Tarih 1 Ocak. 1915.
Avustralya’nın Broken Hill kasabası…
Kuzey yarım küredeki ülkelerin aksine sıcak bir bahar güneşiyle merhaba diyorlardı yeni yıla.
Broken Hill, bir madenci kasabasıydı. Otuz bini aşkın nüfusu vardı.
Her yıl geleneksel hale gelen yeni yıl pikniğine gidecek kasabalılar üstü açık bir trenle piknik alanına gitmeye hazırlanıyorlardı.
Yeni patlak veren dünya savaşının gölgesinde korkularla kutlanan Noel yine de keyifli geçmişti.
★★★
Kısa adı AIF… Yani Avutralya Kraliyet Güçleri.
Yeni Zelanda ordusu… Kısa adı NZEF Birinci Dünya Savaşı’nın başlamasıyla Yeni Zelanda ordusu Avustralya Kraliyet Güçleri’ne katıldı ve ortaya Anzaklar çıktı.
AIF + NZEF: ANZAC
★★★
Savaş başladığında İngiltere, ANZAC ordusundan 20.000 asker istedi. Ancak yeni kurulan ordu bu sayıda askeri karşılayabilecek güçte değildi.
Çok sayıda ‘gönüllüye’ ihtiyaç vardı.
İngilizler, asker açığını güney yarım küreden karşılayacaktı.
General William Birdwood komutasındaki ilk hücum birlikleri Çanakkale’ye doğru yola çıkmıştı.
Ama yavaş giden asker alma işlemleri ve gönüllü kayıtlarını hızlandırmak gerekiyordu.
★★★
Broken Hill’in Avustralyalı sakinleri yeni yıl pikniğine hazırlanırken kasabanın kenar mahallelerinde yoksulluk içinde yaşayan iki Afgan deveci de yeni yıla farklı duygularla uyanmışlardı.
Mola Abdullah ve Gül Muhammed!
Gül Muhammed, aynı zamanda Broken Hill sokaklarında dondurmacılık yapıyordu. Yakın arkadaşı Mola Abdullah da ona yardım ediyordu.
Mola Abdullah aynı zamanda kasabanın tek camisinde imamlık da yapıyordu. Ama asıl işleri devecilikti. Deve ile kenar mahallelerde yük taşıyorlardı.
Kasabadaki Hristiyan nüfusun yılbaşı kutlamalarını umursamaksızın sabah namazını kılmak üzere köşe başındaki mescidin yolunu tuttular.
Mescid çıkışı onlara verilen görev mezarlık yakınlarındaki bir işti.
Sevinerek yola çıktılar.
★★★
Yeni Yıl Piknik treni ise sabah 10’da Silverstone’a doğru harekete geçmişti.
Tam 1.200 kişi treni ağzına kadar doldurmuştu.
Tren kasaba mezarlığının yanına geldiğinde çalılıkların arasından aniden kalabalığın üzerine ateş açıldı. Trende büyük bir panik başladı.
Herkes çığlık çığlığa kaçışıyordu. Tren birkaç kilometre daha gittikten sonra durabildi.
8 kişi öldü. 10’dan fazla insan hayatını kaybetti.
Kasabanın güvenlik kuvvetleri her nasıl olmuşsa hemen olay yerinde bitmişti.
Trendekiler ise saldırganları yakalamak üzere koşmaya başladılar.
Yakalanan iki Afgan deveci Gül Muhammed ve Mola Abdullah’dan başkası değildi.
Biri hemen oracıkta öldürüldü.
Diğeri ise ağır yaralanarak hastaneye götürüldü.
★★★
Bu arada kasaba da hemen herkes silahlanmış ve Müslümanlar’ın olduğu yoksul teneke mahalleyi ateşe vermek üzere gelmişlerdi.
Kulaktan kulağa saldırıyı iki Türk’ün yaptığı konuşuluyordu.
★★★
Türklere ölüm çığlığı atan Broken Hill’lilerin dayandıkları bir nokta da saldırganların yanlarında taşıdıkları söylenen Türk bayrağıydı.
Ertesi gün Avustralya’daki gazeteler saldırının iki Türk dondurmacının işi olduğunu yazdılar.
★★★
Hatta bir Alman gazetesi işi abarttı.
‘Türk birlikleri Sydney’e doğru ileriyorlar’ dedi.
Her şey planlı yapılmıştı.
Türk bayrağı önceden hazırlanmış ve saldırı tüm kasaba halkının bir arada olduğu bir güne denk getirilmişti.
İşi organize eden ise Avustralyalı Teğmen Resch ve Komiser Dimond’du.
★★★
Saldırı…
İki Afganlı dondurmacıya yıkılmıştı.
Ama herkes onları Türk dondurmacılar olarak biliyordu.
★★★
Sonrasını herhalde tahmin ettiniz.
Savaşa gönüllü bulmakta zorluk çeken Büyük Britanya bir anda sorunu çözdü.
Gazetelerin olayı büyütmesiyle herkesde bir Türk düşmanlığı belirdi. Gönüllü kampanyasının önünde uzun kuyruklar oldu.
Anzac ordusu artık Çanakkale’ye fazlasıyla hazırdı.
★★★
Tezgahı İngilizler kurdu…
Ölen Afganlılar oldu…
Suçu bize kaldı.
YORUMLAR