GÜNÜN YAZISI

GÜNÜN YAZISI

[email protected]

Tarihte ve bugün siyasal üslup... Ve Kesici'den herkese lazım analizler

12 Ocak 2022 - 14:54

 

"Biri iktidar, biri ana muhalefet lideri, hiç fark etmiyor, kol kola... Saygı ve nezaket şöleni!.."

Yıl 1967, 68...

Başbakan Süleyman Demirel bir Cumhuriyet Bayramı günü "Ata'nın Huzuruna" çıkmak için uzun bir kafileyle Anıt Kabir'de Aslanlı Yol'da yürüyor.

Protokol gereği, Demirel önde.

Ana muhalefet lideri İsmet Paşa Demirel'in arkasında yürüyor.

"Demirel'in arkasında yürüyen İsmet Paşa...

Yaklaşık on iki yıl cumhurbaşkanlığı, yaklaşık on dört yıl başbakanlık yapmış, arkasında Kurtuluş Savaşı, İnönü meydan savaşlarında bulunan İsmet İnönü..."

Demirel, Şevket Süreyya'nın deyimiyle, "İkinci Adam'ın" , Cumhuriyeti kuranlar sıralamasında "ikinci" sırada gelen İsmet Paşa'nın önünde yürüdüğü için rahatsız. Yürürken yavaşlıyor, İsmet Paşa'nın yanına gelmesini bekliyor.

"Cumhuriyeti kurmuş, arkasında Kurtuluş Savaşı var, ben nasıl onun önünde yürürüm" nezaketiyle, İsmet Paşa'yı bekliyor. 

İsmet Paşa farkında...

Demirel'in yanına geliyor:

"Sen önde yürüyeceksin, sen Başbakansın!.."

Demirel aldırmıyor, İsmet Paşa'nın koluna giriyor, birlikte yürüyorlar.

"Biri iktidar, biri ana muhalefet lideri, hiç fark etmiyor, kol kola...

Saygı ve nezaket şöleni!.."

"Haysiyetsiz, onursuz, ahlak yoksunu"

Yıl 2018, 19, 20, 21...

Tayyip Erdoğan ana muhalefet lideri Kemal Kılıçdaroğlu'nu sözde eleştiriyor, eleştiri değil, ağzını her açtığında hakaret yağdırıyor: 

"Cibilliyetsiz..

Cibilliyeti bozuk...

Mankafa...

Geri zekalı...

Haysiyetsiz...

Onursuz...

Şerefsiz...

Siyasi eşkiya..."

Ya da muhalefetteki İyi Parti lideri Meral Akşener'i sözde eleştiriyor:

"Ahlak yoksunu, bayansın, bayan."

İsmet Paşa, Demirel ve Tayyip Erdoğan...

Aradaki fark şekil 1'de görüldüğü gibi!..

Kesici hatırlattı

Günümüzde çoğunluğun kafasını meşgul eden birkaç soru var:

"Seçimler dürüst yapılır mı?..

Seçimlere hile karışır mı?..

İktidarda kalmak için bunlar her çareye başvurur mu?.."

Son birkaç yıldır bütçe görüşmelerinin sonunda CHP adına kürsüye çıkan İlhan Kesici her zamanki gibi, harika analizler yaparken, bir hatırlatmada bulunuyor:

"14 Mayıs 1950'de CHP seçimi kaybediyor, Demokrat Parti iktidara geliyor, İsmet Paşa'nın yerine, Celal Bayar Cumhurbaşkanı seçiliyor.

Yıllarca cumhurbaşkanı ya da başbakan olarak devletin başında bulunan İsmet Paşa seçimi kaybedince, çantasını alıyor, eşiyle birlikte Çankaya'dan ayrılıyor. Hiç kimsenin burnu bile kanamadan iktidar değişiyor.

Tek partiden çok partili demokrasiye geçişte, bu durum dünya demokrasi tarihine bir armağandır, örneği yoktur."

Yetmiş yıl önce iktidar değişimi...

Üstelik, kesintisiz 27 yıl süren iktidardan sonra...

Yetmiş yıl önce kimsenin aklına "iktidarda kalmak için her çareye başvurur mu" soruları gelmiyor.

Aradaki fark şekil 2'de görüldüğü gibi!..

Kendi yasasını ihlal

Bütçe analizini yapan konuşmasında İlhan Kesici "tarımsal destekle" ilgili konuyu açıyor. Daha önce kimsenin pek dikkate getirmediği bir konuyu:

"Bu iktidar bir yasa çıkardı. Her yıl milli gelirin en az yüzde 1'nin tarımsal desteğe ayrılması şartını getiren bir yasa.

2022 bütçesinde tarımsal desteğe ayrılan pay 26 milyar lira.

Oysa...

Milli gelirin yüzde 1'i 78 milyar lira ediyor.

Tarımsal desteğe ayrılan pay kendi çıkardıkları yasaya aykırı, ayrılması gereken yüzde 1'in üç katı kadar düşük."

Tarımsal destek mi?..

2002'de, AKP iktidara geldiğinde, dünyada gıda açısından kendine yeterli yedi ülkeden bir iken, bugün tam 128 ülkeden tarımsal ürün ithal eden Türkiye...

AKP döneminde "Hollanda büyüklüğünde tarımsal arazi kaybeden" Türkiye...

"Tarımı ve hayvancılığı ölüme terkeden" Türkiye...

Yine İlhan Kesici'nin aktardığı verilerle:

"Avrupa Birliği'nde çiftçi başına 125 bin lira destek verilirken, Türkiye'de çiftçi başına verilen destek 5 bin lira. 5 bin lira hiç bir şeye çare olmaz."

Olmadığı ortada.

"Gıda krizine" sürüklenen bir Türkiye...

"Devlet batıyor"

Milli eğitime ayrılan pay, faiz faiz deyip, bütçede faize ayrılan pay, ülkenin yönetim biçimi, değişik alanlardaki ekonomik verileri aktardıktan sonra İlhan Kesici bir sonuca varıyor:

"Devlet batıyor."

Çok vahim bir tespit!..

İşin ilginç yanı, Kesici Meclis'te konuşurken, AKP'liler adetlerinin dışına çıkıyor!..

"Kesici'ye ne laf atıyorlar, ne de söylediklerine itiraz ediyorlar, sessizce dinliyorlar."

Kim bilir, gerçekleri duydukça, kendi içlerinden belki de, ‘biz ne yapıyoruz, biz nereye gidiyoruz, Türkiye ne hale geldi' diye düşünüyor olabilirler mi?..

Bir sorgulama?..

Bir iç hesaplaşma?.. 

Sadece ekonomik faciayı değil...

Siyasal nezaketi...

Siyasal üslubu... 

Kutuplaştırma dilini...

Her yanıyla sapır sapır dökülen bir ülkeyi... 


Yalçın Doğan

[email protected]

YORUMLAR

  • 0 Yorum