Fenerbahçe tarihi Yıldırım’ı iyi yazacak; kulüp içi muhalefetle yüzleşen Koç’un 2018’de Fener taraftarının hayal ettiği başkan olması için çok geç değil
Bir insanın tuttuğu takıma duyduğu sevgi, bağlılık ve tutku, kendi içimde bile mantığıma sığdırmakta çok zorlandığım bir şey. Bir kulübe bağlılığımızın bu kadar güçlü olması, çoğu zaman ona rasyonel yaklaşmamızın önüne geçiyor. Hâlâ bir derbi maçı öncesi Şükrü Saracoğlu’na girdiğimde, ilk günkü hissiyatın aynısını yaşıyorum. Bu hafta sonu, benimle tıpa tıp aynı şekilde hissettiğinden emin olduğum iki kişi yarıştı Fenerbahçe başkanlığı için. İkisi de zaman zaman, başkandan çok taraftar olduğu için bu makamda zorlansa da, tarihi bir rövanşı, beklenmedik bir kucaklaşma ile yaşattılar bize.
Cumartesi günü Kongre’nin birinci günü stadyuma girerken, işin açıkçası “camianın bardak gibi çatlayacağı” endişesi içimi kaplamıştı.
2018’in bir kopyası. Aziz Yıldırım’ın destekçileri bir tarafta, Ali Koç’un destekçileri bir tarafta. Sanki iki rakip takım maç yapacakmış gibi, yuhalamalar, imalı tezahüratlar… Daha Genel Kurul’un ilk gündeminde, Seçim Divan Başkanlığı seçiminde tansiyon yükseldi. Öncelikle yapılanın ne kadar yanlış bir uygulama olduğunu söylemek gerekiyor. Tribünlerden kalkan ellerden Şekip Mosturoğlu’nun mu Vefa Küçük’ün mü kazandığını anlamak pek mümkün değildi. Küçük’ün kazandığının ilan edilmesiyle bir Fenerbahçe geleneği de kırılmış oldu; genel kurulu seçilmiş divan başkanı yönetmedi. Aziz Yıldırım, buna tepki göstererek stadyumu terk etti. Rüzgarı kendi lehine çevirmek için belki de son şans olan kürsü konuşmasını da reddetmiş oldu.
Bu kadar kutuplaşmaya değer miydi?
Cumartesi akşamı iki başkan adayı, Yıldırım’ın Ali Koç'un davetini sürpriz şekilde kabul etmesiyle birlikte canlı yayına çıktı. Ancak karşılıklı ithamlar pek bir yere varmadı, çok şeyin konuşulduğu ama “pek de bir şeyin konuşulmadığı” bir yayın oldu. Aslında iki ismin de birbirlerine kırgınlıklarının aşılmaz olmadığını; sevgi ve iletişimsizlikten kaynaklandığını gördük. İkisinin yıllar sonra tekrar iğneleyici de olsa şakalaştığını, birlikte çalıştıkları 6 yıl boyunca şahit olduğumuz o kimyayı sergilemesi yüzümü güldürse de kızmadan edemedim; camiayı yıllarca bu kadar kırmaya, kutuplaştırmaya gerek var mıydı?
Seçimi yaklaşık 6 bin oy farkıyla Koç kazandı pazar günü. Öncelikle şunu söylemek gerekiyor. Eğer Ali Koç, son 6 yıldan gerekli dersleri almadıysa bu eninde sonunda kendisi için bir Pirus seçimi olacaktır. Hafta sonu stadyuma gelen Kongre üyelerinin ciddi bir bölümü, iki adaya da oy vermeye çok istekli değildi. Camianın 26 yıl boyunca iki ismin arasına sıkışmış olmasından rahatsızlık duyanların sayısı hiç az değil.
Aziz Yıldırım onu yönetmeyi değil, Fenerbahçe'yi seviyor
Bu yazıda birazcık seçimin Aziz Yıldırım tarafında odaklanmak istiyorum. 6 sene önce Yıldırım’ın gitmesine destek verenlerdendim. Bu kararın bir hata olduğunu da düşünmüyorum. Fakat yaşadığımız süreç, “Aziz Yıldırım Fenerbahçe'yi değil, Fenerbahçe’yi yönetmeyi seviyor” tezini boşa düşürdüğüne inanıyorum.
Yıldırım, kazanma olasılığı neredeyse yok denecek kadar düşük olan bir seçime girdi. İki genel kuruldur futboldaki başarısızlığa rağmen Koç’un karşısına kimse çıkmaya cesaret edemezken bunu yaptı. Camiadan hiçbir güçlü ses “6 sene oldu, başarı nerede” diyemezken bunu yaptı. En üzüldüğü günlerden biri olan 2018 Genel Kurulu’nu bir kez daha yaşamayı kabul etti. Çok ağır sözler duyacağını, binlerin karşısında dikileceğini biliyordu.
