Murtaza Demir yazdı...
Diğer kanala geçiyorum; yine Erdoğan!
Orada da bağırıyor!
Amaç, muhalifleri sindirip ülkeyi bölme pahasına da olsa iktidarda kalmak...
En çok da CHP'ye ve Kılıçdaroğlu'na bağırıyor...
Sanki ordumuz Afrin Cephesinde PKK'yla değil, CHP'yle savaşıyor!
Neler söylemiyor ki…
"Alçaaaak" diyor, "şerefsiiiiz!!!"
“Demokrasiyi, Iaikliği, hukuku, ahlakı, yargıyı, parlamentoyu bitirdin, basını susturdun, FETÖ’yü sen yeşerttin, Suriye’yle ne alıp-vermediğin vardı" diyen herkese veryansın ediyor!
Bütün tv ve radyolarda aynı ses. Bu sesten kaçış yok, televizyonu kapatıyorum...
Gazeteler daha da beter!
TRT, tüm mesaisini Onun propagandasına hasretmiş; sanki milletin değil, Erdoğan’ın malı... Sanki TRT vergisini salt Erdoğanseverler veriyor…
"Cibiliyetsiiiiz! Müptezeeel" diyor…
Kılıçdaroğlu’nun şahsında CHP’ye oy verenleri de ihmal etmiyor; “fıtratları öyle, fıtratlarııı…”
TELEVİZYON İZLEMEK HARAM
Dışarıda rahat yok, tamam da...
Evde de rahat yok; kaçamıyorsunuz!
Şöyle pijamalarını giyip, koltuğa uzanıp huzur içinde televizyon izlemek haram... Bir program izliyor olsanız, programı kesip, Erdoğan’ı bağlıyorlar… Partisinin bir ilinin kongresinde konuşuyormuş. Kardeşim, Erdoğan oraya memleket meselesi için gitmemiş ki, seçim çalışması yapıyor, neden insanı çıldırtıyorsunuz…
Kaldı ki, dinleyecek-öğrenecek bir şey de yok; hep olduğu gibi kendisini eleştirenlere hakaret ediyor! Hiç değilse evimizde rahat edemez miyiz; Erdoğan'ın bağırmadığı bir program izleyemez miyiz?
ÖSO TERCİHİN YANLIŞ KARDEŞİM
"Yahu bu ÖSO denilen adamlar, FETÖ gibi bizi arkadan vurmasın, bunlar tekin değil, kendi ülkesine ihanet eden IŞİD’in ikizi. Dikkatli olun, sonra 'özür dilerim, yanılmışım' demeyin" diyorsun; Onlar “Kuvai Milli” diyor!
Ecdadımızın kemiklerini sızlatıyor…
Ülkesini arkadan vuran, ABD’nin, Arabistan’ın, İsrail’in kayığına binen vatan hainlerini, bizim vatan uğruna canını veren mübarek atalarımızla eş tutuyor…
Konuşmalarının içeriği bu; hakaret, tehdit! Neden dinlemek zorundayım, neden sinirlerimi bozayım? Sakin olamıyorlar… Mevlana'nın, Yunus'un, Hacı Bektaş'ın yaşadığı bu mübarek coğrafyayı yöneten muhteremler, ilim ve hilim nedir bilmiyorlar…
Çoluk-çocuğun ahlakı bozuldu...
"Aile terbiyesi, cibilliyet, fıtrat" diyor ya; hakikaten öyle; lütfen biraz devlet adamlığı, biraz ahlak, biraz cibilliyet, biraz adalet!
Muhalif olanlara hakaret eden onlarca AKP yöneticisinin ya da Erdoğan lehine konuşan ücretli yalan makinelerinin açıklamaları, habermiş gibi gün boyu ve her saat başı en az 12 kez verilirken, muhalefet ne demiş diyerek bekliyorsunuz ama yok…
Bu hukuksuzluk sürdürülebilir değil dostlar. Ruhen bölündük ama AKP yönetimi “iktidar için her yol mubah” demeye davam ediyor. Oysa esas beka sorunu bu bölünmüşlük…
Hak beterinden saklasın! Komşuluk bitti; arkadaşlık, dostluk çıkara endekslendi! Hırsızlık, yasa tanımazlık sıradanlaştı. FETÖ laneti gitti ama bu kez de ortalığı IŞİD zihniyet, Ensarcılar, Nakşîler, Süleymancılar, Menzilciler sardı...
Ortaklık koktu; dinci-mezhepçi referans her kapıyı açar oldu. Milli Eğitim'de, bürokraside, okullarda, müfredatta velhasıl devlette Ensar ve şürekâsı hâkim… Devlet, mensupları çocuklarımıza tecavüz eden kurumların yöneticilerinden soruluyor...
Bu devletlülerden…
Sübyancılardan!
Irz düşmanlarından!
Bu anlayış, okullarda rehberlik yapacakmış; aman tanrım!
SN. CUMHURBAŞKANI:
FETÖ denilen haine her istediğini verdiniz ve ülkeye musallat ettiniz. FETÖ’ye selam verenlere dahi FETÖ mensubu diyerek hesap sorulurken, siz neden hesap vermiyorsunuz?
Rüşvete bulaştıkları için görevden aldığınız ve pasifize ettiğiniz 4 bakan hakkında neden suç duyurusunda bulunmuyorsunuz?
“Ben Büyük Ortadoğu Projesinin Eşbaşkanıyım” demiştiniz. Sonrasında Ortadoğu coğrafyasının karıştığını, ABD’nin, Rusya’nın, PKK’nın, IŞİD’in Suriye coğrafyasında destek bulduğunu ve silahlandığını biliyoruz. Bu anlamda Eşbaşkan olarak Suriye’nin bu duruma gelmesinde sizin de payınız yok mu?
BOP Eşbaşkanlığınız devam ediyorsa istifa edecek misiniz?
Yüz binlerce insanın katledilmesinden, yerlerinden-yurtlarından ayrılıp göçebe- mülteci hayatı yaşamaya zorunlu kalmasından, on binlerce bebeğin, genç kız ve delikanlının denizlerde boğulmasından siz de sorumlu değil misiniz? Vicdan azabı duyuyor musunuz?
Bu durum nedeniyle Suriye ve Türkiye halkından, özür dileyecek misiniz?
Esad’la neden kavga ettiğinizi, neyi paylaşamadığınızı (gerçek nedenini) açıklayacak mısınız? Kişisel olduğunu tahmin ettiğimiz bu kavganın bedelini ülkemiz ve milletimiz ödemekte, çocuklarımız ölmekte, hazinemiz boşalmaktadır.
Meşru Suriye Devleti'ni görmezlikten gelmeye ne zaman son vereceksiniz?
Murtaza Demir
Odatv.com
YORUMLAR