CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, en tepedeki isme "sözde" deyince, kıyamet koptu. Her ağır söze, karşısındaki daha ağır sözle karşılık veriyor. "Yeni Rejim"de, partili olduğu için, "Cumhurbaşkanı" da tartışmanın içinde ister istemez.
"Sözde"nin iki ayrı manası var. Nasıl emek verildiğini, nasıl ince ince dokunduğunu bildiğim için önce Kubbealtı Lügati'ne bakacağız:
"zf. (Bulunma hâli ekinin kalıplaşmasıyle söz+de) / 1. Sanki, güya, sözüm ona: Sözde Türkçe bilmiyordu (Ömer Seyfeddin). / 2. sıf. Lâyık olmadığı bir mevki ve sıfata lâyıkmış gibi görünen veya kabul edilen: "Sözde yazar." "Sözde başkan.".
"Sözde" eskiden pek kullanılan bir kelime değil. Ömer Seyfettin'de karşılaşmış ve şaşırmıştım. Ziya Gökalp'in bildiğiniz belli başlı kitaplarına göz attım. "Sözde" kelimesini kullanmamış.
Ömer Seyfettin'de, "Vatan! Yalnız Vatan..."da da bir yerde rastladım. Geçtiği yer zamanımızda da tartışılan bir konuda:
"...Bunlar, siyasî Osmanlılığın vahdet ve i'tilâsına, içtimaî Türklüğün tekâmül ve teâlîsine hizmet eden gençlere dehşetle garazdırlar. Onlar için her türlü iftiralarda bulunurlar. En muayyen iftiraları: / ‒ Hepsi Masondurlar... / bühtanıdır! Şimdi Turgut imzasını, 'Masonluk' mürevveci bir risalede görünce gayet tabiî bir surette: / ‒ Ah, işte onlardan biri... / diyecekler. Siyasî Osmanlılığın i'tilâsı için çalışan hür ve serbest yılmaz, pervasız gençler için peyda ettikleri 'fena zan' ziyadeleşecek, düşmanlarımızın arzu ve ümit ettikleri 'irticâ' cereyanı sözde kuvvetlenecek."
"Yeni Lisan" makalesinde bir, "Yarınki Turan Devleti"nde bir, "Amelî Siyaset"te sekiz yerde geçiyor. (Bkz. Ömer Seyfettin, Türk Ülküsü (Haz. Arslan Tekin), Bilge Kültür Sanat Yayınları).
K. Kılıçdaroğlu "sözde cumhurbaşkanı" sözünü nasıl kullandı? Okuyalım:
"2020 yılında bir ülkenin sözde cumhurbaşkanı, bir gazeteyi doğrudan hedef gösterip 'ben o gazeteyi okumuyorum, siz de satın almayıp, okumayın' diye çağrı yapıyorsa orada medya üzerindeki vesayeti ve baskıyı düşünün. Sıradan bir kişi bunu söylemiyor, devleti yöneten en tepedeki koltukta oturan zat söylüyor."
Saray erkânı hemen tivite sarıldı. Peş peşe cevaplar yazdılar. "Atanmış bürokrat" denilerek siyasî tivitleri sık tenkit edilen Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanı Prof. Dr. Fahrettin Altun, diğerleri içinde en öne çıkan cevapçı diyebiliriz:
"Kemal Kılıçdaroğlu Sayın Cumhurbaşkanımızdan ve milletimizden derhal özür dilemelidir. Sayın Cumhurbaşkanımıza 'sözde Cumhurbaşkanı' demek her şeyden önce milli iradeye yapılmış bir saygısızlıktır. Yalan, iftira ve hakaret siyasetin değil siyasetsizliğin ve acziyetin göstergesidir."
İletişim Başkanı da olsa F. Altun neticede bürokrat. Böyle bir tivit attığına göre, bütün "atanmışlar" atabilir mi?
Meselâ; bir lise müdürü... K. Kılıçdaroğlu'nun sözleri için: "Yalan, iftira ve hakaret siyasetin değil siyasetsizliğin ve acziyetin göstergesidir." diyebilir mi?
Yok, hayır... Herhangi bir sebepten değil; "Yeni Rejim"de taşlar yerine otursun diye soruyorum!
R. T. Erdoğan, "partili cumhurbaşkanı" olduğuna göre, muhaliflerle ister istemez polemiğe girecektir. Kendileri de "Bay Kemal!" diye öyle bir başlıyorlar ki...
Muhalefet, şimdi, kuvvetlendirilmiş parlamenter sistem için bir yol haritası belirliyor.
Karşılarında "Partili Cumhurbaşkanı" olunca, muhalefetin talepleri ister istemez halkta karşılık buluyor. Saray bunu bir düşünsün, derim.
Kaynak Yeniçağ: 'Partili cumhurbaşkanı' nasıl tenkit edilebilir? - Arslan TEKİN
YORUMLAR