Aziz Yıldırım ve kızı Yaz, Ali Koç ve oğlu Kerim Rahmi ile aynı karede
Muhalefet önemlidir
Aykut Kocaman’ın seçim günü söylediği “Çatışma kültürü değil, rekabet kültürü geliştirir” sözünün bu dönemi özetlediğini düşünüyorum. Yıldırım ve Koç, bu seçim döneminde birbirine çok ağır ithamlarda bulundu. Ancak Koç, seçimi kaybedebileceği endişesiyle çok güçlü bir liste kurdu. Mourinho rekabeti, Koç’un başkanlığını garantileyen bir zaferle sonuçlandı. Ancak belki Yıldırım bu yarışı kamuoyuna taşımasa, Fenerbahçe’nin teknik direktörü bu kadar kaliteli bir isim olmayacak veya bu kadar erken açıklanmayacaktı.
Muhalefet, bizim ülkemizde “seçimi kaybeden partiler” olarak anılır. Ancak demokratik sistemlerde muhalefet, aslında en önemli denetim mekanizmalarından biridir. Kontrolsüz gücü, iktidarın savrulmasını önlemekle yükümlüdür. Fenerbahçe, muhalefet kültürünü unuttu. İçerideki başkanın karşısına çıkan herkese “köstek olma” demeye başlamıştı. Bir kez daha bu seçimle muhalefetin önemini hatırladık. Ali Koç, girmekten kaçındığı konulara girdi, Yıldırım’ın gündeme getirdiği konular hakkında özeleştiri yaptı. Kampanya dönemi boyunca Yıldırım’ın nefesini ensesinde hissederek ona göre adımlar attı. Fenerbahçe adına kötü mü oldu?
Yıldırım’ı 6 sene sonra stadda görmek, birçok duygu karmaşası yaratmış olabilir. 20 yıl iyisiyle kötüsüyle bu kulübü yönetti. Tarihi başarılar da yaşadı, büyük düş kırıklıkları da. Yeri geldi, kendi taraftarını bile düşman gördü. Fakat onu cumartesi günü tekrar stadda görmek, benim 2015’e ışınladı. Kulübün yine ayrışmaya başladığı, ancak Yıldırım’ın arkasında 3 Temmuz’un TFF Başkanı Mehmet Ali Aydınlar’ın yenilmesi için binlerin nasıl birleştiğini hatırladım. Sonrasında yaşanan başarısızlıklara rağmen o günlerde gösterilen direnç, Fenerbahçe için 3 Temmuz sonrası yaşanan kenetlenmenin önemli örneklerindendi. Birçok kişi “Aydınlar ne yüzle aday oluyor” diye sorsa da, onun gösterdiği muhalefet camiayı bir arada tutmuştu. Sonraki 3 senede yaşananlar ise, maalesef 2018’den sonra yaşanacak kırılmanın tohumlarını attı.
Tarih Aziz Yıldırım’ı iyi yazacak. 20 yılda yaptığı yatırımların, kazandığı başarıların yanı sıra bu seçim nedeniyle de iyi yazacak. Kimsenin Ali Koç'un karşısına çıkmayı gözüne kestiremediği bir dönemde çıktı, doğru bildiklerini savundu ve en önemlisi bu sefer yenilgiyi gülümseyerek, kazananın elini tutarak kabul etti.
Ali Koç hâlâ başarabilir
Tüm gerilime rağmen, iki başkan adayının da baltaları gömüp en sonunda sahneye beraber çıkması ve kürsüde sarılması ise birçok Fenerbahçelinin yüreğine su serpmiştir. Seçimin son 24 saati, sanki epik bir drama filminin finali gibiydi. Birbirini çok sevdiği her halinden belli olan bu iki insan, umarım bu kulübün menfaati için geçmişe dönebilir. Umut ediyorum kulüp içi kutuplaşma böylece son bulur, ama iktidar yine de asla muhalefetsiz kalmaz. Umut ediyorum bu üç senede Koç başarıya ulaşamazsa, karşısına yine Yıldırım çıkmak durumunda kalmaz.
Ali Koç’un seçilmesinin Fenerbahçe’ye hayırlı olmasını temenni ediyorum. Umarım Ali Koç, rakip takımlarla da kutuplaşmaktan kaçınır, düşman aramayı bırakıp kulübe odaklanır, Mario Branco-Jose Mourinho ikilisinin futbolda tek karar mercileri olmasına izin verir. Genel Kurul’un sonunda verdiği mesajları yerine getirir ve içeriye yoğunlaşırsa, 6 yıl önce Fenerbahçe taraftarının hayal ettiği başkan hâlâ olabilir. Hiçbir şey için geç değil.
YORUMLAR