karşılık, Osmanlı devleti, bazı devlet adamlarının aldığı rüşvet neticesi, hazinesine ağır bir yük getiren önemli bir borcun altına girmişti.
Rumeli Demiryolları’nın Osmanlı devletine toplam maliyeti, 2 milyar 800 milyon Fransız Frangı olmuş ve devlet, yıllar boyunca bu borcu ödemeye devam etmişti. Hatta 1954 yılında en son taksiti ödenen “birleştirilmiş Osmanlı borçları’nın arasında, Rumeli Demiryolları borcu da vardı...
YORUMLAR