Kartalkaya’yı çıkartın yerine Hatay’ı, Adıyaman’ı, Kahramanmaraş’ı, Gölcük’ü, Soma'yı koyun, yine aynı aktörlerle karşılaşacaksınız. Parayla iş çözdüren müteahhitler, iş adamları, asla sorumluluk kabul etmeyen bakanlar ve belediye başkanları. Göstermelik tutuklanan ‘küçük adamlar’, hızla unutturulup tahliye edilen müteahhitler, otel sahipleri vs... Bu toplum unutmadan nasıl yaşayacak, biri de bunun cevabını biliyorsa çıksın söylesin!
![deprem hatay](https://media-cdn.t24.com.tr/media/library/2023/02/1676834412803-hataymans.jpg)
İki sene sonra, senei devriyesi sebebiyle 6 Şubat depremini hatırladığımız günlerdeyiz.
Hayatta kalabilmek için unutma refleksi geliştirmiş bir toplum, ne kadar istemese de onu üzen, korkutan, endişelendiren gerçekleri unutma eğiliminde oluyor işte. Çünkü belki de bin mislini tekrar tekrar yaşayacağını biliyor. Ama yapabilecek hiçbir şeyi yok. Ne yapsın, unutuyor. Unutmazsa bu bilgiyle, başına geleceklerin gerçekleşmesini bekleyerek yaşayamaz çünkü.
Bakınız Kartalkaya’da yaşanan facia Türkiye’nin bir özetidir aslında.İhmaller, hatalar sonucu insanlar diri diri yanmış, pencerelerden atlayıp ölmüş, çarşafların ucunda daha fazla tutunacak gücü kalmayıp düşmüşlerdir.
36’sı çocuk 78 insan sorumluların sorumluluklarını yerine getirmemesinden ötürü öldüler.
Oysa bu kaçıncı ölüm, bu kaçıncı ihmal, bu kaçıncı facia, bu kaçıncı acı.
Kartalkaya’ya bakın; iktidarın bakanıyla, muhalefetin belediye başkanıyla, parayla iş görmeyi adet edinmiş otel sahibiyle, gözaltına alınan ‘küçük adamlar’ıyla, yan aktörleriyle ve asla yasal işlem görmeyen ana aktörleriyle topyekûn küçük bir Türkiye simülasyonudur aslında orada meydana gelenler. Türkiye de işler böyle yürür çünkü.
Bakın, Kartalkaya’yı çıkartın yerine Hatay’ı koyun, Adıyaman’ı koyun, Kahramanmaraş’ı koyun, Gölcük’ü, Soma'yı koyun, yine aynı aktörlerle karşılaşacaksınız.
Parayla iş çözdüren müteahhitler, iş adamları, asla sorumluluk kabul etmeyen bakanlar ve belediye başkanları. Göstermelik tutuklanan ‘küçük adamlar’, hızla unutturulup tahliye edilen müteahhitler, otel sahipleri vs...
Bir siyasi tartışmalar girdabında senin oğlun, kızın ölmüş, tüm aileni, geçmişini-geleceğini kaybetmişsin kimin umurunda!
“Ben yapmadım miki yaptı” diye kaçışan koca adamlar koltuklarında oturmaya devam ederken “acımız büyük” mesajları, “unutmadık, unutanın kalbi kurusun” lafları gırla…
Sonra neden Türkiyeli insanlar bu kadar hafızasız diye yakınalım.
Hafızalı olsak nasıl yaşayacağız, biri de çıksın bize bunu anlatsın.
Şimdi uzmanlar bizi uyarıyor, “İstanbul sırada” diyor. “Dört milyon insan ölecek” diyorlar. “Ölmeyenler de ‘keşke ölseydim’ diyecek, çünkü ortalık savaş alanına dönecek” diyorlar.
Bize diyorlar bunu, sanki çözüm bizdeymiş gibi!
Diğer yandan bakan Murat Kurum açıklıyor, “1,5 milyon konut yüksek risk altında. İstanbul’un bunu kaldıracak gücü yok” diyor, bize diyor bunu!
Biz unutmazsak, yaşananları hafızamızdan hızla silmezsek nasıl yaşayalım, siz söyleyin şimdi bana…
Tüm deneyimlerin sonucunda ortaya çıkan; ‘en iyi’ ihtimalle öldüğümüz, en kötü ihtimalle sevdiklerimizin öldüğü, hayatta kalanların mafya, hırsız, it kopukla yaşam mücadelesi vereceği, tek bir sorumlunun dahi sorumluluk kabul etmeyeceği belli… Adeta “ölenler ölsün yola öyle devam edelim” kararı alınmış gibi, sonra bizim arkamızdan da “unutmadık” çekileceği besbelli…
Nasıl çaresiz, nasıl boğucu bir yaşamdır bize reva görülen.
“Yeter artık” deyip sokağa dökülsen teröristsin, istifa istesen vatan haini, “sorumlular yargılansın” desen yargının durumu ortada…
Kime, neye güvenip hakkını savunacaksın.
Koca bir denizde köpek balıklarının arasında bir başınasın!
Şimdi soruyorum;
Bu toplum unutmadan nasıl yaşayacak arkadaşlar, biri de bunun cevabını biliyorsa çıksın söylesin!
YORUMLAR