Sonunda açıklandı, “Asrın en büyük, en dev, en, en, en konut kampanyası” diye açıkladılar.
Taaaam 250 bin kişiye çok ucuz konut verilecek.
Tabii kampanyayı hazırlayanların tuzu kuru olduğu için “makul” dedikleri fiyatlar 500 bin liradan başlıyor.
Ama haklarını teslim edelim “çok güzel” hazırlamışlar “yoksullar için” bulunmaz konut kampanyasını.
Yoksullara o kadar önem veriyorlar ki, kuraya başvurmak için bile 500 liralarını alıyorlar.
Neymiş bunlar sonra iade edilecekmiş.
Bu yazıyı yazdığım sırada başvuru sayısı 2 milyonun üzerindeydi.
Başvuru süresinin sonuna kadar bu sayı 5 milyonu bulabilir.
Peki kura çekimi ne zaman? 6 ay sonra. Yani demek ki saray 2 buçuk milyar lirayı en azından 6 ay faizsiz olarak kullanacak.
İşe bak, tam da seçim arefesi.
Sonra kura çekilecek, kurada kazanamayanların parası iade edilecek.
Dediğim gibi “yoksula” çok değer veriyorlar ya, “Kuralar çekildikten sonra kazananlarla sözleşme imzalanacak, peşinatlar alınacak, sonra inşaatlar başlayacak, vatandaş evine taşındıktan sonraki aydan itibaren sabit taksitleri ödemeye başlayacak” dediler önce.
Ama sarayın akıldaneleri belli ki hesap hatası yapmışlar.
Bu nedenle “Yoksulu seviyoruz dediysek o kadar da değil” diyerek başladılar hakları kırpmaya.
Evler teslim alındığında başlayacak taksitler sözleşmeden hemen sonraya alındı, yeni kurada kazanan vatandaş hem oturduğu evin kirasını ödeyecek hem peşinatı bulacak, hem 2.5 yıl sonra taşınabileceği dairenin taksitlerini yatıracak.
Yetmedi, yoksul sevgisi sabit taksitte de işlemedi ve sabit taksit yerine her yıl iki kere zamlanacak taksitler geldi.
Bütün bunların üstüne bir de kurnazlık öğrendim ki, şeytanın aklına bile gelmez ya da ancak onun aklına gelir.
Kimi “uyanık” zenginlerimiz bu kampanyada açık kapı bulmuşlar.
Sistem şöyle çalışıyor;
Etraflarında tanıdıkları yakın akraba; son derece güvendikleri ya da yıllarca işçi olarak yanlarında çalıştırdıkları kişiler yani konut edinmeye hak kazanmış insanları bulup anlaşıyorlar. Sözlü özel şahitli sözleşmeler yapan bazı rantçılar 1 ile 5 arasında kişiye konutun bitimine kadar maddi desteği sağlama sözü veriyor. Konut bitiminde söz konusu aracı konut tedarikçilerine hesapladıkları komisyonu vererek tapuyu üzerlerine geçirme planı yapıyorlar.
Bu açık kapı nasıl oluştu peki?
İlk açıklamalarda “Taksitlerin sonuna kadar evler satılamayacak ve kiraya verilemeyecek” deniyordu.
Sonra “Kiraya verebilirsiniz” dendi.
Son olarak bakan Murat Kurum, hak sahiplerinin cayma, borcun tamamını bir kerede kapatmak kaydıyla satma ve kiraya verme haklarının olduğunu açıkladı.
Yanisi şu ki, hak sahibine ödemesi gereken parayı hemen veren evin sahibi olabiliyor.
Bugün 600 bin liraya satışa çıkan evin 2 yıl sonra 1 milyonun üzerinde olacağını tahmin etmek zor değil.
Sonuçta “asrın en büüyyüüüüüük konut projesi” yine müteahhide ve rant düşkünü yeni zenginlere yarayacak.
