Faşist EOKACI Rum Lider Nikos Hristodulidis KKTC’nin tanınmasını önlemek için bir an önce iflas etmiş federasyon hedefi ile müzakerelere başlamak istemekte ve yeni müzakere sürecinde üyesi oldukları Avrupa Birliği’nin(AB) daha aktif rol almasını talep etmektedir. Geçtiğimiz hafta gerçekleşen Avrupa Konseyi Liderler Zirvesi’nde, liderlerin kabul ettiği ortak bildiride, "AB Konseyi, Kıbrıs sorununun Birleşmiş Milletler (BM) çerçevesi içinde ilgili BMGK kararları uyarınca ve AB'nin dayandığı ilkeler ve müktesebat doğrultusunda kapsamlı şekilde çözülmesine olan bağlılığını sürdürüyor. AB, müzakerelerin hızla yeniden başlatılması çağrısında bulunuyor ve elindeki tüm araçlarla BM öncülüğündeki sürecin her aşamasını desteklemede aktif rol oynamaya hazır." ifadesine yer verildi. AB ve Hristodulidis’in ortaya koyduklarının Türk tarafı için hiçbir anlamı yoktur. Müzakerelerin hangi şartlarda başlayacağı bellidir ve bence AB ve Rum tarafı buna yoğunlaşmalı ve kafa yormalıdır. Egemen eşitliğimiz ve eşit uluslararası statümüz tanınmadan AB, ABD, BM ve Rum-Yunan ikilisinin tüm gayretleri nafiledir, boştur… Mevcut duruşumuzdan geri adım atmamız söz konusu değildir.
Rum basını, Hristodulidis’in Avrupa Konseyi’nin Kıbrıs sorununa güçlü bir siyasi kişiyi temsilci ataması ve Türkiye-Avrupa ilişkilerinin “bazı” dosyalarını Kıbrıs sorunuyla birleştirmesi istediğine hiç yer vermeden, AB’nin Kıbrıs sorunundaki değişmez tezlerini tekrar ettiği tespitini yaptı. Haftalık Kathimerini Gazetesi'ne göre Avrupa kararları, BM Genel Sekreteri’nin Eylül’deki BM Genel Kurulu çerçevesinde yapacağı temaslarında olacak gelişmelere göre Ekim ayındaki bir sonraki Avrupa Zirve toplantısına kaldı. Avrupa kararları, Rum yönetimini bir dereceye kadar tatmin etse bile, Avrupa’nın Türkiye’ye nüfuz kullanması, yaptırım uygulaması açısından özlü bir uygulamadan yoksun olacak. Haberini “AB’nin Müdahiliyeti İçin Kötü ‘Zamanlama’” başlığıyla aktaran gazeteye göre, adlarının açıklanmaması şartıyla Kathimerini’ye konuşan Brüksel’deki çevreler, AB’nin Avrupa seçimleri (AP) sürecine gireceği için önümüzdeki Kasım-Aralık itibarıyla “kepenk kapatacağını, güçlü üye ülkelerinin de Kıbrıs sorunundaki gelişmeleri yoluna koymaya zaman ayıramayabileceğini" vurguladı. Habere göre, Almanya çok sayıda Türk kökenli seçmen olması dışında, Avrupa Seçimleri kampanya döneminde istenmeyen durumlar olmaması için Türkiye’yi, mülteciler konusundaki sükûnetin idamesi için kilit-ülke görmeye devam ediyor. Gelecek Kasım ayından başlayıp Haziran 2024’e kadar Avrupa seçimleri öncelikli olacağından Avrupa siyasi sahnesinde boşluk olacak. Yeni Komisyon’un da gelecek yılın sonbaharından önce kurulması söz konusu olmadığından ‘zamanlama’ Rum yönetiminin lehine değil.
Avrupa Konseyi Liderler Zirvesi’nden istediklerini tam olarak almayı başaramayan faşist Rum lider Hristodulidis,Dışişleri Bakanı Kombos’u New York’a göndererek BM Genel Sekreteri Guterres’e özel mesajlarını iletecek. KKTC’nin tanınmasını önlemek için biran önce müzakerelerin başlamasını isteyen Hristodulidis’in, Guterres’in BM Güvenlik Konseyi’ne Kıbrıs raporlarını sunmasına sayılı günler kala ortaya koyduğu çabaların çözüme olumlu hiçbir etkisi ve katkısı yoktur.
Haravgi gazetesine röportaj veren Güney Kıbrıs Rum Yönetimi’nin eski müzakerecisi Andreas Mavroyannis, Hristodulidis’in AB’nin Kıbrıs sorununa daha aktif katılımıyla ilgili önerisini yüzeysel ve eski bulduğunu kaydederek, AB’nin Kıbrıs sorununa müdahil oluşunun 30 sene evvel başladığını, o günden bu güne de ihtiyaçlara ve gelişmelere göre şekillenerek devam ettiğini söyledi. Mavroyannis, AB’nin BM’nin yerine geçemeyeceğini ve zaten bunu istemediğini belirterek, istediği şeyin BM’yi desteklemek ve yeniden birleşme koşulları oluşması için katkıda bulunmak olduğunu söyledi. Habere göre Mavroyannis, Türk tarafının AB’nin arabuluculuk rolünü kabul edeceği fikrinin “ütopik” olduğunu kaydederek, kısa bir süre sonra AB’ye, kendilerini anlamadığı ve kendileriyle ilgilenmediğine yönelik suçlamalar yapılmasından çok korktuğunu belirtti. Mavroyannis, AB’nin Kıbrıs sorununun Türkiye-AB ilişkilerini etkilediğinin bilincinde olduğunu, ancak bu ilişkilerin daha geniş bir çerçevesi bulunduğunu ve Kıbrıs sorununun bunlara yön vermesini istemediğini söyledi. Mavroyannis’in, Kıbrıs sorununda yaşanan durağanlığın oldukça endişe verici olduğunu kaydederek, uluslararası muhataplarına, önümüzdeki 5 yıl içinde Kıbrıs sorununda herhangi bir şey olmayabileceği mesajını verdiği de bildirildi.
Hristodulidis ve destekçilerinin Türk tarafının müzakerelere başlamak üzere ortaya koyduğu egemen eşitliğimizin ve eşit uluslararası statümüzün tanınması şartını yerine getirmek yerine, sinsi tezgâhlar peşinde koşmalarının adada beklenen çözüme hiçbir faydası olmayacaktır. Türk tarafı olarak Bizans oyunlarıyla vakit geçirmek yerine, KKTC’nin tanınması için, uluslararası konjonktürün sağladığı avantajları vakit kaybetmeden uygulamaya koymanın yollarını aramalıyız.
YORUMLAR