KKTC'deki federasyoncu Rum seviciler yanında, Birleşmiş Milletler (BM) ile Avrupa Birliği (AB) de 18 Ekim'de KKTC'de gerçekleşen cumhurbaşkanlığı seçim sonucunu kolay kolay hazmedeceğe benzemiyor. Egemen eşitliğe dayalı iki devletli çözümü savunan Ersin Tatar'ın cumhurbaşkanı seçilmesi bu hazımsızlarda büyük şok yarattı. Zaman geçtikçe Türk tarafının yeni siyasetine, ada gerçekleri ile uyumlu, sürdürülebilir, adaletli çözüm modeline alışacaklar. Kıbrıs Türk halkının iradesine saygı göstermeyenlere karşı sabırla davamızı savunmayı sürdereceğiz.
BM ve AB'den yapılan açıklamalarda 18 Ekim iradesinin dikkate alınmadığı anlaşılmaktadır. İnsan haklarının, demokrasinin şampiyonu olduklarını iddia edenler, KKTC'de gerçekleşen demokratik seçim sonucunu görmezden gelmektedir. Batı zavallı bir durumdadır, çifte standartlarla kendi inandığı değerleri çiğnemektedir.
BM Genel Sekreteri Guterres bir süre önce, Rum Yönetimi Başkanı Nikos Anastasiadis'in 19 Ekim tarihinde kendisine gönderdiği mektuba verdiği yanıtta, Kıbrıs sorununun çözümüne ilişkin müzakerelerin yeniden başlaması için, iyi hizmetlerini sunmaya hazır olduğunu yinelemişti. Guterres'in Rum basınına yansıyan mektubunda sürecin BM çerçevesi içerisinde devam etmesini, müzakerelerin 'hali hazırda yapılmış olan çalışmanın (existing body of work) üzerine inşa edilerek' yeniden başlamasını önerdiği belirlenmişti. Rum Hükümet Sözcüsü Kiriakos Kusios ise sözkonusu mektup konusunda, "Guterres'in hali hazırda üzerinde mutabakata varılan şeyler, 25 Kasım 2019 tarihinde Berlin'de varılan karşılıklı anlayış, aynı zamanda BM Güvenlik Konseyi kararları temelinde, Kıbrıs sorununun çözümüne ilişkin müzakerelerin yeniden başlaması için iyi hizmetlerini sunmaya hazır olduğunu belirttiğini" açıklamıştı.
Geçtiğimiz Salı günü AB Komisyonu Yüksek Temsilcisi ve AB Komisyonu Başkan Yardımcısı Josep Borrell, Cumhurbaşkanı Ersin Tatar'ı telefonla arayarak seçim zaferinden ötürü tebrik etti... Alınan bilgilere göre Borrell, Cumhurbaşkanı Tatar'a müzakerelerin Crans Montana'da kaldığı yerden devam etmesi görüşünü aktarmıştır. Anlaşılacağı üzere BM ve AB Rum-Yunan ikilisinin talepleri doğrultusunda müzakerelerin kaldığı yerden, bitmiş tükenmiş BM Parametreleri çerçevesinde ve yine iflas etmiş federasyon hedefiyle devam etmesini istemektedir. Rum-Yunan ikilisinin ve destekçilerinin 18 Ekim iradesini dikkate almadıkları ve yakın gelecekte de almayacakları nettir. Bilindiği gibi Anavatan Türkiye'nin önerisi üzerine yakın gelecekte 5+1 Kıbrıs Konferansı toplanacaktır. Bu toplantıda taraflar artık son sözlerini söyleme fırsatı bulacaktır. Türk tarafı egemen eşitlik temelinde iki devlete dayalı çözüm modelinin masada olmasını isteyecek; dananın kuyruğu bana göre bu toplantıda kopacaktır. Türkiye ve KKTC'nin geri adım atması mümkün değildir; yeniden federasyon görüşülmeyeceği bizzat Erdoğan ve Tatar tarafından defalarca açıklanmıştır.
Bu kararlı tutumu sulandırmak,Türk tarafını vazgeçirmek için BM ve AB çare üretmeye çalışmaktadır. Hatırlanacağı üzere, 7 Temmuz 2017'de Crans Montana'da çöken Kıbrıs Konferans'ı ve federasyon görüşmeleri ertesinde ,tarafları ortak bir zeminde yeniden biraraya getirip yeni bir müzakere sürecinin önünü açacak referans kavramlarını belirlemek üzere BM Genel Sekreteri Antonio Guterres Jane Holl Lute'u Kıbrıs özel danışmanı olarak görevlendirmiş, ne var ki adaya defalarca gelen ve liderlerle ayrı ayrı görüşen Lute bu görevinde başarılı olamamıştı. Lute'un adaya gelerek liderlerle görüşmesi ve Konferans için nabız yoklaması beklenmektedir. Lute'un adayı ziyaretinde müzakerelerin kaldığı yerden devamı konusunda Cumhurbaşkanı Tatar'ı ikna etmeyi deneyeceği ortadadır. Bana göre BM'nin 5'li konferansa hazırlık çalışması adı altında adaya göndermeyi planladığı Lute aracılığıyla federasyon görüşmelerini yeniden başlatma girişiminin Türk tarafınca kabulu mümkün değildir. Bitmiş, tükenmiş federasyonu hortlatmaya çalışma gayretleri sonuçsuz kalmaya mahkumdur. Kıbrıs Türk halkının 18 Ekim'de sandığa yansıyan hür iradesi, BM parametrelerini ve federasyonu reddetmekte, yeni süreçte egemen eşitlik temelinde iki devlete dayalI çözüm öngörürmektedir. Kıbrıs Türk halkı 4. Cumhurbaşkanı Akıncı'nın tavizci siyasetini sandığa gömmüş, Akıncı'yı tasfiye etmiştir. BM'nin Kıbrıs Türk halkının iradesini yok sayarak, ada gerçeklerini dikkate almadan, 52 yıldır sonuç vermeyen başarısız federasyon çözüm martavalını canlandırma gayreti nafiledir ve BM'nin tarafsızlığını yitirdiğinin kanıtı, şampiyonu olduklarını iddia ettikleri demokrasi ve insan haklarının çiğnenmesidir. Cumhurbaşkanı Ersin Tatar liderliğindeki Kıbrıs Türk halkı BM'nin ve emperyalist Batı'nın kokuşmuş dayatmalarını kabul etmeyecek; bunların kurduğu tuzaklara düşmeyecektir..
Kaynak Yeniçağ: Tatar, AB ve BM'nin tuzağına düşmeyecek! - Hüseyin Macit YUSUF
YORUMLAR