Hüseyin Macit Yusuf

Hüseyin Macit Yusuf

DOSYA
[email protected]

Ekimden önce KKTC'nin tanınması sağlanmalıdır

27 Mart 2025 - 10:43

Anavatan Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan Pazartesi günkü Kabine toplantısı sonrasında önemli açıklamalarda bulundu. Erdoğan, “sadece güvenlik boyutu ile değil birçok alanda Avrupa'nın ülkemize olan ihtiyacı açıkça ikrar edilmeye başlandı” ifadesinde bulunurken “Sayın Trump'ın ikinci döneminde Türk Amerikan ilişkilerinin farklı ivme yakalaması mümkündür. İki ülkemizin iş birliğini etkilemeye çalışan lobilere rağmen bunu başaracağımıza inanıyorum” saptamasını yaptı. Bu açıklamayı, yıllardır beklediğimiz KKTC’nin tanınması hedefi çerçevesinde değerlendirmek ve görüşlerimi aktarmak istiyorum. Cumhurbaşkanı Erdoğan geçtiğimiz yıllarda ardı ardına tam 3 kez, 2022 yılında 77., 2023 yılında 78. ve geçtiğimiz yıl 79. BM Genel Kurulu’nda uluslararası toplumun KKTC’yi tanıması çağrısı yaptı. Erdoğan Lefkoşa’da 20 Temmuz törenlerinde ve birçok platformda, Türk Devletleri Teşkilatı (TDT) Zirvelerinde aynı çağrıyı defalarca tekrarladı. Anavatan Türkiye’nin yaşadığı çeşitli ekonomik, sosyal ve terör problemlerine rağmen eski Türkiye olmadığı, özellikle savunma sanayinde attığı yerinde adımlarla hatırı sayılır bir gelişim gösterdiği dosta güven düşmana korku verdiği açıktır. Türkiye’nin jeostratejik önemi yanında dünyada sözü geçen ve ağırlığı olan bir devlet olduğu, gerek AB ve gerekse de ABD’nin değişen ve güçlenen Türkiye’nin gücünü fark ettiği bir dönemde Devletimiz KKTC’nin uluslararası toplumda çoktan hak ettiği yeri alması için gerekli fiili adımların hala daha atılamamış olması oldukça düşündürücüdür. KKTC’nin sözde değil fiilen tanınması için ne beklenmektedir? Türkiye, Yunanistan’ın yüzümüze gülen ancak arkadan iş çeviren sahte dostluk gösterilerine itibar etmemelidir. Güney Kıbrıs Rum Yönetimi (GKRY) Kıbrıs konusunu Avrupa’nın meselesi haline getirmiştir. Rumların, Türkiye’nin Avrupa Birliği’ne üyelik yolculuğuna taş koyarak Kıbrıs’ta taviz kartını ikide birde masaya koymasına tepkisiz kalınmamalı, Rum istedi diye 17-18 Mart’ta Cenevre’de gerçekleşen anlamsız, sonuç almaktan uzak toplantılar gibi girişimlere onay verilmemelidir. Anavatan Türkiye’ye bir kez daha seslenerek bir an önce KKTC’nin tanınmasının sağlanması gerektiğini hatırlatmak istiyorum. Türkiye’nin fiili tanınma adımları atmasındaki isteksizlik bende ister istemez bazı endişelere neden oldu. Türkiye’nin AB üyeliği yolunda ilerlemesi, ABD ile ilişkilerini yeniden tanzim etmesi ve ilişkilerin genel anlamda iyileşmesi karşılığında, bazı Batı’lı merkezlerden bozuk giden ekonomiye para musluklarının açılması karşılığında KKTC’nin tanınmasının buzdolabına alınması ihtimaller arasındadır.. Türkiye’nin, KKTC’de Ekim ayında gerçekleşecek cumhurbaşkanlığı seçiminde federasyoncu aday CTP Genel Başkanı Tufan Erhürman’ın seçilmesi halinde, Kıbrıs Türk halkına ve dünyaya ‘Kıbrıs’ta demokratik bir seçim oldu. Kıbrıs Türkleri federasyon istedi, bizim buna saygı göstermemiz ve federasyon hedefli müzakerelerin başlamasına destek vermemiz gerekiyor’ diyerek Batı’yla sürtüşme yaratmadan halihazırda yürütülen yumuşak siyasetin sürdürülmesi de olasılıklar arasındadır. Erhürman’ın sıkı ilişkiler içerisinde olduğu CHP’nin İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun hapse atılmasına tepkisiz kalması da Türkiye ile gizli bir işbirliği/anlayış içerisinde olduğunun önemli bir göstergesi değil midir? Erhürman’ın seçilmesi halinde Kıbrıs’ta verdiğimiz mücadele, milli davamız ve iki devlete dayalı çözüm siyasetimiz yara alacaktır. Rumla federasyonun Kıbrıs Türk halkının yok oluşu demek olduğunu bilmem hatırlatmama gerek var mıdır? Kendimi tekrarlasam da sormak istiyorum: Türkiye’nin en üst düzeyde ‘federasyon ölmüştür, bitmiştir, tükenmiştir’ söylemleri ortadayken, federasyonu fiilen topyekun ortadan kaldıracak adımları niye atmamakta, niye KKTC’nin tanınmasını sağlamamaktadır? KKTC tanınsa Ekim seçiminde federasyoncu bir başkanın seçilmesi kesinlikle mümkün olamayacaktır.

Sonuç olarak TBMM’nin KKTC’nin tanınması tezkeresi, Milli Güvenlik Kurulu’nun (MGK) KKTC’nin tanınması kararlarına, Anavatan Türkiye’nin en üst düzeydeki çağrılarına vakit geçirmeden uyulmalıdır.

AB,ABD, İngiltere ve BM’nin dayatmalarına meydan okunmalı, sahte dostluklara, samimiyetsiz Batı’nın çıkarları üzerine kurulmuş yakınlaşmalara,diyaloglara kanılmamalıdır. Tabir caizse top çevirmekten, zamana oynamaktan vazgeçilmeli, Türkiye gerçek gücünü hemen göstermelidir. Uluslararası hukukun ayaklar altına alındığı, güçlünün borusunu öttürdüğü mevcut bozuk dünya düzeninde Türkiye hem haklı hem de güçlü olduğu Kıbrıs davasında gerekeni yapmaktan, KKTC’yi tanıtmaktan geri kalmamalıdır.

YORUMLAR

  • 0 Yorum