Türkiye yeni bir seçim sürecine girdi. Hızlı, acil ve erken bir seçim bu. Hatta tam anlamıyla baskın bir seçim. 24 Haziran, Cumhuriyet tarihimizin en kritik seçimlerinden biri olacak. Parlamenter sistem rafa kalkacak, başbakan olmayacak, ülkeyi fiilen Cumhurbaşkanı yönetecek. Seçimler normalde sevinç içinde, huzur içinde, meydanların verdiği gür seslerle geçmesi lazımken, siyasi partilerin seçimlere böyle bir atmosferde girmesi gerekirken, karşımıza bambaşka bir atmosfer çıkıyor. Enerji Bakanı Berat Albayrak, 24 Haziran seçimlerini bir “savaş edasında” anlatıyor ve şöyle diyor: “Sizden ricam, Türkiye'nin Kurtuluş Savaşı mücadelesini yapmaktır. Mehmetçiğimiz cephede, Afrin'de savaşıyor. Şimdi bir Kurtuluş Savaşı'ndayız, yüzyıl sonra Mehmetçiğimiz cephede. Teşkilatlarımız da 2019'da bir seçim savaşına hazırlanıyor. 2019'daki bu seçim savaşına Başkomutanımızın liderliğinde hazır mıyız? Allah gazamızı mübarek eylesin." Şimdi, seçime mi giriyoruz, savaşa mı giriyoruz? Türk ordusunun Afrin’de birkaç bin PKK’lı ile yaptığı savaşı, Kurtuluş Savaşı ile bir tutmak da neyin nesi? Ne zamandan beri bu ülkede yapılan seçimler “savaş” olarak addedilir oldu? “Seçim Savaşı” diyerek girilen bir savaşta bir de düşman olması lazım, o halde düşman ya da düşmanlar kim? Diğer partiler ya da diğer partilere oy veren milyonlarca vatandaş, “Seçim Savaşı’nın” düşman unsurları mı olmuş oluyor? Gazalarda kılıçlar çekilir, toplar tüfekler kullanılır, o halde “hangi gazan mübarek olsun?” Bu ortamda insanlar nasıl sandığa gidecek, nasıl oy kullanacak? Kaldı ki, Berat Albayrak seçimlerin 2019’da değil, 2018 yılında yapılacağını bile bilmeden savaş naraları atıyor! Milletin iradesine kutsallık derecesinde değer veren, sandığı en üstün demokrasi tecelligahı olarak ilan eden iktidar çevrelerinin, kendilerinden olmayan seçmen iradesini, savaşın bir parçası olarak değerlendiren söylemleri Türkiye’nin demokrasi kültürüne hiç yakışmıyor. Ben şahsen böyle bir seçimin, seçim olmadığı kanaatindeyim. Zaten ben değil, iktidar cenahı “savaş” diyor, “Kurtuluş Savaşı” diyor, “gaza” diyor, “başkomutan” diyor. Daha ne desin!
Muharrem Bayraktar
YENİ MESAJ GAZETESİ
YORUMLAR