Kötü bir ev sahibinin, bir kiracısına “Kiracı, seni çıkaracağım” diye mesaj attığını görmüştüm.
Kirasını hiç geciktirmemiş, normal artışlarını yapmış, üzerine vazife olmayan giderleri ödemiş bir kiracı.
Sonra o ‘kiracı’ o evden çıktı. Aylarca o ev tutulmadı.
Şimdilerde altı aylık kira peşin veriliyor. Sonra ödemeyenler de olduğunu söylüyor emlakçılar. Altı ay alıyor, sonra mahkeme. Al sana iş 3-5 yıl uzadı.
Oysa insaflı olsalar, bu memlekette insanların maaşlarına öyle bir zam gelmediğine ikna olsalar böyle olmayacak.
İnsaflı olanlar da var, şapka çıkarıyorum.
Bu girizgâhtan sonra şunu söyleyeceğim. Biliyor musunuz İstanbul’dan dış ilçelere doğru kira göçleri yaşanıyor.
Tüm sınırlamalara rağmen, kiralar katlandıkça katlanıyor.
Öğrenci evleri 20 binden başlıyor. Aslında yaşanacak yerler değil ama işte alt sınırdan bahsedelim bu yazıda.
Kötü bir evin kirası ortalama bir insanın maaşını geçiyor.
Esenyurt’ta, Beylikdüzü’nde nüfus artıyor.
Artık çeperler bile pahalı.
Daha çok kentsel dönüşüme girecek, sağlam olmayan yerleri tutuyorlar…
O da bir sene sonra “Çık, ev yıkılacak” diyecek büyük bir ihtimalle.
Bu sorunu çözmesi gereken ev sahibi değil.
Kiracı hiç değil.
Bu sorunu çözmesi gereken iktidar.
Emekli ek zam çağrısında bulunuyor. Erdoğan, “Sen beni dolduruşa mı getirmeye çalışıyorsun” diyor.
Yazık, o hale getirdiler ki, yıllarca emek vermiş, yaşlılığında rahat etmek isteyen emeklileri…
Diyanet İşleri Başkanı’nın, “Emekliye fitre verilir” açıklamasını unutmak mümkün değil.
Emekli zaten kirada oturamıyor. İyi bir ailesi varsa birlikte yaşıyor. Yaşlılar için bakım evlerindeyse yer bulunamıyor.
92 yaşında birine el öptürüldüğü bir ortamda “Sen ne diyorsun” diyebilirsiniz.
Haklısınız da…
Yoksulluk sınırı açıklanıyor, DİSK’e bağlı Birleşik Metal İş Sendikası şubat raporuna göre, 4 kişilik ailenin yoksulluk sınırı 79 bin 165, açlık sınırı 22 bin 886 lira.
Yani yoksulluk sınırı, asgari ücreti üçe katlıyor.
Olsun…
Bunlar dert değil.
Önemli olan açılım, saçılım.
Yazık bize…
Göz göre göre tükeniyoruz.
Mustafa Özbey
YORUMLAR