Mustafa ÖZBEY

Mustafa ÖZBEY

[email protected]

6. Hisse Bilimsel Bakış

05 Ağustos 2018 - 11:28

Parapsikoloji ve Metafizik olarak adlandırılan 5 duyuyu aşan olguların bilimin ışığı altında ele alınmasının yararlarını ve gerekliliğini sürekli olarak vurguluyoruz. Hatta ülkemizde de en kısa zamanda ciddi ve bilimsel verilere dayanan Parapsikoloji ve Aşkın (Transandantal) Şuur hallerini tanıtan enstitülerin kurulmasını diliyoruz. İnsanı böylesine yakından ilgilendiren ve “Bireysel Gelişim” adına büyük bir ciddiyet taşıyan fenomenleri yaşayanların bilimsel etütler içinde incelenmesinin yararı açıkça ortada. Bu karara varmamızı siteden danışma almak isteyen binlerce genç arkadaş sağladı. Aksi halde o insanlar ya şarlatanların eline düşüyor ya da olağanüstü bir çaba ile kendi kendilerini eğitmek, zor, dar ve acılı yollardan geçmek zorunda kalıyorlar. Bütün dünya üniversitelerinde Parapsikoloji kürsüleri ve binlerce bu konularda araştırma yapan enstitü varken, bizim ülke olarak bu konuları görmezden gelmeye çalışmamız şaşırtıcı bir durum ve anlaşılır bir gerçeklik değil. Bilim adamlarına göre yapılan son deney ve araştırmalar, “altıncı his” denilen şeyin “bir söylenti ya da metafizik” olmadığı konusunda ciddi deliller ortaya koydu.

Amsterdam Üniversitesi profesörlerinden psikolog Dick Bierman, tüm zamanların en “ciddi” paranormal deneylerinden birini geçtiğimiz günlerde gerçekleştirdi. Bir grup “sıradan” vatandaş, Hollanda’da bir hastanede en son teknoloji ürünü cihazlarla incelendi. Prof. Bierman, beyin faaliyetleri ultrasonografik cihazlarla izlenen deneklerden bir kısmı hakkında edinilen verilerin, bu insanların “olayları önceden sezebilme” yeteneklerine sahip olduğunu kanıtladığını açıkladı. Elde edilen verilere göre beynin işleyişi, bazı kritik olaylar olmadan hemen önce belirgin bir biçimde değişerek yoğunluk kazanıyor.

Geleceği Görmek Mümkün mü?

Araştırma sonuçlarını İngiliz Daily Mail Gazetesi’ne açıklayan Prof. Bierman, “Şimdi araştırmayı daha da ileriye götürüp kimlerin geleceği görmekte daha başarılı olduğunu keşfetmek istiyoruz” dedi. Cambridge Üniversitesi’nin Nobel ödüllü profesörü Brian Josephson da “Şu ana kadar bulunan deliller, ’gelecekten bilgi alma’nın mümkün olduğu yönünde ikna edici. Fizik biliminde bunu yalanlamak mümkün değil” diye konuştu. Son araştırmanın doğrulanması halinde, “aniden ürperme” ve “dejavu” gibi herkesin yaşayabildiği paranormal olaylar da bilimsel düzeyde açıklanabilecek. Bu son deneylerden önce yapılan bazı istatistiki çalışmalar da altıncı his konusunda önemli ipuçları vermişti. 11 Eylül saldırılarından kılpayı kurtulanların da “aniden bastıran bir karamsarlık” ve “tıbbi bir nedeni olmayan mide ağrısı” gibi hisler yüzünden İkiz Kuleler’e gitmekten son anda vazgeçtiği belirtildi

Stargate Projesi

CIA, 1970’lerde başlayıp 1995 yılına kadar sürdürdüğü çok gizli “Stargate Projesi”yle SSCB’ye karşı “psişik casusluk savaşını” kazanmayı amaçlıyordu. Projede görev alan Dr. Dean Radin, askerlerin bazı durumlara önceden tepki verdiğini kanıtlamıştı. Nobel ödüllü kimyacı Dr. Kary Mullis, devraldığı araştırma hakkında, “Tüyler ürpertici bir olay. İnsanların üç saniye sonrası da olsa geleceği görebildiğine bizzat şahit oldum” demişti.

