Geçtiğimiz yıl 15 Ekim’de KKTC Cumhurbaşkanı Ersin Tatar ve GKRY Başkanı Nikos Hristodulidis, BM Genel Sekreteri Antonio Guterres’in daveti üzerine New York’ta akşam yemeğinde bir araya geldiler. Bu toplantıda Kıbrıs’ta yeni kapıların açılması için iki liderin Kıbrıs’a dönüşlerinde görüşmeleri ve belirlenecek bir tarihte garantör devletlerin katılımıyla genişletilmiş bir toplantının gerçekleşmesi kararları alındı.Kapılar konusunda iki liderin Kıbrıs’ta görüşmelerinde maalesef istenilen sonuç alınamadı.Hristodulidis, Tatar’la kapılar konusunda gerçekleştirdiği toplantıda 8 maddelik bir öneri paketi sundu ve paketin bir bütün olduğunu tamamına ya evet ya da hayır denilmesi şartını getirdi.Sadece Haspolat kapısının açılması ile ilgili olan toplantıda ve sonrasında bugüne kadar herhangi bir sonuç alınamadı. Şimdi gözler 17-18 Mart tarihinde Cenevre’de gerçekleşecek 5+1 gayrı resmi Kıbrıs toplantısına çevrildi. Toplantının ana gündemi taraflar arasında ‘ortak zemin’ olup olmadığının belirlenmesidir. 7 Temmuz 2017 tarihinde Crans Montana’da Rum tarafının masayı terketmesinin ardından günümüze kadar taraflar arasında ‘Ortak Zemin’ bulunamamıştır.
Rum tarafı, Cumhurbaşkanı Tatar’ın 2020 de göreve seçilmesinin ardından ortaya koyduğu 2 devletin işbirliğine dayalı çözüm önerilerine karşı çıkarken stratejisini KKTC’nin tanınmasının önlenmesi üzerine kurdu.Hristodulidis 2023’te seçilmesinin ardından federasyon müzakerelerinin Crans Montana’da kaldığı yerden devam etmesi siyasetini gündemine aldı ve hali hazırda BM’nin defalarca denenmiş,iflas etmiş parametreleriyle ve BM Güvenlik Konseyi’nin çağ dışı adaletsiz kararlarıyla yol almaya çalışmaktadır.İki taraf arasında ‘Ortak Zemin’ olmadığı Guterres’in Kişisel Temsilcisi Maria Holguin’in raporunda açıkça belirtilirken, Guterres kendi rapor ve açıklamalarında da ‘Ortak Zemin’ olmadığını defalarca belirtti. Şimdi tarafların pozisyonları bir birine zıt iken Cenevre’de yeni bir toplantı gerçekleşecek.Bana göre bu toplantıdan çözüm adına önemli bir ilerleme sağlanamayacaktır. Ne var ki hatırlanacağı üzere 27-29 Nisan 2021’de Cenevre’de gerçekleşen 5+BM Kıbrıs toplantısında Türk tarafı olarak önemli kazanımlar elde edilmiştir.
Buna kısaca değinmekte fayda görmekteyim. Cumhurbaşkanı Tatar 2021’de Cenevre’ye giderken:1. Federasyonun kesinlikle görüşülmeyeceğini, 2. Herhangi bir konunun müzakere edilmeyeceğini, 3. Crans Montana''da kalındığı yerden müzakere sürecinin başlamasının kabul edilmeyeceğini, 4. Güven Yaratıcı Önlemlerin gündeme getirilmesine izin verilmeyeceğini, 5. Özellikle Maraş konusunun ağza alınmasına şiddetle karşı çıkılacağını, 6. Masaya getirilecek herhangi bir planın, İngiliz Planı gibi, görüşülmeyeceğini ve sadece ve sadece 7. Cumhurbaşkanı Tatar''ın egemen eşitlik temelinde iki devletin iş birliğine dayalı çözüm modelinin taraflara ayrıntıları ve gerekçeleri ile anlatılacağı ve bütün bunların kayıtlara geçirilmesinin sağlanacağını hedeflemişti.
Bu hedefler tamamen gerçekleşirken söz konusu tarihi toplantıda Cumhurbaşkanı Tatar 6 maddelik ‘Tatar Çerçevesini’, Türk parametrelerini de BM kayıtlarına resmen işletmişti.Egemen eşitliğimiz ve eşit uluslararası statümüz kabul edilmeden masaya oturulmayacağı resmen ilgili taraflara bildirilmişti.17-18 Mart’taki görüşmede de aynı hedefler korunurken Tatar’ın 3D ile yol almaya çalışacağı, egemen eşitliğimizden de geri adım atmayacağı açıktır.Tatar önceki gün Cenevre toplantısı ile ilgili yaptı açıklamada, Cenevre’de yapılacak görüşmelere Kıbrıs Türk halkının hak ve hukukunu anlatmak amacıyla katılacaklarını belirterek, Türkiye’nin garantörlüğünün önemine vurgu yaptı. Tatar, açıklamasında, direkt uçuş, ticaret ve temas (3 D) taleplerinin kabul edilmesi durumunda resmi müzakerelere hazır olduğunu belirtti. Tatar, “Biz oraya geleceği konuşmaya gideceğiz, statükocu değil yeni bir anlayışla gidiyoruz. 50 yıldır değişmeyen çözüm vermeyen bir zihniyetle değil, dünden teslim federasyon için değil, egemen eşitliğimizi 3D ile karşılasınlar talebiyle gidiyoruz.” diye konuştu. Bu kez 3D yaklaşımının kayıtlara geçirilmesi önemlidir. Yine de KKTC’nin tanınması hedefinden şaşılmamasının tek çıkar yol olduğunu belirtmek isterim.Rum tarafının sonumuzu getirecek olan Guterres Çerçevesini tekrar gündeme getirmesi ve bu yönde özellikle Crans Montana’da güvenlik ve garantiler konusunda iyi niyetli açılımlar getiren Türkiye’ye baskı yapmaya çalışması,sıfır asker-sıfır garanti konusunu yeniden gündeme getirmesi olasılıklar arasındadır.
Rum tarafı her şey bir yana garantiler kalksın,Türk askeri çekilsin hayalinden, statükocu tutumundan, ‘işgal’ yayagarasından vazgeçmedikçe soruna çözüm gelmeyecektir.
YORUMLAR