Tanıtım yazısında “kendi hayatından kesitler sunan 12 öyküden oluşuyor” cümlesini okuduktan sonra daha çok ilgimi çekti “Ağlarsam Haberim Olsun”...
Onu tanıyordum. 90’ların başlarında Beyoğlu Sineması’nın kafesinde bir film izlemek için beklerken tanışmıştık. Üç yıl öğretmenlik ve müdürlük yapmış, sonra siyasi nedenlerle on yıl cezaevlerinde kalmıştı.
Beyoğlu’nun sevimli barı Dersaadet’i açtığında da yanındayım. Uluslararası PEN Türkiye Merkezi İkinci Başkanı olan Halil İbrahim Özcan yurt dışında sayısız şiir festivaline katıldı, Frankfurt Kitap Fuarı’nda yazarlar komisyonunda görev aldı... Çok daha fazlası var, tüm bunlar benim için aslolan kıymetli dostluğunun artıları...
Yayımlanmış 10 eseri var. Yeni öykü kitabı “Ağlarsam Haberim Olsun”, umut, mücadele, sürgün ve ölüm kavramları üzerinden bir döneme ışık tutuyor. Haftada bir, Cuma günleri gecekondu mahallesinden gelecek olanlara atılacak sakatatları beklerken itişmeler kakışmalarla ortalığın birbirine girdiği anı o kadar iyi anlatıyor ki, yoksulluğun acısı içinize işliyor.
Ve sonunda yaşlı kadının torununun kulağına fısıldadığı “Bir gün, elbet bir gün buralara gerek duymayacağız” sözüyle umudun nasıl bir ekmek olduğunu görüyorsunuz. Özcan, yeni öykü kitabında kendini uçurumun kıyısında zehirli otlara tutunacak biri gibi, masada uyuyakalmış bir kumarbaz gibi hissedenlere…
Göz göze gelen açık yaralara…
Parça başı avuntularla sakınarak yaşamaktan sıkılanlara dokunuyor…
“Düşkünlüğün, dostluğun, açmazların, benim gibi kaybedenlerin olduğu fakat kim ne derse desin karanlığın içinde ayrı cennet bahçelerinin kurulduğu, girdapların oluştuğu, silah ve siren seslerinin eksik olmadığı bu dünyada mutluydum ben. Yetmiş iki milletten adam olamamışların, bir baltaya sap olamamışların, ipini koparanların barınağı olmuş zamanla. İster konaktan ister çadırdan gelsinler hiç kimse buranın çamurundan, hayhuyundan kendini kurtaramaz olmuştur. Dünyanın en güzel yerini de bağışlasanız o büyülü mahalleden sevenini çıkaramazsınız…” diyerek torbacıların, fahişelerin, cepçilerin, hırsızların, yazgısından kaçamayacak olanların gecesi başka, gündüzü başka mahallelerine taşıyor okuru…
Boyun eğmeyip onurlu bir hayatı seçenleri anlatıyor.
“Çankaya’nın Duvaksız Gelini Fikriye” ve “Rüzgara Karşı Yürüyen Adam Nazım”, Halil İbrahim Özcan kitapları arasında favorilerimdi. Şimdi onlara “Ağlarsam Haberim Olsun”u da ekledim, tavsiye ederim...
Sizi götürdüğü yer, zaman ve duyguya uzaktan bakmış ama yaşamamış olabilirsiniz. Öyküleri okuduktan sonra başka bakacağınıza eminim.
İPEK ÖZBEY
YORUMLAR