2020 Cumhurbaşkanlığı seçiminde yeniden aday olmayı düşünen ve bu doğrultuda adımlar atan KKTC Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı'nın belirlediği strateji çerçevesinde yeni kurulan hükümete savaş açtığı ve seçimde rakibi olması beklenen Başbakan Yardımcısı ve Dışişleri Bakanı Kudret Özersay'ı özellikle hedefine koyduğu anlaşılmakta.
UBP-HP Hükümetinin programında federasyonun artık görüşülmesinin mümkün olmadığı ve iki devlete dayalı çözümün bundan böyle gündemde olacağını açıklamasının ardından, hükümet ile Akıncı arasında gizli olmayan bir sürtüşme, atışma başladı.
Başbakan Ersin Tatar'ın Bakanlar Kurulu listesini Akıncı'ya sunmasının ardından gazetecilere bilgi aktarırken Kıbrıs sorunu konusunda 'Akıncı'ya ayar çekileceğini' söylemesinin ardından başlayan kapışma ve karşılıklı suçlamalar önceki gün Özersay'ın sosyal bir toplantıda Anastasiadis ile görüşmesinin basına sızması ile yeniden alevlendi. CB Sözcüsü Barış Burcu yaptığı açıklamada sözkonusu görüşmenin öncesinde ve sonrasında Akıncı'ya bilgi verilmemiş olmasının devlet geleneklerine ve ciddiyetine ters olduğunu ve siyasal etik değerlerle de bağdaşmadığını söyledi. Özersay ise "Müzakerelerden dolayı uzun yıllardır tanıdığım Anastasiadis'le sosyal bir yemekte eşleriyle birlikte bir araya gelmem doğal bir şey" dedi.
Özersay konuyla ilgili "bana haber verilmedi" şeklinde bir yaklaşımla hareket edilmesini çok sağlıklı bir yaklaşım olarak görmediğini de vurgulayıp, "Bilgi verme vermeme bağlamında madem ki rahatsızlıktan bahsediliyor, örneğin Akıncı birisinin evinde AKEL Lideri ile bir sosyal görüşme gerçekleştirdiğinde, ne öncesinde ne de ertesinde bu bana bu ülkenin dışişleri bakanı olarak kimse bilgi vermedi . Bir diğeri Guterres Belgesi'nin stratejik bir belge olarak Rum tarafına önerildiğini de ben basından öğrendim ve o dönemde başbakan olan Erhürman da bunu bilmiyordu. Benim şimdi çıkıp bunları mı söylemem gerekir" diye konuştu.
UBP-HP hükümetinin federal çözümün önünü kesmesi sonucunda 'federasyondan başka birşey görüşmem' diyen Akıncı, elinden oyuncağı alınmış bir çocuk gibi davranmaya başlamıştır. Aylardır bu köşede yazdığım üzere Akıncı kendi kafasına göre hareket eden bir siyaset yürütmekte ve yasalarımızı çiğnemektedir. Ben yaptım oldu zihniyeti ile hareket eden Akıncı örneğin Crans Montana sürecine gidilirken hükümete, meclise, ana muhalefete, Türkiye'ye bilgi vermeden, danışmadan, istişare etemeden, KKTC'nin beşte bir topraklarının Rumlara iadesini öngören taviz haritasını BM'ye sunmuştur.
Yine Akıncı kendi kararıyla, Türkiye'nin garantörlüğünü, tek yanlı müdahale hakkını ve Türkiye'nin adadaki askeri varlığını ortadan kaldırmayı öngören Guterres Belgesi'nin stratejik bir paket olarak müzakerelerde görüşülmesini kabul etmiştir. Akıncı bunu yaparken de hiç kimseye sormamış, danışmamıştır. Akıncı şimdi yavuz hırsız misali Özersay'ı suçlamakta ve yaklaşan seçimde avantaj elde etmeye çalışmaktadır. Akıncı'nın çırpınışı nafiledir; Akıncı başarısız olmuştur ve aday olması halinde o koltuktan halk tarafından alaşağı edilecektir.
Maraş açılıyor!
Önceki gün Bakanlar Kurulu toplantısı sonrasında Özersay basına yaptığı açıklamada Kapalı Maraş'la ilgili öncelikle envanter çalışması yapılacağını bunun ardından çıkacak verilere dayanarak atılacak adımın şekilleneceğini söyledi.
45 yıldır kapalı olan Maraş'ın önümüzdeki dönemde açılması için hükümetin aldığı cesur karar yerindedir. Rum ne der, Avrupa ne yapar, ABD ne yaptırım uygular korkusu olmadan atılan adımlar desteklenmelidir. Maraş'ın açılmasının KKTC ekonomisine,turizmine canlılık getireceği açıktır. UBP-HP hükümetinin KKTC için doğru şeyler yapmaya başlaması sevindiricidir…
Türkiye'ye yaptırım!
Hafta sonu Malta'da gerçekleşen Avrupa Birliği üyesi Güney Avrupa Ülkeleri (MED 7) 6. Zirvesi sonuç bildirisindeki Ege, Doğu Akdeniz ve Kıbrıs meselesine ilişkin ifadeleri kabul etmek mümkün değildir. AB ülkeleri Kıbrıs konusunda hata üstüne hata yapmayı sürdürmektedir. AB bugüne kadar aldığı kararlarla Kıbrıs sorununun çözümünü imkansız hale getirmiştir ve maalesef bu yanlışa devam etmektedir. Sözkonusu bildiride AB'ye çağrıda bulunulmakta ve Türkiye'nin son haftalarda sözde eşi benzeri görülmemiş uluslararası ve Avrupa hukuku ihlalleri ve Deniz Hukuku ihlalleriyle tırmanan provokatif eylemleri hakkında vakit geçirmeden önlem alınması istenmektedir.
Anavatan Türkiye'nin Kıbrıs Türklerinin haklarını korumak ve kollamak maksadıyla Kıbrıs etrafındaki denizlerde başlattığı sondaj çalışmaları neticesinde Rum Yönetimi'nin başlattığı karşı kampanyanın, düşmanca tavırların adadaki çözüm çabalarına gölge düşürdüğü ve bölgedeki barışı tehdit ettiği açıktır.
Kaynak Yeniçağ: Kıbrıs'ta iç ve dış siyaset gerilirken… - Hüseyin Macit YUSUF
YORUMLAR