Muharrem Bayraktar yazdı...
Bu köşede uzun yıllar memleketim olan Trabzon’daki misyoner faaliyetlerin boyutuna dikkat çeken yazılar yazdım. Yapabileceğimiz tek şey buydu: Yazmak. Gördüklerimizi, duyduklarımızı anlatmak.
Ama dinleyenlerden ziyade kulak tıkayanların sayısının arttığı bir ülkede “ne haliniz varsa görün” demekten de kendimizi alamadığımız oldu. Epeydir Trabzon’u yazmıyorum. Trabzon’un son ve en güzel sahiline futbol sahası yapan ve tam da bu süreçte küme düşme hattına doğru giden Trabzonspor’la ilgili bir yazı tasarlıyordum ki, “gel de yazma!” dedirten bir haber geldi önüme.
Trabzon’daki farklı misyoner grupların birbirine düştüğü, mahkemelik olduğu bir olay bu.
Anlatalım:
Koreli 3 çocuk annesi S.L, Trabzon’da bulunan Karedeniz Teknik Üniversitesi’nde Korece dersi vermektedir. Koreli kadın Evangelist Hristiyandır. Komşusu Sezgin S. ise, Trabzon’daki Protestanların “pastörüdür” ve kendi ifadesine göre Karizmatik Kilisesi üyesidir. Yani her ikisi de Hristiyandır ve farklı mezheplere mensuptur.
Bu iki Hristiyanın araları cinsel taciz suçlaması ile açılır. Mahkemelik olurlar.Koreli Hristiyan S.’nin iddiasına göre, Protestan pastörü Sezgin S., Koreli S.nin çocuğunu taciz etmiştir. Taciz olayını mahkemeye bırakalım ve Pastör Sezgin’in mahkemede verdiği ifadeye bakalım:
“Koreli S’nin amacı Trabzon’da Kore kilisesini kurmak, bizleri ortadan kaldırmaktır. Bunlar, Evangelist Kilisesi üyesi olup sokaklarda İncil satılmasından yanadır. Biz ise Karizmatik Kilisesi olarak insanların kiliseye gelmesinden yanayız. Bunlar, Artvin veya başka illere misyonerlik yapmak için gitmektedirler.”
Hatırlatalım, Karizmatik Kilise Hareketi, 1960’larda ortaya çıktı. Bu Kilise, Amerika’daki ve dünyadaki Anglikanların, Katoliklerin ve Presbiteryenlerin içine karıştılar. Daha sonra da 1970’lerde üçüncü akım denen grup ortaya çıktı. Bu grup ise hem Pentekostallardan, hem de Karizmatiklerden daha iyi eğitimli ve daha güçlü teolojik bilgiye sahip olan kişiler tarafından ortaya çıkarıldı. Bugün bu akım Vineyard adı altında bildiğiniz akımla, Fuller İlahiyat Okulu ile ilişkilidir.
Trabzon’da işte bu farklı kilise hareketlerinin savaşı var.
Sezgin isimli, muhtemelen Türk olan ve ihtida edip Hristiyan olan Protestan pastörün misyoner faaliyetleri “insanların kendiliğinden kiliseye gelmeleri üzerine odaklı.”
Koreli olan ve muhtemelen Budist iken devşirilip Karizmatik Kilise adına Karadeniz’de faaliyet yapmakla görevlendirilen S. İsimli bayan“cinsel taciz” iddiasıyla mahkemelik olunca biz de bu hikâyeyi öğrenmiş olduk. Ayrıca Trabzon’daki Katolik kilisesinin de hizmet verdiğini hatırlatalım.
Yahu ben bile şaşırdım.
Bu kadar misyoner gurup, ne ara Trabzon’a geldi. Ne ara yok Protestandı, yok Evangelistti, yok Koreliydi, Amerikan Anglikan Kilisesi üyesiydi bilmem neydi diye örgütlendi, şaşırdım.
(Yukarıdaki bilgilerin tamamı Trabzon yerel basınından derlenmiştir, hiçbir kelime ilave etmedim)
Ne diyelim memlekette özgürlük var.
Pensilvanya başlattı, hükümet en istedilerse verdi, böylece “öğretmenlik için Trabzon’a gelenler yabancı uyruklular, hafta sonlarını Karadeniz’de il il dolaşarak özgürce misyonerlik yapma haklarını kullanmaya başladı.
Diyalog bayağı bir semeresini verdi.
Bu arada Trabzonlulara hatırlatalım:
Yahu sizin Haydar Hoca diye bir hemşehriniz var, 20 yıldan beri sizi misyoner faaliyetlerin tarihsel gelişimi konusunda uyarıyor; kendisini tanır mısınız!
Geçen hafta “tam isabet dercesine, Milli Bütünlük-Dini Bütünlük Sempozyumunda konuştu ve bu Osmanlı’dan bugüne bu oyunlara dikkat çekti.
Hani artık kendisine kulak verseniz mi acaba!
Biz kimsenin dinine, mezhebine bilmem nesine karışıyor değiliz ama Trabzon gibi sakin bir Karadeniz ilinde farklı misyoner gurupların, üstelik kendi itiraflarından ortaya saçılan bu kilise çanları biraz tuhaf kaçmıyor mu?
YORUMLAR