Bir yazar örneği

American Dowser Dergisinin Bahar 95 sayısı cilt 35’te yayınlanan yaşanmış gerçek bir 6 his öyküsünün binlerce ve yüzbinlerce hatta milyonlarca örneğine benzediğini ve bu tip örneklerin konunun daha iyi anlaşılması için sunulmasının yararlı olduğunu düşündük…

Mahkemelerde görev yapan, zihinsel sağlık danışmanı Barbara Butter, bir klinik psikologu ve aynı zamanda da yazar. Yazarlıkla ilgili 6. hissini şöyle anlatıyor: “Ben bir yazarım. Bazen öyle olur ki haklarında özel ilgim ve bilgim olmayan karakterleri içeren ve konularının aklıma nereden geldiğini bilmediğim öyküler yazıyorum. Nasıl olduğunu bilmiyorum, ama kişi ve durumlar zihnimde kendiliğinden, rasgele oluşuyorlar.

İki yıl önce ilk kısa öykümü yazdım. Öyküm Kanada sınırından değerli taşlar kaçıran, Vietnam’da savaşmış eski bir asker hakkındaydı. Yolda başına gelen bir olay onu, yaşam tarzını değiştirecek bir karara doğru yönlendirmişti; derken kayıp bir çocuğa rastlayıp onun yaşamının kurtulmasında önemli bir rol oynamıştı. Bu olay onun yeni bir kimliğe bürünmesine neden olmuştu.

Bu karakteri seçmiş olmak beni bile şaşırttı. Çünkü Vietnam’da savaşmış askerler hakkında şahsen bir bilgim olmadığı için karakteri inandırıcı kılmam mümkün olmayacaktı. Fakat Vietnam savaşındaki olaylar konusunda herkesin sahip olduğu bilgiler dahi öykünün inandırıcı olması için yeterliydi. Bu yıl eski bir Vietnam askeriyle tanıştım. Onu daha önce iki kere görmüştüm ve dikkatimi çekmişti. Sonra bir sınıfta bir araya geldik. Çabucak birbirimize ısındık. Arada bir karşılaştığımızda bana kıymetli taşları Meksika sınırından kanun dışı kaçırma yollarını anlattı.

Acaba diğer öykülerimden bazılarını da önceden seçerek yazmış olabilir miyim? Birbirinden uzak olup da kaderlerinde karşılaşmak olan insanların arasında akan enerjiler birçok değişik yollar ilerliyor olabilir. Yoksa enerjiler başka bir yolla iletilmek yerine, yazdığım sırada mı geçiyorlar? Belki yazar olduğum için bu, alıcı olduğum yollardan biri.

Ben, hepimizi evrende çeşitli şekillerde henüz tanımlanmamış, değişik bağlantılarla birbirine manyetize olmuş, değişik türlerin iki kutuplu çekimleriyle yaşamını sürdürebilen enerji partikülleri olarak düşünüyorum. Acaba daha tanıyamadığımız başka hangi önceden sezme yolları olabilir?”

Bilimin Üniversite düzeyinde yaptığı araştırmalar, hem meslektaşları hem de 6.ıncı Hissi deneyimlenen halk açısından çok yararlı. Önümüzdeki günler bu olguların bilimin ışığında pırıl pırıl aydınlanacağı günler ve dünyamızın da hep iddia edildiği gibi büyük bir değişim sürecine girdiğinin de bir işareti.

Beş duyunun dışına taşan ve Parapsikoloji Bilimi tarafından “Extrasensory Perception” olarak adlandırdıkları (duyu dışı algılamalar) “Alışılagelmişin Dışı Farklı Psikoloji” anlamına gelmektedir. Telepati, telekinezi, duru görü çalışmaları ve özellikle duru görü olayları günümüzde daha sık görülmektedir.

Duyu dışı algılamalar geçmişi, şimdiki zamanı ve geleceği algılamak olarak üçe de ayrılabilir. Ve bu araştırmalar bilimsel ensitülerde incelendiğinde insanla ilgili çok daha derin gerçeklere de ulaşılır. Ve böylelikle insanın en değerli yönü dejenere olmaktan ve dejenere edilmekten kurtulur

YORUMLAR

  • 0 Yorum