Hemen konuya girmek gerekirse, en baştan şunu söyleyelim:
Bugünün şartlarında gelişmeler gösteriyor ki; Balkanlarda, Kafkaslar ve Ortadoğu’daki gelişmeler üzerinde etkili olamayan bir Anadolu ülkesi ; ne bu hassas jeopolitik alan üzerinde bütünlüğünü muhafaza edebilir, ne de dünyaya açılabilir.
Balkanların stratejik konumu Avrupa kıtasına, Akdeniz ve Orta Doğu politika ve stratejisinde etkili olma imkânı sağlamakta.
Bu bağlamda Balkanlar gerek geçmişte, gerekse günümüzde Avrupa’nın güvenliği ile doğrudan ilgili bir coğrafya.
Geçmişte doğudan gelen akınları ve istilaları ileriden karşılama açısından, günümüzde ise daha çok içerdiği istikrarsızlık ve krizler nedeniyle Avrupa’nın güvenliğini yakından etkilemekte.
Yer altı kaynakları yönünden de zengin olan Balkanlar, Avrupa’nın güvenliği ve bütünleşmesi bakımından önem arz eden stratejik bir işleve sahip.
Bu nedenle bütünüyle veya büyük ölçüde güçlü bir devletin kontrolüne girmesi, o devlete bu sayılan coğrafyalarda etkili olma imkânı verecek.
Kültürel açıdan baktığımızda ise Balkanlar, İslam ve Hıristiyan dünyasının birleştiği yer.
İskender ve Romalılar Anadolu üzerinden Asya’ya geçmişler, Hıristiyanlık Balkanlar üzerinden Avrupa’ya yayıldığı gibi, Müslümanlık da yine Balkanlar üzerinden Avrupa’da kalmış.
Bölgenin diğer bir yapısal özelliği de, kültürlerin de şekillenmesini sağlayan teolojik yapının siyasal ve ekonomik dengeleri önemli ölçüde gözetmesi.
Aynı zamanda Balkanlar ; siyasi, kültürel ve coğrafi olarak çok çeşitliliğin dünyada ender görüldüğü bölgelerden biri. Bu çok çeşitlilik güçlü devletlerin Balkan coğrafyasına hakim olduğu zaman bir kazanç haline gelirken, günümüzde olduğu gibi çok sayıda zayıf devletin var olma çabaları içerisinde zafiyet haline dönüşmekte.
Balkanlardaki hem doğal , hem beşeri çeşitliliğin birbirinden ayrılması söz konusu olamayacağına göre; farklı ülke sınırları içerisinde olsa da bu çeşitliliğin sürdürülebilir bir şekilde yönetilmesi, öncelikle bölgenin geleceği açısından sonrasında ise , dünyadaki hem ekonomik hem de siyasi dengeler açısından son derece önemli.
Bu noktada, küresel ölçekte etkili olan ülke ve kurumların Balkanlardaki hassas dengeler üzerine kurulmaya çalışılan düzeni ,daha fazla demokrasi ve daha fazla barış ekseninde teşvik etmesi gerekmekte. Bu da bu ülke ve kurumların öncelikle kendi çıkarlarını gözetme prensiplerinden daha üstün siyasi ve ekonomik bakış açısı ile olaylara ve sorunlara yaklaşmasını zorunlu kılıyor. Aksi halde Balkan ülkelerinin , dolayısı ile Balkan coğrafyasının içinde bulunduğu kısır siyasi ve ekonomik döngüden kurtulması mümkün değil.
Her ne kadar Avrupa Birliği bu konuda Balkan ülkeleri için bir umut olsa da , Avrupa Birliği ülkelerinin yaşadığı siyasi ve ekonomik sıkıntılar, Balkan coğrafyasının yine kararsız ve bunalımlı bir döneme girebileceğinin göstergesi de olabilir.
Türkiye’ye de yakın kara havzası olan Balkanları hem jeopolitik önemi , hem de sıkı kültürel bağları dolayısıyla yakından takip edilmesi olan bir durum ile karşı karşıyayız.