YENİ ÖĞRENDİM
O fotoğrafın bir de öncesi var
Saray medyası nasıl da mutlu oldu?
Erdoğan yanına Aliyev’i oturtmuş, karşısına da almış Şanghay üyesi ülkelerin devle başkanlarını.
Ellerini aça aça anlatıyor.
Diğerleri hayranlıkla karışık bir gülümseme ile kendisini dinliyor.
Saray medyası “İşte” diyor “Dünya lideri böyle olur, yabancıların karşısında ceket düğmesi iliklemeden dünya devlerini karşısına oturtup onları hizaya sokmaya bizi bu büyük reis Tayyip Erdoğan getirdi.”
Komik ötesi.
En azından oturduğu kişilerin hepsi de kendi ülkelerinin diktatörleri.
Aynı fotoğrafı acaba bir NATO ya da AB liderler toplantısında çektirebilir mi asrımızın en büyük lideri?
Tabii bir de bu fotoğrafın öncesi var.
Rusya, Belarus, Pakistan, Özbekistan liderleri koltuklara oturmuş sohbet ediyorlar.
Bir tarafta iki koltuk, diğer tarafta iki sandalye boş.
Derken iki lider daha geliyor koltuklara oturuyor.
En son gelen Erdoğan ve Aliyev’e ise boştaki iki sandalye kalıyor.
Sandalyeler koltuklardan daha yüksek olduğu için sanki Erdoğan ve Aliyev diğerlerinden daha yukarıda ve masa başında oturuyormuş gibi çıkmışlar fotoğrafta.
Ve tabii iki gündür cevabını bulamadığım soru;
Fotoğraf üzerine akla ziyan övgüler düzenlerin hiçbiri o sırada ne konuşulduğu yazmadılar, muhtemelen biri bile merak edip sormadı.
Biz buradan soramayız tabii, ama ya uçağa doldurulup götürülenlere ne demeli?
Fahrettin Altun “ne yazılacağını önceden söylemedikçe” bu garipler tek satır bile yazamıyorlar
Vah saray medyasına vah!
HOŞUMA GİDEN ŞEYLER
Anadolu’da kurtlar bir beladır
Zamanında Yaşar Kemal’in yazdığı bir yazı sosyal medya hesaplarımdan birine gönderilmiş.
Daha önce okumamıştım, çok hoşuma gitti, sizlerle paylaşmak istedim;
Bir kurt, bir koyun veya keçi sürüsüne dalar, kurt sadece bir tanesini alır götürür ancak bütün sürüyü parçalar.
Kurt dalmış sürüden artık hayır yoktur…
Koyundan, keçiden başka geçimi olmayan Anadolu köylüsü, eğer sürüsüne böylesine kurt girmişse çöker, biter, açlıkla karşı karşıya kalır.
Bu nedenle kurt gittikten sonra, sabah olduğunda sürü sahipleri gördükleri manzara karşısında donar kalır ve içleri kurda karşı kinle, öfkeyle dolar…
Bu durumda köylü, kurttan öcünü almak ister. Atlarına binerler, köpeklerini, iplerini alırlar, kurt avına çıkarlar. Kurtları intikam için diri yakalamaktır en büyük amaçları.
Usulünü de bilirler ve sonuçta kurtları diri diri yakalarlar.
Kin bağladıkları, öç almak istedikleri kurda bir fiske bile vurmazlar.
Kurdu hiç incitmezler.
Yalnız sağlam bir telle ya da kirişle kurdun boğazına bir çıngırak takarlar ve kurdu okşayarak, sırtını sıvazlayarak ve sevecenlikle öperek salıverirler.
Boğazı çıngıraklı kurt sevinerek, koşarak ayrılır köylülerden.
Ancak çıngıraklı kurt hiçbir canlıya yaklaşamaz çünkü çıngırak sesini duyan her hayvan önceden kaçar, kurt ise boğazında çıngırak, bozkırlar boyunca, dağlar boyunca boşu boşuna koşar durur.
