Yunan Mitolojisinde yer alan Pandora’nın Kutusu mitini duymayan yoktur herhalde. Bu mitolojik öyküye göre; Zeus, Promethus’tan intikam almak için Pandora’yı yaratır ve açmaması gerektiğini söylediği bir kutuyu eline vererek onu dünyaya gönderir. Ancak Pandora’nın kulağına kutuyu açması fısıldanıp durur ve merakına yenik düşen Pandora kutuyu açar. Kutunun içinden dünyanın bütün kötülükleri, nefreti, hastalıkları, düşmanlığı, kıskançlığı, öfkesi, mutsuzluğu dünyaya yayılır. Kutudan saçılanları gören Pandora, kapağı kapatmak ister ama artık çok geçtir kutunun dibinde bir tek “Umut” kalmıştır.
Umutla ilgili psikologlar, filozoflar, edebiyatçılar farklı farklı görüşler bildirmiş, umudun olumlu veya olumsuz bir kavram olduğu yönünde birçok tanımı yapılmıştır. Nietzsche “İnsanca, Pek İnsanca” kitabında umudu şu şekilde yorumlamıştır:
“Diğer kötülükler insana ne kadar eziyet verse de, Zeus insanların yaşamlarını kestirip atmasını istememiş, yeni eziyetler çekmesini istemişti. Bu amaçla, insana ümit verdi. Gerçekte ümit, bu kötülüklerin en kötüsüdür, çünkü insanın eziyetini uzatır.”
Umudu hedefe ulaşma beklentisinin edilgen bir duygusal öğesi, teslimiyetçiliği tetikleyen beklemeyi işaret eden bir durum olduğunu söyleyenler olduğu gibi; kişinin geçmişte ödediği bedellere takılı kalmasına ve bırakması, vazgeçmesi gerektiği halde boş bir umutla bekleyerek an’ı, şimdiyi kaçırmasına neden olan bir ruh hali olarak değerlendirenler de vardır.
Peki, gerçekten umut bu denli negatif anlam mı yüklüdür? Şayet bu kadar negatifse neden umuda dair tüm düşünceler yüreğimize su serpiyor, nasıl oluyor da içimizdeki tüm kötü duyguları bir kenara attırıp ruhumuzda güzel hisleri yeşertebiliyor?
Elbette ki tüm bu olumsuz tanımlamalar, umudun doğasına uygun olmayan anlamlardır. Pozitif psikolojinin en önemli kavramlarından birini oluşturan umut, dinamik bir bilişsel motivasyon sistemidir. Umut amaçları olan bireyin amaçlarını gerçekleştirmek için yollar olduğuna inanması ve bu yolları kullanmak için motivasyona sahip olmasıdır.
Umut Teorisi‘ni ortaya atan Snyder’e göre umut, geçmiş, şimdi ve gelecek için hedefler belirleme, hedefe ulaşabilmek için uygun yolları planlayabilme ve belirlenen hedeflere ulaşabilme olmak üzere birbiriyle ilişkili üç bileşenden oluşmaktadır. Umut teorisi, umutlu insanların hedeflerine erişmede izleyebilecekleri birçok yol inşa ettiklerini, farklı bakış açıları ve alternatif yollar geliştirebildiklerini öne sürmektedir. Teoriye göre bu insanlar karşılarına engellerin çıkabileceğinin farkında olmakla birlikte engellerle karşılaştıklarında hedeflerine farklı yollarla nasıl ulaşabileceklerine dair alternatif eylem planları da çıkarmaktadır.
Umudu, hayatımıza daha işlevsel katkı sunacak şekilde nasıl geliştirebiliriz? Hadi gelin birlikte bakalım…
- Hedeflerinizi belirleyin: Neyi başarmak istiyorsunuz, amacınız, isteğiniz ne bu soru üzerinde düşünün. Umut teorisine göre ulaşılmak istenen hedefler net, ölçülebilir ve bir son tarihe sahip olmalı. Gerçekçi hedefler belirleyip bunları yazdıktan sonra bu hedefe ulaştığınızda nasıl hissedeceğinizi de yazmalısınız. Bu, size aynı zamanda o hedefe ulaşmada ne kadar istekli olduğunuzu gösterecek ve motivasyonunuzu kaybettiğinizde bu isteğinizi size yeniden hatırlatacaktır.
- Yol haritanızı çıkartın: Hedefe giderken izleyeceğiniz bir pusulanızın, yol haritanızın olması sizi harekete geçirmek için oldukça önemli. Ana hedeflerinizi, ikincil hedeflerinizi, nasıl bir yol izleyeceğinizi, A planınız olmazsa B,C,D… planlarınızın neler olacağını tek tek yazın. Tıpkı hedefler gibi yol haritanızın da gerçekçi ve uygulanabilir olmasına dikkat etmelisiniz. Unutmayın, “eylem planı bulunmayan bir hedef, ancak bir hayal olur.“
- İç ve dış engellerin farkında olun: Engeller, pürüzler, sorunlar hep olacaktır. Önemli olan bu engellere farkındalıkla bakabilmeniz. Bu engeller iç ve dış kaynaklardan gelebilir burada önemli olan tek kural umutlu insanların ihtimal dahilinde olan bu engelleri zihinlerinde canlandırmaları ve bunlarla başa çıkmak için planlar yapabilmeleridir.
Unutmayın! UMUT, geliştirilebilir ve bulaşıcı bir duygudur. Ve umudun tersi umutsuzluk değil korkmaktır der Mowrer. Umudunuzu karartmayın ve eyleme geçmekten korkmayın.
Gamze Özyedek
-
YORUMLAR