Gizli saklı olan her şeyin ortaya çıktığı bir haftadan herkese merhaba! Bildiğimiz, tahmin ettiğimiz
gerçekler sonunda dile getirildi. Köşeme bakıyorum da Sanat ve Yaşam yazıyor. Sanat durdu. Yaşam
karmakarışık oldu.
Yaşam kendini tekrara girdi. Mart ayına geri döndük. İnsan kendine sormadan edemiyor gerçek vaka
sayısı çok önceden paylaşılsaydı, insanlar bu kadar umursamaz davranır mıydı? Ya da daha mı tedbirli
olunurdu? Konulan hafta sonu sokağa çıkma yasağı yeterli mi? Bunlar yetmezmiş gibi şimdi bir de
Dünya olarak aşı derdimiz var. Hangi aşıya güveneceğiz hangisine güvenmeyeceğiz. Hangi aşının
olunmasını tercih etmeli? İnsan sağlığının her şeyden önemli olduğu bilincindeyim. Aşıları iyice
araştırmanız bu konuda tüm uzmanları elinizden geldiğince takip etmenizi öneririm. Aşıların bize ne
getireceğini de tam olarak bilemiyoruz maalesef ki. Tanıdığım bir Profesör Oxford Üniversitesi’nin
aşısını önerdi. Doktorların çoğu aşı olarak Oxford’dan gelecek olan aşıyı uygun görüyor. Bu bana
tavsiye edilen benim duyduğum bir şey. Yine de araştırmadan panikle hiçbir şeye adım atmamanızı
öneririm. Yaşam kısmı şuan tatsız görünüyor. Neredeyse korona ile 1 yılı tamamlayacağız. Hepimizin
aklında ne zaman bitecek sorusu var. 2020, hakkında nasıl geçtiğini sormak bile istemeyeceğimiz bir
yıl oldu. Unutmamak gerekir ki, bu da hayatın sunduğu bir deneyim. Geçmişe dönüp baktığımızda
eskiden de salgın hastalıkların olduğunu görüyoruz. Bizim şansımız ise ileri teknolojiye ve gelişmiş
bilime sahip olmamız.
Maalesef ki yaşamın içinde var olan bir gerçekten daha bahsetmek istiyorum bu hafta sizlere.
Paylaşacağım olayı vahşet ve canilik kelimeleri dışında başka bir kelime ile anlatmam mümkün değil.
Samsun Havza ilçesinde komşusunun köpeği tavuklarına zarar verdiği gerekçesiyle, köpeğin iki
ayağını baltayla kesiyor. Sahibi ise veterinere koşmak yerine köpeğin yarasını koli bantı ile sarıyor. Bu
nasıl bir şeydir. Sırf konuşamıyor diye, hayvanların duyguları yok mu? Canları yanmıyor mu?
Hayvan Hakları koruma kanunu artık çıkarılmalı. Allah’ın can verdiği, yarattığı hiçbir canlıya kimse
zarar veremez. Bir canlıya zarar vermek günah değil mi? Günah! O halde yetkililerimiz neyi bekliyor?
Dilsiz yavrularımız için adalet sağlanması ve artık hayvanlara zarar veren her vahşinin hapis ile
cezalandırılması ve en azından içlerinde bu vahşiliği taşıyan insanlara caydırıcılık unsuru oluşturacak
yasalar konması tek dileğimiz. Güzel yavrucuğun tedavisini Haytap üstlenmiş durumda kendilerine
minnettarız. Ellerinden gelenlerin en iyisini her zaman ortaya koyuyorlar. Küçük savunmasız canlar
için ellerinden geleni her zaman yapan Haytap ekibine bin teşekkür. Bütün hayvanların duyguları
vardır ve inanın bizleri çok iyi anlayıp, analiz edebiliyorlar. Kaç haftadır yoğun gündemden dolayı bir
türlü yazma fırsatım olmadığı bir belgeseli sizlere önermek istiyorum. Netflix üzerinden yayınlanan
“Ahtapot ’tan Öğrendiklerim” adlı belgeseli mutlaka izlemelisiniz. Bir ahtapotun korkaklığı, güvenme
süreci, su altında yaşayan canlıların aslında bizleri nasıl gördüklerini korkularını anlayabileceğimiz
duygusal, sürükleyici bir belgesel diyebilirim. Bir ahtapotun 1 yıllık yaşam döngüsüne şahit
olacaksınız.
48. Uluslararası Emmy Ödülleri sahiplerine kavuştu. Bu yıl ki En iyi Erkek Oyuncu kategorisinin
sahibini usta Oyuncu Haluk Bilginer tarafından açıkladı. Ödül “ Responsible Child” filmindeki rolü ile
Billy Barratt’ın oldu.
Sağlıkla, Sevgiyle ve Sanatla kalmanız dileğiyle…
Sevgilerle,
Merve ÖZGÜNEŞ
Oyuncu
YORUMLAR