Geçtiğimiz hafta Dost ve Kardeş Ülkelerin ‘İhanetine’ Hazırlıklı mıyız?! başlıklı yazımda Güney Kıbrıs Rum Yönetimi (GKRY) Dışişleri Bakanı Kombos’un 20 Şubat tarihinde Şam’a giderek Suriye Arap Cumhuriyeti Geçici Lideri Ahmed El-Şara ve Dışişleri ve Gurbetçiler Bakanı Asad el-Şaybani ile görüşmelerde bulunduğunu ve söz konusu görüşmede Güney Kıbrıs’ın Suriye ile Avrupa Birliği ilişkilerinin normalleşmesine katkı koymak karşılığında Suriye ile üzerinde mutabakat sağlayacakları MEB anlaşması imzalanması önerisinde bulunduğunu yazmış ve Suriye’nin ‘Kıbrıs Cumhuriyeti’ni’ muhatap almasının yıllardır Suriyelilerin kahrını çeken Türkiye’ye karşı yapılmış bir vefasızlık ve ihanet olduğunu vurgulamıştım. Aynı yazımda Kazakistan’ın ‘Kıbrıs Cumhuriyeti’ne’ yeni atanan Büyükelçisi Nikolay Zhumakanov Hristodulidis’e güven mektubunu sunduğunu, TDT üyesi kardeş ülke Kazakistan’ın KKTC’yi tanımaktan kaçınırken nispet yapar gibi Güney Kıbrıs’la tesis ettiği üst düzey ilişkiyi içimize sindirmenin mümkün olmadığını belirterek, şu soruları sormuştum: Kazak Büyükelçinin Türkiye’yi adada ‘işgalci’ diye suçlamasına ne demeli? Suriye, Filistin, Katar, Özbekistan ve Kazakistan gibi dost ve kardeş ülkelerin ‘ihanetlerine’ hazırlıklı mıyız?
Geçtiğimiz hafta Milli Savunma Bakanlığı'nın faaliyetleri başta olmak üzere gündemdeki konulara ilişkin olarak Haftalık Basın Bilgilendirme Toplantısında,Basın ve Halkla İlişkiler Müşaviri ve bakanlık Sözcüsü Tuğamiral Zeki Aktürk GKRY Dışişleri Bakanı Konstantinos Kombos'un Suriye'ye yaptığı ziyaretle ilgili açıklama yaptı, Kombos’un Suriye ziyaretine gösterilen tepkilere açıklık getirmeye çalıştı. MSB kaynakları Suriye Hükümeti’nin kiminle görüşeceğine kendisinin karar verdiğini, bu tür görüşmelerde Türkiye’nin hassasiyetlerinin de dikkate alındığını değerlendirdiklerini bildirdi. MSB Kaynakları GKRY’nin, Kıbrıs Adası’nın tek temsilcisiymiş gibi sergilediği tutumun, kabul edilebilir bir yaklaşım olmadığını da vurguladı.
Dost ve kardeş ülkelerin KKTC’yi dışlayan ve GKRY’ne destek veren tutumlarını kabullenmek mümkün değildir. 1963’ten beri haklarımız gaspedilerek bir Rum Devletine dönüştürülen ve BM Güvenlik Konseyi’nin 186 nolu iğrenç kararı ile adanın tek meşru idaresi olarak kabul gören ‘Kıbrıs Cumhuriyeti’ ile gerçekleşen tüm temasların, Türkiye’yi Kıbrıs’ta ‘işgalci’, KKTC’yi ise ‘ayrılıkçı sahte’ devlet olarak dünyaya lanse eden Rum tezlerine destek vermek olduğu unutulmamalıdır. Kazakistan’ın Güney Kıbrıs’ta Büyükelçilik açması ve yeni Büyükelçinin Rum tezlerini destekleyen açıklamalarına KKTC ve Türkiye Dışişlerinden herhangi bir tepki gelmezken, İyi Parti Muğla Milletvekili Prof. Dr. Metin Ergun TBMM Başkanlığına verdiği dilekçe ile Kazakistan’ın kabul edilemeyecek tutumu nedeniyle Dışişleri Bakanı Hakan Fidan’dan bilgi talep etti.
Prof.Dr.Metin Ergun’un TBMM Başkanlığına yaptığı başvurusunu tarihe not düşmek adına yayınlıyorum:
TBMM Başkanlığına;
Aşağıdaki sorularımın Türkiye Cumhuriyeti Dışişleri Bakanı Sn.Hakan Fidan tarafından yazılı olarak cevaplanmasını arz ederim. 26.02 .2025
GKRY Cumhurbaşkanlığı tarafından 24 Şubat 2025 tarihinde yayımlanan duyuruya göre GKRY Cumhurbaşkanı’nın, Kazakistan’ın yeni atanan Büyükelçisi Nikolay Zhumakanov’un güven mektubunu sunması vesilesiyle yaptığı açıklamada, Kazakistan’ın GKRY ile ilişkilerini geliştirme konusundaki kararlılığını vurguladığı ve Rum tezlerine yakın bir tutum sergilediği belirtilmiştir.
Bu gelişmeler çerçevesinde, Türkiye ile Kazakistan arasındaki stratejik iş birliği ve kardeşlik bağları dikkate alındığında, söz konusu tutumun Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin haklı davasına ve Türk Devletleri Teşkilatı içindeki dayanışmaya etkileri konusunda aşağıdaki soruların cevaplanması önem arz etmektedir.
Bu çerçevede;
1. Kazakistan’ın Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin tanınmasını engelleyici bu tutumuna ilişkin, Bakanlığınız bugüne kadar hangi adımları atmıştır?
2. Kazakistan makamlarıyla bu konuda herhangi bir diplomatik girişimde bulunulmuş mudur? Bulunulduysa ne gibi sonuçlar alınmıştır?
Duyarlılığı için Milletvekili Ergun’a ve geçtiğimiz hafta konu ile ilgili telefonda konuştuğum İyi Parti Genel Başkan Güvenlik Danışmanı Emekli Tuğgeneral Ali Demir’e hassasiyetleri için teşekkür ederim. Diğer taraftan Kıbrıs konusundaki olumsuz gelişmelere sessiz kalınması, dost ve kardeş bildiğimiz ülkelerin GKRY ile ‘Kıbrıs Cumhuriyeti’ olarak yakın ilişkiler kurmalarına tepkisiz kalınması da hayra alamet değildir!
YORUMLAR