Peki bugün son durum ne dersek?
ABD üsleri bir yanda, ABD’nin Yunanistan üzerinden yaptığı askeri yığınaklar diğer yanda. Görünmeyen tarafında da İsrail sivil toplum kuruluşlarıyla balkanlarda. Peki Balkanlarda NATO ile mi , yoksa Türklerle mi birleştirme olacak? Bosna’da duvarlarda İslam yazdığına göre, yoksa bu topraklarda İslam Birliği mi gerçekleşecek?
Görüldüğü gibi trafik yoğun. Balkanlardaki bu sürecin benzeri Kafkaslar’da yaşanıyor. Amerika’nın Yunanistan’a getirdiği askeri malzemenin benzeri bir güç ve durumla ABD geçtiğimiz günlerde sessiz sedasız(!) Gürcistan’ a geldi.
Bu durumdan anlıyoruz ki; hem Balkanlar, hem Kafkaslar birlikte şekillenecek gibi duruyor.
Bir önceki yazımda da bahsettiğim gibi; Makedonya’da öncelikli olarak örgütleniliyor. Makedonya’da da bir kimlik krizi var. ABD firmaları burada çok önemli yatırımlar hazırlığında. Makedonya da , Azerbaycan ve Kıbrıs gibi her geçen gün batıya kayıyor haliyle. Hristiyan Yahudi çekişmesinin de hissedildiği bölgede, Ukrayna’ daki gelişmelerin de bunu destekleyecek olması ve NATO’nun olası etkilerinin yakın gelecekte çok önemli hale geleceği görülüyor.
Bu arada 2000 bin senedir kurulamayan Avrupa’daki Yahudi Devleti Ukrayna’dan başlayarak örgütleniyor. Ukrayna için şimdiden , ‘Büyük İsrail oldu ‘demek yanlış olmaz. Zelenski de geçen hafta ABD’ye gitti. Dedim ya, trafik hızlı ilerliyor. Biz de takip ediyoruz.
Ama?
Ama en önemlisi sıra Kıbrıs’a geliyor!
Biz ne yapıyoruz?
Makedonya’da Cumhurbaşkanlığı destekli kurulan üniversite (Uluslararası Balkan Üniversitesi) , Makedon topraklarında Anayasal olarak Türkçe eğitim hakkı kazanan diğer üniversiteye (Uluslararası Vizyon Üniversitesi) ‘abi’ lik yerine , savaş veriyor (!) Avrupa Bölgesindeki Diplomaların Tanınmasını TBMM’de kanunlaştırıp Resmi Gazete’de yayınlıyoruz ama bundan YÖK uygulamaları ile ‘bi haber’ duruyor. (Bunu ayrı bir yazı konusu olarak kaleme alacağım).
Balkanlar çekişme alanı olmaya doğru hızla ilerliyor. Rusya’nın doğalgazı Edirne’de kuruluyor. Ki bunun yansımaları da olacak. Hareketli çekişmenin, yarışın olduğu bir dünya bizi bekliyor. Savaş kokusu bölgede giderek yakınlaşıyor. Biz hala daha İBB ve CHP’nin adayını ana gündem maddesi olarak tartışıyoruz!
Ne balkanları , ne Kafkasları görebiliyoruz. Nasıl Osmanlı’nın son döneminde patır patır sorunlar çıktıysa; - o gün 4 büyük devletin sorunu vardıysa; İngiltere- Fransa- Almanya ve Rusya’nın.- Şimdi de işin içine Avrupa- Amerika- İngiltere İsrail çekişmesi ve Afrika örgütlenmesi var.
Bir küresel çekişme ile karşı karşıyayız. Bu yüzyılda CIA Almanya ‘da bir darbe bile deneyebilirken; İngilizler’in neden İstanbul’a gelmek istemelerini de iyi okumak gerekiyor. Herkes kendi oyununu oynuyor ve oyun küresel ve çok çok büyük.
YARIN: PEKİ NE YAPMALI YA DA YAPMAMALI?
N gazete.com
YORUMLAR