Anavatan Türkiye'nin Doğu Akdeniz'deki hamleleri ve Libya ile imzaladığı mutabakatlarla köşeye sıkışan, planları bozulan Rum-Yunan ikilisi, şer ittifaklarını devreye sokarak aleyhlerine gelişen durumu düzeltmeye çalışmaktadır.
Bu amaçla Güney Kıbrıs Rum Yönetimi (GKRY) çok yönlü bir stratejiyi devreye sokmuştur. Sözkonusu stratejinin temelinde Avrupa Birliği, Amerika, Rusya, Çin ve İngiltere gibi BM Güvenlik Konseyi üyeleri nezdinde diplomatik girişimlerin artırılması ve gizli ittifaklarla Türkiye'ye yaptırım uygulatmak, salgın nedeniyle ekonomisi daralan Türkiye'yi istedikleri anlaşmaya zorlamak vardır.
Batı destekli stratejiye göre, KKTC'deki cumhurbaşkanlığı seçiminde CB Akıncı desteklenecek, Kıbrıs'ta yaratılacak oldu bittilerle Türkiye'nin Kıbrıs ve bölgedeki planları bozulacak ve Mavi Vatan kazanımları bertaraf edilecektir.
Rum-Yunan ikilisinin yakın ilişkiler içerisinde olduğu, NATO'nun beyin ölümünün gerçekleştiğini iddia eden, ABD'ye bağımlı olmayan, Avrupa Birliği Ordusu PESCO'nun daha aktif olması gerektiğine sürekli vurgu yapan Fransa Cumhurbaşkanı Macron, belirledikleri strateji doğrultusunda yakın zamanda yaptığı bir açıklamada Türkiye'yi açıkça tehdit ederek 'Türkiye'yi Libya'da barındırmayız' tehdidinde bulunmuştur.
Yunanistan ile Rum Yönetimi PESCO'nun desteğini arkalarına alarak Türk askeri varlığına karşı yeni bir denge kurmaya çalışmaktadır. Fransa ve Almanya'ya Kıbrıs'ta üs kurmaları için olanaklar sağlanırken, AB'nin de Akdeniz'de daimi donanma bulundurarak bölgede söz sahibi aktörler arasına katılması çalışmaları da sürmektedir. Rum-Yunan ikilisinin Avrupa ülkelerini Doğu Akdeniz'e davet etmesi aslında 2017 Kasım ayında Güney Kıbrıs ile Yunanistan'ın da aralarında bulunduğu 23 AB üyesinin katılımıyla kurulan ve Avrupa'nın yeni NATO'su olarak kabul edilen, Daimi Yapısal İşbirliği Savunma Anlaşması-PESCO'nun ne amaçla kurulduğunu da gözler önüne sermektedir.
PESCO'nun kuruluş amacı, üye ülkelerin ortak savunma kabiliyetlerini geliştirerek Avrupa Birliği'nin askeri operasyonları için uygun hale getirmek, başta Rusya ile Çin'den gelebilecek tehditleri savuşturmak olarak açıklansa da, ana hedefin Türkiye olduğu, Türkiye'nin üzerine NATO gücü ile gidemeyen AB'nin, Türkiye'ye karşı inisiyatif almak üzere kurulduğu artık gizli değildir.
"Muhatabınız KKTC"
Almanya Eski Savunma Bakanı Ursula von der Leyen'in Avrupa'nın siyasetine yön veren Avrupa Komisyonu Başkanlığı'na getirilmesinin nedeninin önümüzdeki dönemde AB'nin askeri hedeflerini PESCO vasıtasıyla ileriye taşıma misyonuna ağırlık vermesi olduğu da unutulmamalıdır.
Geçtiğimiz hafta Güney Kıbrıs'ı ziyaret eden Avrupa Birliği (AB) Dışişleri ve Güvenlik Politikaları Yüksek Temsilcisi Joseph Borrell'in adada söyledikleri ve KKTC makamları ile görüşmeden adadan ayrılması tepki çekerken, AB'nin Rum-Yunan ikilisinin yeni statejisinde aktif rol alma gayreti içerisinde olduğunu da gösterdi. Borrell, Rum Dışişleri Bakanı Hristodulidis ile gerçekleştirdiği görüşmenin ardından yaptığı açıklamada "Avrupa Birliği'nin Kıbrıs Cumhuriyeti ile Kıbrıs Cumhuriyeti'nin egemenliği ve egemenlik haklarına yönelik istikrarlı bir şekilde destekleyici olduğunu vurgularken" Rum Yönetimi ile Türkiye arasındaki sorunların çözülmesi için, Rum kesimi ile Ankara arasındaki doğrudan diyalog konusunda arabuluculuk yapmaya hazır olduğunu da bildirdi.
Borrell'in söylediklerine ilk tepki Türkiye'den geldi. Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Hami Aksoy yaptığı açıklamada, Kıbrıs Rumlarının muhatabının Kıbrıs Türkleri olduğunu bu çerçevede, "GKRY Dışişleri Bakanı'nın muhatabının Türkiye değil, KKTC Başbakan Yardımcısı ve Dışişleri Bakanı Özersay" olduğunu bildirdi.
KKTC Başbakanı Tatar da, Borrell'e tepki gösterirken Rum Yönetimi'nin AB'yi Doğu Akdeniz'de PESCO'yu kullanarak daimi donanma bulundurmaya davet ettiğine dikkat çekerken "Rumlar, bizim haklarımızın gasp edilmesinde kendilerini koruması için Güney Kıbrıs'ta bir Avrupa Birliği Deniz Üssü ve Avrupa Birliği Deniz Kuvveti istiyor. Bu durum karşısında biz de elimiz kolumuz bağlı oturacak değiliz. Biz de Türkiye'den Rum tarafı ve işbirlikçilerinin bölgede gerek Türkiye gerekse bizim haklarımıza yönelik saldırgan tutumlarını önlemek adına burada gereken üs çalışmalarını yapmasını talep ediyoruz." dedi.
Rum-Yunan ikilisinin yeni stratejisine katkı koyacak, destek verecek ana aktörlerinden birinin AB olacağı ve PESCO'nun bu bağlamda Türkiye ile KKTC'ye karşı kullanılacağı açıktır. Türkiye, PESCO dahil diğer askeri ittifaklara karşı durmaya muktedirdir. Batı'nın KKTC'de görevini sürdürmesini istediği ve desteklediği Akıncı'nın seçilmesi halinde ortaya koyacağı siyaset ve oldubittiler AB ordusunun verebileceği zarardan daha tehlikeli olacaktır. Kıbrıs Türk halkı bu bilinçle sandığa giderek Akıncı'yı tasfiye etmelidir.
Kaynak Yeniçağ: PESCO'nun tehdidi ve Akıncı'ya dikkat! - Hüseyin Macit YUSUF
YORUMLAR