Önce deprem, sonra muhalefette ‘deprem etkisi ‘ yaratan Meral Akşener vakası!…
Depremi Hatay’da yaşayan gazeteci olarak, bu konudaki duygularımı ve yaşadıklarımı uzun uzun anlatmıştım.
İnşallah bir daha ülkemiz böyle bir afeti yaşamaz.
Henüz daha deprem ruh halinden çıkmış ve atlatmış da sayılmam…
Türkiye’nin öncelikleri açısından, deprem sonrasında iç politika yazmak içimden gelmedi.
Deprem mağduru 11 ildeki vatandaşlarımızın durumu, istemiştim ki iç siyasetle unutulmasın. Siyasete de ‘meze’ edilmesin.
Zaten depremden önce de, bölgesel ve küresel gelişmelerin siyasetimize ve ülkemize etkilerine değinmiştim.
‘Cumhuriyet’imizin 100. Yılına nasıl bir Türkiye ile gireceğiz?’ sorusuna cevap aramıştım.
Sahi 100. Yıla nasıl gireceğiz?
Türk halkı aslında yeni bir Atatürk beklemekte.
Türk halkı haklı ama; yeni bir Atatürk gelmeyecek!
Siz bu konuda ne düşünüyorsunuz bilmiyorum ama ; İslamcılar da bir ‘Mehdi’ bekliyor.
Mehdi de gelmeyecek!
Onun da hayal olduğu görülüyor..
Ama…
Bir de yeni dünya var.
Ve bu yeni dünya da yönetilecek.
Biliyorsunuz , Zbigniew Kazimierz Brzezinski, (Polonya kökenli Amerikalı siyaset bilimcinin )meşhur kitabı, SSCB dağıldıktan hemen sonra çıktı:
KONTROLDEN ÇIKMIŞ DÜNYA ( Yirmibirinci Yüzyılın Arifesinde Dünya Çapında Karmaşa )
Yani?
Yani burada Sovyetler ile paslaşıyorlardı ve hakikaten dünyayı kontrol ediyorlardı.
Buna karşı çıkanlara ‘pis kominist’ deyip dışlıyorlardı.
Ya da ‘Bak öcü orda , seni yok ettiririm’ şeklinde korkutuyorlardı.
Eski sosyalist ülkelerin hiç birisinde de, Amerikan düşmanlığı yoktu. Yani zaten, Sovyet İhtilali’ni de Ruslar yapmadı biliyorsunuz.
Zaten sosyalist bütün ülkelerdeki (doğu- batı )bütün sosyalist devrimlerin tamamı da Yahudi kadrolar tarafından yapıldı.
Çünkü Doğu Avrupa’daki İslam ağırlığını azaltmaktı tüm mesele . Ana kavga Yahudi-Hristiyan kavgası olsa da.
Orada İslam ağırlığının kaybedildiği noktada ;- Osmanlı’nın çöktüğü dağılma noktasına geldiği noktada- ne oldu? Sovyet Devrimi oldu. Ve bu şekilde Doğu Avrupa’daki güçlerini korudular.
Bugün burada da ciddi devlet akılları çekişmesi ve çatışması var. Burada ciddi senaryolar var.
Tıpkı 6’lı Masa’nın ardından olabilecek iç politika senaryoları gibi…
Öncelikle en baştan söyleyeyim ki; İyi partinin önümüzdeki günlerde zorlanacağı kanaatindeyim.
Önümüzdeki dönemde İyi Parti’nin merkez sağı toparlayıp toparlayamayacağı da siyaseti ve iktidarı belirleyecek.
Biliyorsunuz, ‘Ümidin Partisi’ olarak kurulan İyi Parti, bu noktada bugüne kadar iyi bir sınav veremedi.
Peki şimdi ne yapıyor?
Neler olabilir?
Bunları anlamak için en başa dönelim:
İyi Parti diye bir partinin Türkiye’ye gelişi, maddi yardımlarının Okyanus ötesinden gelişi; aslında Türkiye’de bu eksikliğin giderilmesi, Türkiye’nin batı blokundan kopmadan batı tipi bir demokrasiyle yoluna devam edeceği imajının sürmesi için, bir merkez sağ oluşuma ihtiyaç vardı.
Merkez sağ oluşum; bu çerçevede gündeme geldi.
Bugün geldiğimiz noktada; İyi Parti’nin , devleti kuran parti CHP ile işbirliği yaparak bugüne gelmesi, bir anlamda bu beklentilerin batı blokundan gelen demokrasi rüzgarlarına paralel bir çizgide olacağını gösteriyordu. Ki, yaşanan olaylar da bunu doğrulamıştı.
Oysa şimdi, önümüzdeki dönemdeki uluslararası ilişkiler iç siyasette belirleyici olacak.
Bu noktada da ; İngiltere’nin , İsrail’in, Amerika’nın projelerine bakmak lazım.
Meral Hanım, masayı terk edip, ‘ bu iş bitti ‘ dediği an, Almanya kaybediyor.
Çünkü Kılıçdaroğlu , son aşamada Almanya ve Avrupa’ya oynadı . Fransa burada yeterince Almanya’ya yakın durmadı.
Kılıçdaroğlu’nun girişimleri bu nedenle ortada kaldı. Ciddi bir toparlanma olmadı.
