BM Güvenlik Konseyi (BMGK) Kıbrıs’ta 1964’ten beri konuşlanan işlevsiz BM Barış Gücü’nün (BMBG) görev süresini 1 yıl daha uzattı. BM bu kararı alırken ‘bir kez daha’ KKTC makamlarını muhatap almadı. KKTC Cumhurbaşkanlığı, Dışişleri Bakanlığı ve Anavatan Türkiye Dışişleri Bakanlığı BMBG'nin görev süresinin uzatılması kararına ‘her yıl olduğu gibi’ tepki gösterdi, kararla ilgili KKTC makamlarının rızasının ve onayının ‘bir kez daha’ alınmamasını eleştirdi. BMGK'nın adada görev yapan BMBG'nin görev süresinin uzatılması, Türk tarafına danışmaması, istişare etmemesi ve Kıbrıs Türk varlığını, devletimiz KKTC'yi yok sayması, Rum tezleri ile örtüşen kararlar alması kabul edilemez. KKTC Cumhurbaşkanlığından yapılan açıklamada “Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi (BMGK) 31 Ocak 2025 tarihinde aldığı kararla sürdürülemez dediği statükonun hamisi olduğunu bir kez daha göstermiştir. Küresel krizler ve insanlık trajedilerine karşı aldığı veya alamadığı kararlarla sorgulanan uluslararası sistemin en eski bileşenlerinden olan BMGK, 61 yıldır ajandasında bir uluslararası uyuşmazlık olarak yer almakta olan Kıbrıs sorununun mevcut haliyle devamını muhafaza etmeye yönelik ‘teknik tekrar’ tutumunu da yinelemiştir.” tepkisinde bulunuldu. KKTC Dışişleri Bakanlığı, Kıbrıs Rum tarafına gayrı yasal bir şekilde ‘devlet’ muamelesi gösteren BMGK’nın BMBG’nin görev süresini uzatan kararlarının KKTC makamlarınca kabul edilmediğini açıkladı. Bakanlık ayrıca artık geçerliliğini yitirmiş olan ‘iki toplumlu, iki kesimli federasyon’ modeline yapılan atıfların korunması ise talihsiz bir durum olarak nitelendirildi. Dışişleri Bakanlığı açıklamasında, “Güvenlik Konseyi, Kıbrıs Türk tarafının onayını almadan Barış Gücü'nün görev süresini uzatarak aynı hatayı tekrar etmiştir. BMBG'nin görev yönergesinin uzatılmasına dair sözde ‘Kıbrıs Hükümeti’nden alınan rızaya yapılan atıf kabul edilemezdir. Kıbrıs Türk tarafının iradesini ve varlığını yok sayan bu yaklaşımı kesinlikle reddediyoruz.” denildi. KKTC Dışişleri Bakanı Tahsin Ertuğruloğlu 2022 yılı Ocak ayında BMGK tarafından ‘aynı yöntemle’ alınan kararı yerden yere vurmuş, aynı yıl Eylül ayında New York’ta BM Barış Operasyonlarından Sorumlu Genel Sekreter Yardımcısı Jean-Pierre Lacroix ile gerçekleştirdiği görüşmede taslak "Kuvvetler Anlaşması Statüsü" (SOFA) anlaşmasını iletmişti. Ertuğruloğlu bu konuda şu açıklamayı yapmıştı; "Biz hazırladığımız taslak SOFA anlaşmasını Lacroix'e verdik. O cevaplarına göre biz de almamız gereken karar neyse almaktan çekinmeyeceğiz. KKTC olarak net bir şekilde onlara diyoruz ki bakın, KKTC topraklarında sizin görev yapmanızın onayını verecek olan makam Rum hükümeti değildir. Biziz. Biz bunca sene misafirperverlik yaptık, iyi niyetle sizi misafir kabul ettiğimizi söyledik, izin verdik ama artık bu bitti. Eşit iki devlet ve eşit uluslararası statü politikasından dolayı artık bu misafirperverliği yapamayacağız ve bizimle ayrı anlaşma imzalamaları gerekir." Maalesef BM bugüne kadar kendilerine ulaştırılan SOFA anlaşmasını değerlendirmeyerek, KKTC’yi yok saymayı sürdürmektedir. Çok önemli siyasi sonuçları olan bu saygısızlığın sadece kınama mesajlarıyla geçiştirilemeyeceğini belirten Gazeteci Yazar, Cumhurbaşkanı Denktaş’ın eski danışmanı Sabahattin İsmail BM’ye yanıt olarak atılması gereken adımları şöyle sıraladı:1- KKTC'yi yok saydıklarına göre BM askerleri artık KKTC 'ye sokulmamalıdır. 2- BMBG Komutanlığı ve siyasi misyon temsilcisi ile tüm diyalog sona erdirilmelidir. 3-Gazimağusa'daki BM Barış Gücü kampı kapatılmalıdır. 4-Maraş'taki BMBG gözlem noktaları kapatılmalı ve BMBG askerleri Maraş'tan çıkarılmalıdır.5-Rum yönetiminin BM Barış Gücü vasıtasıyla Karpaz Rumlarına gönderdiği yiyecek yardımlarının KKTC devleti eliyle gönderilmesi istenmelidir. BMBG devreden çıkarılmalıdır.6- BMBG misyon temsilcisi aracılığı ile federal çözüme katkı amacıyla yapılan tüm iki toplumlu faaliyetlere son verilmeli ve Cumhurbaşkanlığı çatısı altında faaliyet gösteren iki toplumlu komiteler feshedilmelidir .
İki devletli çözümü savunduğumuza göre artık bu çelişkiye son verilmelidir.7- BM Barış Gücü'nün Rum yönetiminin isteği doğrultusunda tamamlanmasını engellediği Pile yolu bitirilmeli ve köy Türklerinin kullanımına açılmalıdır.8- BM Barış Gücü’nün, 1974'teki ateşkes anlaşması çerçevesinde oluşturulan ara bölgeden çekilmesi istenmeli ve ara bölge Ordumuz kontrolüne alınmalıdır. Sabahattin İsmail’in önerileri yerine getirilir mi getirilmez mi bekleyip göreceğiz. Ne var ki Anavatan Türkiye ve KKTC makamlarının cesur kararlar alması zamanı gelmedi mi? Bu pasiflik ve korkak siyaset neyin nesidir? KKTC Dışişleri Bakanı Ertuğruloğlu’nun bu konudaki dik duruşuna ne oldu? diye sormak istiyorum. Ertuğruloğlu ile uyum içerisinde görev yapan Dışişleri eski Bakanı Çavuşoğlu sonrası Türk Dış siyasetinde acayip şeyler oluyor demekten de geri kalmayacağım!
YORUMLAR