Bu hafta gündemin hangi köşesinden tutsam bilemedim. Söze nereden başlasam ki… İstanbul
KIPKIRMIZI! Dünya Sağlık Örgütü ülkelere önleminizi alın uyarısında bulunuyor. Almanya, Fransa
önemleri alırken, biz yine kendimize çok güveniyoruz. Avrupa ülkelerinde yeniden başlayan gece
sokağa çıkma yasakları, restoranların gece 23:00’de kapanması gibi önemler uygulanmaya başlandı.
Bizim bilmediğimiz bir gücümüz sayesinde korona virüse karşı önlem alınması gerekmiyor. Uyarı var,
önlem yok!
Önüne geçilemeyen korona virüs kendisini geliştirirken, Dünya’da ve ülkemizde vaka sayıları
artmaya devam ediyor. Yeniden ürkütücü hale geldi. Olayın en başına dönüyoruz. Artık kimsenin
psikolojisi kaldıracak durumda değil, yeniden eve kapanma süreci insanları zorlayacaktır. Peki, nasıl
yeniden başa döndük? Erken sevinmeler, zorunlu açılan yerler, hayata erken karışmak… Haziran
ayının başından belliydi aslında bugünün gelişi… Bizler de sesini çok güzel duyduk, fakat duymazdan
geldik. Türkiye haritasında, İstanbul en tehlikeli en yüksek vaka sayısına sahip. Haziran ayında
karışılan hayat, çıkılan tatiller, partiler, maske takılmaması, kuralların önemsenmemesi yeniden başa
dönmemizin sebebi oldu diyebiliriz. Bazı durumlar karşısında bir arpa boyu yol almak istiyorsan,
milletini tanıman gerekir. İş yerleri çalışanlarını işe getirdi. Okullar açıldı. Küçük çocuklardan nasıl
önlemli olmalarını bekliyoruz ki, okulları açıyoruz. Hangi düşünce ile alınan bir önlem bu!
Hatırladım; zayıf olduğumuz noktaları güçlendirmeyi bilmiyoruz! Baktığımızda yaşanan bu salgın ile
sağlık sektörü açısından, gönül rahatlığıyla dünyanın en iyilerinden biriyiz diyebiliriz. Fakat eğitim ve
diğer sektörleri ele aldığımızda kötü bir tablo önümüze çıkıyor. Hiçbir şeyin çözümü ve alt yapısı
sağlam değil maalesef ki… Hala gerideyiz ne üzücü, hâlbuki yıl 2020! Bir yandan sürekli “Korona ne
oldu? diye, gözümüz onun üstündeyken bazı can sıkıcı gelişmeleri de kaçırmıyorum. Dört gün önce
yeniden hangi çağdayız be kardeşim dedirten yeni bir gelişme yaşadık. Gaziosmanpaşa kaymakamlığı
6620 sayılı kararıyla “Berü” adlı oyunu kamu güvenliği gerekçesiyle yasaklamıştır. Kendinize
sormanızı rica ediyorum. Hangi oyun, hangi sanat zarar verir? Tiyatro’nun topluma ayna tutan ve
yaşamı yansıtan sanat dalı olduğunu hatırlatmak isterim.
Tiyatro demişken, zorlu şartlar altında sosyal mesafe kurallarına uygun olarak az seyirci kapasitesi ile
Kadıköy Boa Sahne 1 Kasım 2020 itibariyle sezona başlayacağını duyuran tiyatrolar arasında yerini
aldı. Küçük bir sahneye sahip olan şuana kadar açık hava sahnelerinde oyunlarını sahneleyen Craft
Tiyatro, yeni bir oluşuma giderek farklı bir önlem aldı. Hem tiyatro hem de eğitim alanlarından biri
olan Craft hem eğitimlerini hem de oyunlarını bir süre Yapı Kredi Bomontiada ile işbirliği yaparak
kasım ayı itibariyle Bomontiada’da faaliyet göstereceğini sanatseverler ve oyuncu adaylarıyla paylaştı.
Zor zamanlar geçirdiğini duyuran kapanma tehlikesi altında olduğunu paylaşan Kumbaracı50 çözüm
yoluna gideceğini de duyurmuştu. Kumbaracı50 ekibi “Duvarda İzin Olsun” kampanyasını oluşturdu.
Sanatseverlerin desteğine ihtiyacı olan tiyatrolardan biri olan Kumbaracı50 sizlerin desteğini bekliyor.
Sanata olan saygısını her konuşmasında belli eden İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Sayın Ekrem
İmamoğlu bir sözünü daha yerine getirdi. İBB tarafından satın alınan Kenter Tiyatrosu, İBB’nin
meclis kararıyla bundan sonra şehir tiyatroları bünyesinden faaliyet göstermeye devam edecek.
Değerlerine sahip çıkan insanlar her zaman sevilir ve değer görür.
Eskisinden daha güzel, sağlıklı günlere bir an önce kavuşmak dileğiyle… Sevgiyle, sağlıkla ve
sanatla kalın…
Sevgilerle,
Merve ÖZGÜNEŞ
OYUNCU
YORUMLAR