GÜNÜN YAZISI

GÜNÜN YAZISI

[email protected]

Suikastlar ve yorumlar

23 Aralık 2016 - 09:56

Muharrem Bayraktar yazdı...Uğur Mumcu’nun 24 Ocak 1993’te öldürülmesi, siyasi cinayetler tarihimizde çok önemli bir saldırıydı. Cumhuriyet gazetesi yazarı, evinin önünde aracına konulan bir bombanın infilak etmesi sonucu öldürülmüştü. Bu cinayet sonrası medyada yapılan yorumlarda saldırının arkasında İran’ın olduğunu söyleyenler de çıktı, CIA’yı işaret edenler de, fail olarak devleti gösterenler de vardı. Mumcu’nun katil zanlısı olarak birçok kişi tutuklandı, serbest kaldı.

Özellikle laik kesim, Mumcu’nun katilinin İran olduğunun altını ısrarla çizdi, İran’ı hedef gösterdiler. Ama bugün, o laik kesim, İran’ı fail gösteren tutumdan çoktan vazgeçti, İran’la dost olma çizgisine geldi.

Ancak Mumcu’yu vuranın kim olduğunu bilmiyoruz!

18 Haziran 1998’te Anavatan Partisi’nin olağan kongresinde konuşan Turgut Özal’a, Kartal Demirağ tarafından silahlı saldırı düzenlendi. Özal, saldırıdan hafif yaralı olarak kurtuldu.

Bu suikastın arkasında kim olduğuna, kimlerin Demirağ'ı kullandığına dair binlerce yorum yapıldı. Suikastın arkasında derin devleti işaret edenler de çıktı, bir medya patronunu planlayıcı olarak gösterenler de; dış servisleri işaret edenler de, Özal’ın siyasi rakiplerini işbirlikçi ilan edenler de.

Yorumların bazıları uçuk kaçıktı elbet ama dünün Türkiye’sinde hiç kimse bu yorumlardan dolayı aşağılanmadı, hedef gösterilmedi.

Haber kutsal, yorum hürdü.

Necip Haplemitoğlu’nun katilinin de, Ahmet Taner Kışlalı'nın katilinin de kim olabileceğine dair yüzlerce yorum yapıldı.

Yoruma sansür koymayı kimse düşünmedi.

Rus büyükelçi Karlov’un öldürülmesi sonrası da bu 'çok sesli ve çok renkli' yorumların gündeme gelmesi çok doğaldı aslında. Ve kıyısından köşesinden yapılmaya başlanmıştı da. Bu cinayeti FETÖ’nun yaptığına dair devletin ilgili birimlerinin açıklamaları sonrasında “acaba başka bir takım unsurlar da olabilir mi?” ihtimalinin bile gündeme gelmesinden rahatsız olanlar ve bu doğrultuda haber ve yorum yapanlara karşı anında saldırıya geçenler Türkiye’nin itibarına da darbe vuruyorlar.

Türkiye, menfur bir cinayetin yorumlanmasında 1993’lerin bile gerisine düşmüşse bu sevinilecek bir durum mu?

Bu ülkede kaos oluşturmanın yolu “cinayetlerden, katliamlardan, sokak olaylarını tetiklemekten geçer. Turgut Özal, Abdi İpekçi, Uğur Mumcu, Necip Hablemitoğlu, Ahmet Taner Kışlalı, Muammer Aksoy, Gün Sazak, Çetin Emeç, Bahriye Uçok, Üzeyir Garih ve daha onlarca kişi katledildi.

Bu olayların çoğunun arkasındaki sis perdesi aralanmadı ama sonucunda büyük kaoslar, kardeş kavgaları yaşadık.

Ama aradan 23 yıl geçmesine rağmen hala Turgut Özal’a kurşun sıkan kişinin 'sadece' Kartal Demirağ mı olduğunu, Özal’ın neden onu 4 yıl sonra affedip hapisten çıkarttığını bilemiyoruz.

Ölümünde birkaç gün önce telefonlar görüşüp Meltem TV’ye canlı bağlantı yaptığım Necip Hablemitoğlu’nu kimin vurduğunu hala bilemiyoruz.

Papa 2. Jean Paul’e kurşun sıkan Mehmet Ali Ağca’nın aslında kimler tarafından görevlendirildiğini aradan 35 yıl geçmesine rağmen hala öğrenemedik.

Bütün bu gerçekler karşısında, Rus Büyükelçi'yi vuran kişinin bağlı olduğu örgütü ve arkasındaki güçleri jet hızıyla ilan etmeye kalkmak, bu topraklardaki kanlı cinayetler tarihi üzerinde oynanan oyunlara alet demektir.

Kartal Demirağ’ın kim olduğunu 23 yıldan beri hala bize anlatamayanların Rus Büyükelçi'yi vuran polis Mevlüt Mert Altıntaş’ın bağlantılarının 12 saat içinde ortaya dökmeleri elbette “çok güzel bir çalışma hızı” ama yine de “arka plan” çalışmalarında gaflete kapılmayalım.

Bu katili emniyet teşkilatına kim ya da kimler soktu, kimler korudu, emniyetteki bunca temizliğe rağmen ve Fetullah’ın dersanesine gitmesine, onun cemaatiyle ilişkisine rağmen kimler saklanmasına göz yumdu, onu Erdoğan’ın yakın koruma zincirine kadar kim soktu, cinayeti işlerken okuduğu Arapça metinde geçen ve 'cihat' çağrısı yapan ifadeleri kim ezberletti sorularına da aynı hızla cevap vermeliyiz.

Aysberg’in görünen yüzünde karşımıza çıkan FETÖ’nun görünmeyen tarafında neler olduğunun ortaya çıkması için 'geniş ve çok sesli yorumların' önünü tıkamak değil açmak, gerçek manada cinayeti çözmeye yardımcı olur.

YORUMLAR

  • 0 Yorum