Şu sorunun cevabını biliyor musunuz mesela? “İnsan neden evlenir?”
Herkes bir şey söyler, hepsi doğrudur ya da hiçbiri doğru değildir. Bir türlü aşılamayan sorunlar, ‘kontrat’a uyanlar, uymayanlar, hesaplar, kitaplar… Gülcan Özer’e göre bir kere “Evlilik hesapçı tutumu sevmiyor…” Yani, “Şimdi boşver, evlendikten sonra söylersin” diye bir şey yok.
Peki evliliğe hazır olunur mu? Eş seçerken dikkat edilmesi gerekenler var mıdır? Herkes ailesinin izlerini mi taşır? Hani Nietzsche “Hayatımızın dramı bir zamanlar çocuk olmamızda yatar” der ya Gülcan Özer de şu soruları ekliyor bu tespite: İçinde büyüdüğümüz ve seyrettiğimiz ailenin, bizim kuracağımız aileyle, seçeceğimiz eşle nasıl bir ilişkisi olacak? Ana babamızla kurduğumuz-kuramadığımız ilişki, eş seçimimizde önemli mi? Eşimiz, aynı zamanda ihtiyaçlarımızı transfer edeceğimiz yeni adres mi, yoksa bireyselliği ayarında, ruhu doygun ve dolgun olanlar için bu mevzunun geçerliliği yok mu? Terapistimiz, oyunu son sorudan yana kullanıyor ve diyor ki, “İyi kötü hepimiz ailemizin izlerini taşırız, ancak bazımızın izi kanayan yaradır ve iyileştirilmeyi bekler…”
Gülcan Özer
KİMLİĞİNİ EVLİLİĞE SATAN KADINLAR
İki kişinin taşıyamayacağı kadar ağır evlilikler!.. Kitapta, kimliğini evliliğine satan kadının öyküsünü, evliliğin öldürdüğü aşkları, ‘senin annen, benim annem’ mevzuunu da okuyacaksınız. Ve şu soruyla allak bullak olacaksınız: İnsan neden aldatır?
Gülcan Özer, bu bölümde Oscar Wilde’a bir selam çakıyor, onun “Bazen evlilik iki kişinin taşıyamayacağı kadar ağırlaşmıştır ve taşımak için en az üç kişi gerekir” sözünden hareketle baston ilişkileri anlatıyor.
‘MUTLU OL’ DAYATMASI YOK
Aldatan bahaneleri, aldatılan psikolojisi, boşanmanın zorluğu, o boşanmada çocuk olmak, ana-babadan hasarlılar yine bu kitapta sizi düşündürtecek bölümler…
Kadına yaşlanmak, şişmanlamak ve çirkinleşmek yasak… Bu başlıkla bir şey okuduğunuzda ne hissedersiniz?
Gülcan Özer, bu bölümde sürekli gençliğindeki kadını arayanlardan, botoks neslinden, daima bakımlı, güzel, seksi olmaya programlanmış zamane kadınlarından bahsediyor. Geçmişte apolet gibi taşınan kırışıklıkların bugün nasıl yük olduğunu anlatıyor. Ve kitaptan bir cümle: Yaşlanmak, yahut gençliği kaybetmek, yeni bir var olma halidir ve katiyen yok olma hali değildir!
Dr. Gülcan Özer, ilk kitabında çok satanlar listesine girmeyi başardı. “Kederini doya doya yaşa” diyerek bize ‘insanca’ bir yol gösteriyor. Kişisel gelişimcilerin sürekli ‘mutlu ol’ dayatmasından uzak bir gerçekliğe davet ediyor.
HERKES KENDİ HAYATININ KAHRAMANI
Gülcan Özer
YORUMLAR