Son günlerin başat konularından biri de bu. Ekonomideki büyük buhrana rağmen, zam yağmuru sürerken, işsizlik tavan yaptığı, enflasyonun sadece ve sadece Erdoğan’ın hatası/tercihi/inadı nedeniyle yüzde 36’lara fırladığı ortamda iktidar partisinin oyu neden yüzde 30’ların altına inmiyor?
Veya şöyle soralım…
Erdoğan’ın oyu (öyle ya artık hükümet tek kişi ilk seçimde bizi yönetmesi için tek kişiye oy vereceğiz)
anlamlı şekilde neden düşmüyor?
Tersten de soralım…
Halk burnundan solurken muhalefet neden oy patlaması yaşamıyor? Neden alıp başını gitmiyor? Neden gümbür gümbür iktidara geleceği havasını yaratamıyor?
İnsanlar korkuyor, gerçek düşüncesini söyleyemiyor bu yüzden anketler gerçeği yansıtmıyor denilebilir.
Yani halk hükümete bileti kesecek ama bileti keseceğini söylemiyor.
Olabilir mi?
Dikkat edin, toplumda derin bir sessizlik var. Sokak röportajı yapanlar sadece sokakta halka mikrofon tuttukları için ev hapsine mahkûm edildiği yargı düzeninde anket sonuçları çok anlamlı, iktidarın yüzde 30’lara düştüğünün yayınlanması bile çok önemli diyenler var…
AKP’yi ele alırsak yüzde 42’den yüzde 30’a düşmüş. Cumhur İttifakı yüzde 38 bandında çıkıyor. Düşüş yüzde 53’ten yüzde 38’e. 15 puan…
Önemli, dikkat çekici, anlamlı…
Az bulanlar 2002 seçimlerini işaret ediyor. O gün de ekonomik kriz vardı, bugünkünden daha hafifti ama seçmen siyasal iktidara ağır bedel ödetti.
İktidardaki DSP yüzde 22’den yüzde 1’e (bunda Ecevit’in ağır hasta olmasının da etkisi var), iktidar ortağı MHP yüzde 18’den yüzde 8’e, üçüncü ortak ANAP yüzde 13’ten yüzde 5’e indi.
2002’de DSP/MHP/ANAP koalisyonu üç yıldır iktidardaydı. Bugün tek kişilik hükümet ve partisi 20 yıldır iktidarda. İdeolojik/dinsel tabana dayanarak politika yapıyor.
Buna rağmen oy kaybı aşağı yukarı aynı; şimdilik 10 puan dolayında.
Tabii bu karşılaştırmanın sağlıklı tahlil yapmamızı sağlamayacağını biliyorum. Hafıza tazelemek, son iktidar değişikliğinin nasıl olduğunu (2002 yılında) hatırlatmak istedim. Belki bazı yönleriyle benzerlik kurulabilir diye…
Gelelim günümüze…
Önce şunun altını çizelim. Konu derin, tek bir yazıya sığacak gibi değil. Şu nedenle oyu yüzde 30’ların altına inmiyor veya 2002 yılındaki iktidarın durumuna şu nedenle düştü/düşmedi demek mümkün değil.
Çünkü seçmenin oy verme veya vermeme sebebi çok karmaşık.
Kompleks…
Şöyle düşünün AKP iktidara geldiği gün 10 yaşında olan şimdi 30 yaşında. Başka bir parti, başka lider, başka başbakan bilmiyor. Yaşı 40 olanın gençliği AKP ile gençmiş. Onlar bile 90’lı yılları zor hatırlıyor.
Onlara, Demirel, Özal, Ecevit çok anlam ifade etmiyor.
Konuya girersek…
Meseleyi değerlendirirken veya tartışırken şu gerçeğin üzerinden hareket edersek sonuca ulaşırız: Artık AKP diye çok sesli kadro partisi yok. Tek sesli Erdoğan partisi oldu.
Kimse itiraz etmesin. Erdoğan oyunun dışına çıksın AKP diye bir parti kalmaz.
Güçlü liderlikler sonra hep böyle olmuştur.
Özal’dan sonra ANAP yaşadı mı? Bir süre yoğun bakımda kaldı sonra!..
Demirel’den sonra AP/DYP çizgisinin de sonu aynı oldu. Süleyman Soylu da bir dönem genel başkanlığını üstlendi ama o da yaşatamadı.
Ecevit’ten sonra DSP dağıldı gitti… Çünkü Ecevit partisiydi.
AKP’nin Erdoğan partisi olduğu gibi…
Büyük ihtimalle Bahçeli sonrası MHP’nin akıbeti de aynı olacak. Türkeş güçlü liderdi ama MHP kadro hareketiydi. Bahçeli tek adam partisine çevirdi.
CHP farklı. Zaman zaman güçlü liderlerle yönetilse bile her zaman örgüt/teşkilat/delegeler son sözü söyledi. Bu solun yapısıyla da ilintili.
Şunu demek istiyorum. İktidar/AKP neden yüzde 30’un altına inmiyor sorusuna yanıt ararken meseleye merkezden bakalım.
O halde soruyu doğru soralım…
Erdoğan’ın oyu neden yüzde 30’un altına inmiyor? Yüzde 30 demek en azından 16/17 milyon seçmen demek, az buz değil.
Peki, bu insanlar hayatlarından memnun mu? Hayat pahalılığı onları etkilemedi mi? Zamlar umurlarında değil mi? Erdoğan’ın çok başarılı olduğuna mı inanıyorlar? Yoksa Erdoğan’a minnet borçları mı var? Hallerinden memnun olmasalar bile Erdoğan’ın işleri düzelteceğini mi düşünüyorlar?
Yoksa alternatif bulamıyorlar mı?
Amma çok soru sordun diyeceksiniz…
Baştan söyledim konu derin, karmaşık, seçmen davranışları çok farklı. Aynı partiye oy verenlerin bile oy verme sebepleri çok ayrı olabiliyor.
Yazı uzadı, yarın kaldığımız yerden bu sorulara yanıt arayarak devam edelim. Katkınızı beklerim.
Siz ne düşünüyorsunuz?
YORUMLAR