Sonunda kurt dağlarda açlıktan önce yavaş yavaş zayıflar, sonra zayıflıktan güçsüz düşer ve sonunda bağıra, bağıra, bağıra ölür.
Bu, insan aklına gelen işkencelerin, zulümlerin en korkunçlarından birisidir.
Kurt ancak aç kalınca anlar, boynuna çıngırak geçirilirken kendisini okşayanların, sırtını sıvazlayanların ve kendisini sevecenlikle öpenlerin niyetini.
Ancak iş işten geçmiştir…
NOT: Sırtları sıvazlanarak dışarı salıverilen, her verilen işarette bu ülkenin vatanseverlerinin üzerine atlayan, sürüyü parçalar gibi linç eden saray medyasına bu yazıyı iyi okuyun desem anlarlar mı acaba? Yok anlamazlar. Çünkü önce iş işten geçmesi gerek.
ÇOK GÜLDÜM
Bu pazar için 4 güzel fıkra
Hafta içinde aradı Yıldırım Tuna ve “Tatildeyim, yaz sonu tatil yapmak pek keyifliymiş” dedi.
Ben de bir an “fıkraları göndermeyecek” sandım
“Olur mu öyle şey, tabii ki gönderdim, mesaj kutunuzda duruyor bile” dedi.
Yıldırım Tuna ve ailesine iyi tatiller dileyerek gönderdiği 4 fıkrayı sunuyorum;
Sakin bir tatil için
Deneyimli bir gezgin olarak benden size küçücük bir ipucu…
İş için kaldığınız otellerde uyandırma servisi, yeni bir güne başlamanın en kötü yoludur… Burnunuzun dibindeki telefon yüksek sesle deli gibi çalar ve kapatamazsınız…
Uyandırma servisine yan odanın numarasını verin… Çalan telefonun sesi kulağınıza çok hafif gelir ve yan odadaki adamın “N… Niye arıyorsunuz?…” diye narasını duyarsınız ve kalkıp ılık duşunuzu alırsınız… Harika değil mi?
Sence?
Şehir şehir dolaşıp pazarlama yapan satıcı, uğradığı kasabada bir kapıyı çalmış; kapıyı üzerinde bornoz, gözünde güneş gözlükleri, bir elinde puro, diğer elinde konyak kadehi olan 12 yaşlarında bir oğlan çocuğu açmış…
Çok şaşırmış satıcı… “Affedersiniz??…” demiş, “Ba… Babanız evde mi?…”
Oğlan sakince cevaplamış; “Sence?..”
Deniz oteli
Adam karısı ile bir deniz kenarı otelinde tatil yapmak isteyince aracı seyahat şirketi inanılmaz ucuz bir fiyata “Beyefendi, otelin konumuna inanamazsınız, plajdan sadece bir taş atımı uzakta..” diyerek 4 yıldızlı bir otel ayarlamış..
Fiyata çok sevinmiş adam, “Yöreyi biliyorum da, oteli nasıl bulacağız?..” diye sormuş heyecanla..
“Civardaki bütün camları kırık tek otel o…!”
İş ilanı
Bir iş ilanı gördüm;
İşyerinde oturduğunuz makam koltuğunun manzaralı olmasını arzu eder misiniz?…
Şirketimiz tarafından finanse edilmiş birkaç milyon değerinde bir araçla seyahat etmek ister misiniz?
İşinizde kontrolün sadece sizde olmasını ve onu istediğiniz yöne yönlendirmeyi sever misiniz?
İşinizde insanların size saygı duyması, daima yolunuzdan çekilmesi nasıl olur?
Çalışırken karnınız kazınırsa istediğiniz kadar top kek de emrinizde.
Cevabınız ‘Evet’ ise bizimle çalışın.
Çok hoşuma gitti, hemen müracaat ettim, meğer aradıkları şehirlerarası otobüs şoförlüğü imiş…!
CAN ATAKLI
KORKUSUZ.COM.TR
YORUMLAR