Gelecek Partisi lideri Ahmet Davutoğlu tüm muhalefet partilerinin ve Yüksek Seçim Kurulu'nun dikkatini çekecek açıklamayı, "Erdoğan üçüncü kez cumhurbaşkanı adayı olamaz" diye ilk kez açıkça yaptı. DEVA lideri Ali Babacan da destekledi.
Davutoğlu'nun bu açıklamasından itibaren pandoranın kutusu açıldı.
Bu konunun temeli hukuken şudur:
- Anayasa hükümleri uygulanmalı mı?
- Anayasa hükümleri çiğnenebilir mi?
Önce Erdoğan'ın ilk anayasa ihlali iddiasını hatırlatayım.
Recep Tayyip Erdoğan hukuki geçerliliği hala ispat edilemeyen üniversite diploması ile 2014'de ilk kez halk oylaması ile cumhurbaşkanı seçildi.
Erdoğan'ın o günkü anayasada öngörülen "4 yıllık üniversite mezunu olma şartı" taşımadığı bugün hala Türkiye'nin gündeminde.
Yüksek Seçim Kurulunun Erdoğan tarafından beyan edilen belgeyi "geçersiz" iddiaları varken hiçbir hukuki araştırma yapmadan "geçerli" kabul etti ve Erdoğan aday olup 2014'de ilk kez cumhurbaşkanı seçildi.
Devlet Bahçeli Erdoğan'ın cumhurbaşkanlığında yaptıklarını şöyle eleştiriyordu:
- "Anayasanın amir hükümlerini özüne ve ruhuna aykırı olarak yorumladığını,
- Anayasanın vermediği yetkileri kendisinde hak gördüğünü;
- Partili Cumhurbaşkanı gibi davrandığını;
- Tarafsızlığına gölge düşürecek şekilde hareket ettiğini ve yetkisini aştığını;
- Siyasi propagandalara katıldığını,
- AK Parti lehine oy istediğini;
- Siyasi polemiklere katılmış, fiilen hükümet başkanı gibi hareket ettiğini görmekteyiz."
Bahçeli bu tanımları yaptıktan sonra tespiti de şöyle yaptı:
- "Şu anda Anayasa çiğnenmekte ve suç işlenmektedir. Fiili durumla hukuki gerçek taban tabana zıtlık içermektedir.
- Ülkede hukuksuz, kanunsuz ve Anayasaya tamamen aykırı bir yönetim modelinin tecelli etti.
- Türkiye'nin mukavemeti bu nedenle esneyip, zayıfladı.
- Anayasayı rafa kaldırmak eğer gaflet değilse vahim bir art niyetlilik ve sinsi bir tezgâhtır…
- Bizim tercihimiz her zaman olduğu gibi parlamenter sistemin devamı, güçlendirilmesi, reforma tabi tutulmasıdır…"
Bu değerlendirmeleri yapan Bahçeli'den ne beklersiniz?
- "Rafa kaldırmak ve suç işlenmekte" dediği Erdoğan'ı yüce divana göndermek mi?
- Yoksa Anayasa'yı Erdoğan'ın istediği şekilde değiştirmek mi?
İkinci yolu seçen Bahçeli 16 Nisan 2017 referandumunda "Tek Adam Rejimi" denilen ucube sistemin kabulü için Erdoğan'a destek verdi.
Anayasa'nın bazı maddeleri değişti
Bahçeli'nin önerisi ile Cumhurbaşkanlığı ve Milletvekili seçimi bir yıl öne 24 Haziran 2018'e alındı.
21 Nisan 2018'de Yeniçağ'daki yazımda şu önemli saptamayı yaptım:
- "Erdoğan kendi hazırladığı Anayasa değişikliğinin 101. Maddesi ile geçici maddeleri nedeniyle kendi hatasının kurbanı olarak 2023 Haziran ayında yapılacak bir seçimde cumhurbaşkanı adayı olamayacak.
- Erdoğan seçilirse son dönemi olacak"
O günlerde Türkiye Büyük Millet Meclisinde 26 Ocak 2012'de kabul edilen 6271 sayılı "Cumhurbaşkanı Seçimi Kanunu" için 16 Nisan değişikliklerinin yapılması görüşülüyordu.
Şimdi gelelim Erdoğan'ın da hukukçularının da milletvekillerinin de gözden kaçırdıkları en çarpıcı maddeye:
İşte, "Seçim dönemi, seçim döneminin başlangıcı ve seçimlerin tamamlanması" başlıklı bölüm:
- "MADDE 3 - (Değişik: 25 / 4 / 2018 - 7140/3 Md.)
(2) Bir kimse en fazla iki defa Cumhurbaşkanı seçilebilir. Ancak Cumhurbaşkanının ikinci döneminde Meclis tarafından seçimlerin yenilenmesine karar verilmesi hâlinde, Cumhurbaşkanı bir defa daha aday olabilir."
Erdoğan ve hukukçuları anlaşılan o ki Anayasanın 101. Maddesi hükmünü yazımdan tam 4 gün sonra 6271 sayılı kanun değişikliğine "aynen" koymuşlar.
Demem o ki;
Erdoğan'ın 3. Kez cumhurbaşkanı adayı olma ihtimali olmadığını 6271 sayılı kanun ile de net şekilde ortaya koymuşlar.
Evet, anayasa da hukuk da bunu gerektiriyor.
- Ama eğer yazımı okuyup uyansalardı, 6271 sayılı kanuna Erdoğan'ın 3. Kez cumhurbaşkanı adayı olması için bir madde koyarlardı.
Atı alan Üsküdar'ı geçti Erdoğan…
Gerek Anayasa gerekse 6271 sayılı kanun senin 3. Kez cumhurbaşkanı olma imkânını tamamen yok etti.
Yüksek Seçim Kurulu başvurunu reddetmeye mecburdur.
Geçmiş olsun Erdoğan…
Orhan UĞUROĞLU
YORUMLAR