Bu kaos getirir. Önümüzdeki dönemde toparlanmayı önler.
Türkiye’de ise evet önceden olduğu gibi, Avrupa -Amerika kavgası olacak.
İsrail kavgası, Müslüman- Hristiyan kavgası olacak.
Eskiden, Amerika, Batı ya da Amerika içinden Yahudi Lobisinin öne çıkışıyla gelişmeler kesinleşebiliyordu .
Ama bugün geldiğimiz noktada , artık inkar edilemeyecek bir doğu ağırlığı da var.
Bu noktada Rusya’nın, Çin’in ağırlığı, bu doğu -batı kavgasının ötesinde batı üzerinden gelen Avrupa- Amerika- İngiltere ya da Amerika İngiltere çekişmesinin sonuca ulaşması noktasında; AB ve Almanya’nın son noktada değerlendirmeleri olacak.
Ve Türkiye’deki bu gelişmelerin bütünüyle Amerika ve İsrail ve İngiltere çizgisinde , özellikle İngiltere çizgisinde oluşumuna belirli bir noktada izin vermeyecek şekilde bir değerlendirme doğru olur.
Bugün Almanya kesinlikle bu noktada kaybetmiş görünüyor.
Meral Akşener, başından beri Amerika-İngiltere ve NATO’ya yakın duruyordu.
Bugün de aynı çizgiyi koruyor.
Bu çerçevede eğer Meral Akşener kazanacaksa , bugün buradan ilk elden şu söylenebilir:
Bugünkü iktidar kazançlı çıkacak!
Bu da iktidarın önümüzdeki günlerde- devam etme noktasında-, milliyetçi kanatta milliyetçilerle karşı karşıya kalma noktasında, iktidar daha farklı bir hareket içerisinde olacak.
Yani bu yeni durum, bu kez bir nevi muhalefete NATO darbesi.
Zira , şimdiye kadar hep Büyük İsrail, Büyük Ortadoğu, Yakın Doğu Konfederasyonu ’nu konuşuyorduk. Ama bugün geldiğimiz noktada başka bir dayatma ile karşı karşıyayız:
Bu dayatılan ; Amerikan destekli , Anglosakson destekli, bir yönüyle bu bölgede NATO’nun merkezinde yer alacak bir Büyük NATO Devleti’ni konuşacağız bugünden sonra.
Evet , evet : NATO DEVLETİ.
Bugüne kadar , BM’ye bağlı bir takım devletlere hep himaye veriyorlardı. Burada da NATO zaten içine girmiş olduğu bu ülkede, biraz daha öne çıkacak, daha güçlenecek ve bu doğrultuda hareket ederek, Türkiye’yi NATO DEVLETİ’ne dönüştürdükten sonra, NATO buraya gelecek. Yerleşecek ve NATO DEVLETİ olarak, Osmanlı interlandının diğer geri kalan bölgelerine müdahale edecek.
Buraları, bu toprakları; ne Rusya’nın kontrolünde bir savaş macerasına, ne Almanya’nın Ortadoğu’ya gelip örgütlenmesinde yeni bir yapılanmaya dönük gelişmelere girmesine, bugünkü gücünü kullanan Amerika NATO ikilisinin , -İngiltere ile de uzlaşarak hareket ettiği noktada- önümüzdeki dönemde böyle bir yapılanması var.
İşte bu yapılanma noktasında olayları kontrol edecek , yönlendirecek, bu doğrultuda geleceğe dönük adımları atacak bir iktidarı da, şu an Türkiye’de iktidara getirmek istiyor.
Bu nedenle dış basın; Meral Akşener’in masadan kalkması ya da kaldırılmasını mevcut iktidar için son derece önemli bir hizmet ve şans olarak gördü.
Peki Meral Akşener Cumhur ittifakına katılır mı?
Ya da Cumhurbaşkanı Yardımcısı olur mu?
Akşener’in Erdoğan ile olan diyaloğu bilinen bir durum. Hatta zaman zaman doğrudan veya dolaylı görüştüğü de biliniyor.
İşte tam da bu noktada, bu olasılıklar devreye girerse; Ak Parti’nin de bu seçimde yavaş yavaş İslami kimliğinden merkeze gelmesi mümkün olabilir mi?
Ve Tayip Erdoğan da merkezin patronu olarak aradığı dış desteği bularak, iktidarını uzatma noktasında önündeki engelleri kolay kaldırabilir mi? Sonuna kadar da bugün olduğu gibi dünya konjonktürüne oynayabilir mi? Şu anda yaptığı gibi.
Zira , şu anda Erdoğan’ın bir yanda Putin ile ortaklığı var, Çin ile ilişkilerini geliştiriyor, bir tarafta Amerika ile çalışırken, arkadan İngiltere ile hareket ediyor. Bir taraftan Avrupa ile yakınlaşıyormuş gibi yapıp, diğer taraftan İsrail ile ilişkileri sonuna kadar götürüyor.
Yeni dönemde de , yeni dengeler oluşacağı kesin.
Meral Hanım olayından sonra Kemal Kılıçdaroğlu da , üç sol parti ile görüştü. Onlar da HDP ile.
Seçime beş kala, bakalım kimler hangi taşlarla oyuna devam edecek? Devam edeceğim.
NURAY BAŞARAN
NGAZETE.COM
YORUMLAR