KKTC'nin koronavirüs salgını ile başarılı mücadelesinin ardından şu anda ülkede tartışılmakta olan konu sınır kapılarının ne zaman açılacağıdır. Birçok sektör temsilcisi kapıların kapalı olmasının işyerlerini olumsuz etkilediğini söyleyerek KKTC'nin dışa açılmasını istemektedir. Doğrudur; KKTC ekonomisi dışa bağımlıdır. Ekonominin iki lokomotif sektörü turizm ve eğitimin yurt dışından gelecek turist ve öğrencilere ihtiyacı vardır. Sınırların kapatılmasından sonra ülkede çalışan, üniversitelere giden birçok insan ülkelerine dönmüştür. 60-70 bin kişinin salgın sürecinde KKTC'den ayrılması ekonomiyi olumsuz etkilemiştir. Diğer etkilenen bir sektör de inşaat sektörüdür. Müteahhitler inşaatlarda çalışacak işçi bulamamaktadır. Yakında Anavatan Türkiye ile karşılıklı gidiş gelişlerin başlaması beklenmektedir. Güney Kıbrıs'la kapıların açılması konusu ise siyasallaştırılmaktadır. Güney'de çalışan bin-bin beşyüz civarında işçi önceki gün işlerine dönmek için kapıların açılması amacıyla KKTC Meclis'i önünde eylem yaptı. Bu işçiler aç olduklarını ve kapılar açılmazsa işlerini kaybedecekleri yaygarasını kopardılar ve hükümeti attıkları sloganlarla eleştirdiler. Bu zümrenin belirli siyasi odaklar tarafından, özellikle Rum sevici federasyoncular tarafından kışkırtıldıkları ortadadır. Bu insanlar aç değil, aç gözlüdür. Ülkede inşaat işçisi sıkıntısı vardır ve Güney'de çalışan bu insanlar kendilerine yapılan tüm çalışma tekliflerini reddetmiştir. Aç olan böyle mi davranır? Amaç ille de Güney Kıbrıs sınır kapılarının açılması ve ilişkilerin yeniden başlamasıdır. Ardından da koronavirüs öncesinde olduğu gibi federal çözümün yeniden gündeme getirilmesidir.
***
Bilindiği üzere Cumhurbaşkanı Akıncı, 21 Mayıs tarihinde KKTC Hükümeti ile istişare etmeden, Rum Yönetimi lideri Anastasiadis'i aramış ve 8 Haziran'da kapıların açılması hususunda mutabık kalmıştı. Başbakan Tatar ve Yardımcısı Özersay, bu olay sonrasında yaptıkları açıklamalarda kapıların açılması konusunda hükümetin yetkili olduğunu, dolayısıyla Akıncı'nın mutabakatının KKTC'yi bağlamadığını bildirmiştir. Akıncı, 'İki Toplumlu Sağlık Teknik Komitesi'ni' kapıların açılması için kullanmaktadır. Bu Komite'nin 'ülkede salgın bitti, tehlike yoktur dolayısıyla kapılar açılabilir' doğrultusunda karar üretmesinin altyapısı yapılmaktadır.
Bana göre kapıların açılması için henüz erkendir. Gerek Türkiye ve gerekse Güney Kıbrıs'ta vakalar vardır ve risk devam etmektedir. Diğer ülkelerdeki gelişmeleri izleyerek buna göre hareket edilmesi ancak kesinlikle acele edilmemesi şarttır.
***
Güney Kıbrıs Rum Yönetimi adayı bir Elen adası yapmakı için çalışmaktan vazgeçmemiştir. Kıbrıs Türklerini azınlık olarak görmekte, KKTC'nin yıkılmasını ve Kıbrıs Türk halkının 1959-60 Anlaşmaları ile elde ettiği kazanımlarından vazgeçmesini ve azınlık haklarına razı olup bir Rum Cumhuriyeti'ne dönüştürülmüş olan sözde Kıbrıs Cumhuriyeti'ne yamanmamız istenmektedir. Kıbrıs Türk halkı olarak adada varoluş mücadelemiz; Türklük ve Müslümanlık mücadelemiz sürmektedir. Rum Yönetimi, Güney Kıbrıs'taki faşist Türk düşmanı odakları desteklemekte ve teşvik etmektedir. Faşist Hrisi Avgi ve EOKA'nın devamı olduklarını açıkça söylemekten çekinmeyen birçok terörist kurum, Rum Yönetimi tarafından kullanılmakta ve işledikleri cürümler örtbas edilmektedir. Rum Yönetimi sistemli bir şekilde Güney Kıbrıs'ta kalan vakıf mallarını, camileri, Türklere ait evleri, tarihi binaları, atalarımızın yattığı mezarları, şehitlikleri yok etmek için, tarihimizi silmek için elinden geleni yapmaktadır. Geçtiğimiz Pazartesi akşamı Limasol'daki Köprülü Camii, İslam düşmanı ırkçıların saldırısına uğradı. Camiye molotof kokteyli atarak yakmak isteyen bir grup şerefsize Rum polisi göz yumdu. Söz konusu Köprülü Camii daha önce de saldırıya uğramış, talan edilmiş ve kullanılamayacak hale getirilmişti. Bu tür vakalar ilk değildir son da olmayacaktır. Medeniyetlerin ve dinlerin kaynaşmasını, birbirine saygı göstermesini, dini ve tarihi mekanların korunmasını sağlamayı hedefleyen uluslararası kurumlar nezdinde bu iğrenç saldırı gündeme getirilmeli ve Rum Yönetimi protesto edilmelidir. Atanmış Cumhurbaşkanı Akıncı ve 3-5 destekçisi işte bu zihniyetteki, çürümüş islamofobik ve Türk düşmanı düşüncenin, duruşun sahibi insanlarla yeniden birleşmek, ortak olmak istemektedir. Kıbrıs Türk halkı bunlara geçit vermeyecektir.
YORUMLAR