Öztürk Serengil, 1950'li yılların başlarında sinemada şansını denemek için İstanbul'a, Yeşilçam'a gelir. Hayali bir rol kapmaktır. Artist kahvelerine takılıp aç bilaç teklifl eri bekler. Aylarca orada burada yatıp kaldığı olur. Suphi Kaner'i o yıllarda tanır. Kaner onu, ileride adını Fikret Hakan olarak değiştirecek Gaffar Bumin Çıtanak'la tanıştırır. Uzun süre kader birliği yapacak üçlünün arkadaşlığı böyle başlar. Öztürk Serengil Yeşilçam'ı Benden Sorun kitabında Fikret Hakan'la tanışmasını şöyle anlatır:
"Sonku Film bozgunundan hemen sonra, Suphi ile yürürken Özsüt Muhallebicisi'nden çıkan fevkalade yakışıklı, simsiyah kıvır kıvır saçlı, uzun boylu bir erkek güzeliyle faça façaya geldik. Suphi, 'Vay Bumin, n'aber lan?' diye boynuna atılıp öptü onu. Uzunca bir hoşbeşten sonra bana dönüp 'Tanıştıriim,' dedi. 'Öztürk Serengil, yeni artistlerden.' Bumin sıcak bir gülümsemeyle elimi sıkarak, 'Seeevinnndim' dedi. 'Ben de' dedim. Birden üzüldüm. Bu kadar yakışıklılığın bir de acı yanı var demek ki, diye içimden geçirdim. Yeni arkadaşım kekemeydi.
" Kekemeliği bol bol çalışmayla geçecektir. Bunda Avni Dilligil'in payı büyüktür: "1953'te Avni Dilligil'in tiyatrolarında çalışmıştık. Kekemeliği epeyce geçmişti. Avni Dilligil ona çok yüksek sesle, heceleri yutmadan okuma tekniğini öğretmişti. Fikret azimle, fakat yavaş yavaş hedefe vardı.
" Fikret Hakan, sadece sinemaya değil, tiyatroya, resme, kısacası sanata tutkun bir insandır. Oyunculuğu ise günden güne daha da parlayacaktır. Öztürk Serengil'in hakkındaki sözleri bunu kanıtlar nitelikte: "Üstün bir sinema oyuncusudur. Türk halkı onun ne paha biçilmez bir değer olduğunu kabul etmiştir. Üstün aktörlük niteliği, sahne kişiliği, etkili ve renkli ses tonuyla Fikret tiyatroda da 'number one'dır."
Aktörün özel hayatıysa hayli çalkantılı geçer. Öztürk Serengil onun kadınlara bakışını şöyle anlatıyor: "Kadın deyince, Fikret bu konuda genç yaşlı ayırmazdı. 'Her kadında gizli bir cevher var,' derdi." Hayatına giren kadınlardan ilki Lale Sarı'dır. Ailesi zengin, kendisi kültürlüdür Lale Sarı'nın ancak bu meziyetler aralarında büyük problemler doğurur. Albay Pekkan'ın kızı 14-15 yaşlarındaki Semiramis'le yaşadığı gönül macerası bu evliliğin sonu olacaktır. Hapse girmemesi için nikâh kıyılsa da uzun sürmez. Semiramis'ten sonra Neşecan Hanım'dan kızı Elif doğacaktır. Onun ardından Hümeyra ile girdiği evlilik macerası da mutsuz sonla biter.
Peki Fikret Hakan adı nereden gelir, onu da yine Serengil'den dinleyelim: "Bir gün sormuştum, Tellak Ali kitabındaki Fikret Hakan takma adını niye kullandığını. Fikret'i Tevfi k Fikret'e hayran olduğu için seçtiğini söylemişti. Hakan'ı ise eski Türk krallarına verilen bir san olduğu için adına eklemişti. İki çok sevdiği adın karışımından böylece ideal bir ad ortaya çıkmıştı. Vecdi Benderli, Suphi Kaner, Orhan Çubukçu ile mahkemede tanıklık etmiş, bu adın gerçek ad olarak nüfusa işlenmesini sağlamıştık."
YORUMLAR