“Araba Kullanmayı Nasıl Öğrendim”
Bu hafta Oyun Atölyesi’nin oyunlarından, Amerikalı çağdaş oyun yazarı Paula Vogel’in 1997
yılında yazdığı “Araba Kullanmayı Nasıl Öğrendim.” adlı oyundan bahsetmek istiyorum. Oyun,
yazarın kendisine 1998 yılında Drama Pulitzer Ödülünü kazandırmış. Oyunun yönetmen koltuğunda,
Sami Berat Marçalı oturuyor. Oyuncu kadrosunda, Özlem Zeynep Dinsel, Berk Hakman, Yasemin
Çolak, Yezdan Kayacan ve İnci Sefa Cingöz yer alıyor. Tek perdelik bir pedofili hikayesi.
Oyun, Fındık karakterinin seyirci ile konuşmasıyla başlıyor. “Fındık” karakterine Özlem Zeynep
Dinsel hayat veriyor. Fındık, aslında dışarıdan bakıldığında sevimli ve sıradan gözüken bir aile
hayatına sahiptir. Kırsalda yaşayan geniş bir aile içinde büyüyen Fındık’ın yetişkinlik halinden,
çocukluğuna dönüşü, genç kızlığa geçiş dönemi ve kadınlığa attığı ilk adımı hayatının büyük parçası
olan yaşamışlıklarının tanığı seyircisi oluyor. Erken yaşta hamile kalmış bir anne, bağnaz büyükanne,
cinsiyetçi büyükbaba, umursamaz bir teyze ve savaş sonrası travma yaşayan alkolik bir enişte bütün
bu insanlar arasında büyüyen küçük bir kız. Karşınıza çıkan11yaşındaki kızın hayatında keskin
dönemeçler ve sert frenler yer alıyor. Çocukken anlamlandıramadığı, büyüdükçe anlamaya başladığı
ve idrak ettiği süreçte Fındık’ın, yaşadığı hayat travması seyircinin boğazında kalan bir düğüm. 11
yaşına geldiğinde eniştesinden araba kullanmayı öğrenmeye başlamasıyla birlikte, kendi hayat
yolculuğunda güvensizliklerle dolu bir hayat inşa ediliyor. Fındık için araba kullanmayı öğrenmeye
başlamak kendisinin en büyük “Hayat Dersi” ile tanışması oluyor. Oyundaki ritm ve geçişler seyirciyi
an’dan zaman zaman koparıyor. Oyunun başından sonuna kadar en iyi yanı, “Fındık” karakterine
hayat veren Özlem Zeynep Dinsel diyebilirim. Performansında, kendisini hiç yadırgatmadan,
sorgulatmadan, kendisine inandırarak seyircisini hep kendisinde tutmayı sonundan başına kadar
sürdürüyor. Kendisini ilk kez sahnede izledim. Küçük bir kız çocuğundan, yetişkin bir kadına dönüşüp
seyircisi ile diyalog kurarken, oyunda her sahnesini büyük bir ustalıkla ortaya koyuyor. Fındık’ın
hayatında yaşadığı boşluklar, güvensizlikler seyircinin kendisiyle yüzleşmesini sağlarken, kanayan bir
yaraya da parmak basıyor.
“Arabayı Kullanmayı Nasıl Öğrendim” yutkunması zor bir oyun. Sadece bir çocuğun başına
gelenlerin yansımasından daha fazlasını barındırıyor. Bir parçası olmak istemeyeceğiz bir hikaye ile
yüzleşmeye hazır olmanızı tavsiye ederim. Sahnede anlatılan hikaye “Kimsenin başına gelmez.” diye
bileceğiniz bir hikaye değil. Unutmamalı ki, tiyatro gerçek hayatın bir yansımasıdır. Özellikle de yeni
anne - baba adaylarının, evli çiftlerin, her yaştan insanın izlemesini tavsiye edeceğim bir oyun. Zekice
yazılmış oyun metini size hayatta olabilecekler konusunda dikkatli olmanızı tavsiye ediyor.
Bir çocuğum yok, ama çocuk yetiştirmenin ne kadar zor olabileceği konusunda empati
yapabiliyorum. Bu hikaye belki çok yakınızda, belki de çok uzağınıza yer alan birinin hikayesi
olabilir. Çocuk istismarının, ülkemizin kanayan bir yarası olduğunu biliyoruz. Oyun aslında “Tehlike
illaki dışarıdan gelecek diye bir şey yok.” diyor. Yakınızdan da gelebilir. Çocuğunuzu korumak için,
onunla arkadaş olmalı ve her zaman her şeyi sizinle paylaşması gerektiği konusunda kendisini
cesaretlendirmeli diye düşünüyorum. Kimse kimsenin vücuduna dokunma hakkına sahip değildir.
Korumanın en güzel yolu da öğretmekten gelir.
Kesinlikle listenize ekleyin ve izleyin derim. Özlem Zeynep Dinsel’in oyunculuğu ve hikayesi
bakımından izlemesi gereken bir oyun. Oyundan çıktığınızda, içinizde hüzün, karşılaştığınız bir
gerçeklik ve huzursuzluk hissedeceğinizi söylemeliyim. Oyunda, emeği geçen herkesin emeğine,
yüreğine sağlık. Alkışlarının bol olmasını dilerim.
Sevgilerle,
Merve ÖZGÜNEŞ
Oyuncu
YORUMLAR