GÜNÜN YAZISI

GÜNÜN YAZISI

[email protected]

Yeni aldanma ve aldatmalara hazır olalım

22 Temmuz 2019 - 21:31

7 Temmuz’da Yunanistan'da seçimler yapıldı, Çipras gitti, Miçotakis geldi.

Daha resmi sonuçlar açıklanmadan Miçotakis'i telefonla arayıp, ilk kutlayan da Cumhurbaşkanı Erdoğan oldu.

Erdoğan, telefon görüşmesi hakkında şunları söyledi:

“Miçotakis yönetiminin nasıl bir durum ortaya koyacağı, nasıl bir gelişme Yunanistan'da olacağıdır. Yaptığımız görüşmeye baktığımızda birbirimize karşı güzel ifadeler kullandık. Temennim odur ki, kendileri de bu ifadelerine sadık, sahip olmak suretiyle adımlar atarsa, Yunanistan-Türkiye arasındaki ilişkileri süratle daha iyi bir konuma taşırız. Bu konuda görevlendirmeler yaptık. Bu görevlendirmelerle birlikte karşılıklı olarak görüşmeler yapılacak. Yeni dönemde Yunanistan bizden ne istiyor? Biz Yunanistan'dan ne istiyoruz? Bunları heyetlerimiz, arkadaşlarımız görüşecekler. Buna göre adımlarımızı atacağız.”

5 gün sonra Miçotakis Yönetiminin ilk “İcraatı” ne oldu, biliyor musunuz?

Ankara, Venezuela Devlet Başkanı Maduro'yu destekliyor ya, Yunanistan ABD'nin atadığı Juan Guaido'yu devlet başkanı olarak tanıdığını açıkladı.

Ankara herhalde, “Bizim meselemiz değil” diye düşündü ki, hiç oralı olmadı!..

Bunu geçelim.

Yunanistan'ın yeni Dışişleri Bakanı Dendias'ın 17-18 Temmuz'da gerçekleştirdiği ABD ziyaretinde; ABD Dışişleri Bakanı Pompeo, Trump'ın Ulusal Güvenlik Danışmanı Bolton ve ülkemiz aleyhine verdiği yasa önergeleri sebebiyle Erdoğan'ın, “Türkiye düşmanı” dediği Senatör Bob Menendez ile yaptığı görüşmelerde Doğu Akdeniz'deki faaliyetlerimizi şikâyet edip, onların tam desteğini almasıyla da ilgilenen çıkmadı.

Çıkmadığı gibi, tam da Kıbrıs Barış Harekâtı'nın 45'inci yıldönümünde KKTC Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı'nın, garantör ülkeler Türkiye, Yunanistan ve İngiltere'nin de katılımıyla BM denetiminde 5'li konferans düzenlenmesi önerisinin Rum Lider Nikos Anastasiadis tarafından kabul edildiği müjdelendi!..

Keza, Akıncı ve  Anastasiadis'in Ağustos başında biraraya gelip, “Kıbrıs sorununun çözümü ile ilgili süreci ele almasının” beklendiği duyurulup, iki liderin görüşmesinde, “tarafların son pozisyonları,  neler istedikleri ve uluslararası bir konferans yapılıp yapılamayacağının” masaya yatırılacağı vurgulandı.

Rum-Yunan ikilisi ve arkasındaki güçlerin ne istediğini bugüne kadar anlamamışız demek!..

Ve dün yeni bir “müjdemiz” daha oldu. Yunanistan Başbakanı Miçotakis, şunları söyledi:

“Komşumuz Türkiye ile ilişkilerimizin pusulası, uluslararası hukuk kurallarına saygı ve iyi niyetli dostluk ilişkileri olacaktır. Cumhurbaşkanı Erdoğan ile ilişkilerimizi ileriye taşıyacak cesur adımlar atmaya davet konusunda tereddüt etmeyeceğim. Bulunduğumuz coğrafya birlikte yaşamamızı buyurmaktadır. Gereksiz gerginlikler, hışımlı retorikler ve silahlanma yarışları için yaptığımız harcamaların kaynakları halklarımızın yararlanmasından yoksun kılmaktadır.”

Medyamız bu sözleri çok sevdi, “zeytin dalı” benzetmesi yapanlar bile çıktı.

Oysa Miçotakis'in sözlerinde, öncekilerden farklı bir şey yoktu ki!.. “Uluslararası hukuk kurallarına saygı” derken, Ege'de BM Deniz Sözleşmesi'ne, Kıbrıs'ta da AB müktesebatına uymamızı istedi.  Yani, “Cesur adımlar atın, Ege'nin de Kıbrıs'ın da bize ait olduğunu kabul edin, kardeş kardeş yaşayalım” mesajı verdi.

Ne “zeytin dalı” ama, değil mi?

YENİ BAKAN “ÇÖZÜM” FORMÜLÜNÜ AÇIKLADI 

AKP İktidarı 2002'den beri tüm Yunanistan Başbakanlarını “dost” saydı, hep yeni bir sayfa açtı ve masaya oturdu. 

Galiba yönetimler değişince, anlayışın da değişeceğini zannetti.

Oysa ki, İstanbul'un fethinden beri Yunanistan'da kişiler, iktidarlar geçici, “Megali İdea” kalıcıdır.

“Megali İdea”nın 7'inci maddesinin, “Kıbrıs'ın tamamen Rumlara bırakılması”olduğunu hatırlatıp, Dışişleri Bakanı Nikos Dendias'ın Kıbrıs Barış Harekâtı'nın 45'inci yıldönümünde yaptığı açıklamayı, Miçotakis'e de “dost” demeye hazırlanan Ankara'nın bilgi ve dikkatine sunalım.

Türk askeri güçlerinin 45 yıl önceki “işgâli” ile bir gecede binlerce akrabalarının mülteci haline geldiğini, BM ve AB üyesi bir devlet olan Kıbrıs Cumhuriyeti'nin topraklarının üçte birinde “işgâlin” sürdüğünü öne süren Dendias, “BM Güvenlik Konseyi'nin kararlarına rağmen uluslararası yasalar ihlal ediliyor. Türk askerinin yasadışı işgâli, Kıbrıs halkının insan haklarına yönelik kitlesel ihlaller, kayıplar, Ada'da yasadışı yerleşim, Yunan ve Ortodoks mirasının yol edilmesiyle, Kıbrıs bugün bile o vahşetin sonuçlarını yaşıyor. Yunanistan, Türk işgâlini ve sonuçlarını asla kabul etmiyor ve asla etmeyecektir” dedi. 

Türkiye'nin Doğu Akdeniz'deki faaaliyetleri için “Yasadışı ve provokasyon” ifadelerini kullanan Dendias, “Çözüm”den ne anladıklarını da şöyle anlattı: 

“BM Güvenlik Konseyi ve Avrupa müktesebatının ilgili kararları çerçevesinde karşılıklı olarak mutabık kalınan, kapsamlı, adil ve uygulanabilir bir çözüm bulunması, Yunan dış politikasının en önemli önceliğidir. Modası geçmiş garantörlük sisteminin ortadan kaldırılması ve işgâl kuvvetlerinin geri çekilmesi, Kıbrıs sorununun çözümünün temel unsurlarıdır. Yunanistan, her zaman Kıbrıs Cumhuriyeti'nin yanında olacaktır.”

Var mı, önceki yönetimlerden bir farkı?

Buna rağmen hâlâ “Kıbrıs'ta çözüm” peşinde koşulacaksa, yeni “Aldanma ve aldatmalara” hazır olalım!..

Müyesser Yıldız

Odatv.com

YORUMLAR

  • 0 Yorum