Meğer ne kadar çok adalete susamış yurttaşımız varmış.
Hak, hukuk, adalet sancısı çeken insanlarımızın; Kılıçdaroğlu’nun yürüyüşü sırasında ne denli hırslı heyecanlı ve isyan içerisinde olduklarını ibretle gördük izledik…
Kendisini baskı altında hisseden, daha açıkçası canından bezmiş sayısız insanımız; “Adalet Yürüyüşü” sırasında, bir anlamda tünelin ucunda ışık görmüş olmanın, sevinç ve heyecanı içerisindeydi…
Biliyoruz ki, vatandaşlarımız; özellikle son yıllarda, hükümetin yani devleti yönetenlerin partizanlığından; adam kayırılmasından, haksız ve adaletsiz uygulamalardan son derece bizar olmuş durumda…
***
Gerçekten de cumhuriyet tarihinde görülmemiş ölçüde adaletsizlik, haksızlık, adam kayırmalar ve yolsuzluklar yaşandı…
Hiç kuşkusuz ve hız kesmeden yaşanmaya da devam ediyor diye düşünmemiz gerçeğe aykırı sayılmamalı…
FETÖ meselesi…
Allah için soruyoruz sizlere; FETÖ’yü yaratanlar, koruyup kollayanlar, devletin içine yerleştirenler yani asıl suçlular kim ya da kimler?
***
Bank Asya’ya kira parasını yatıranlar mı, yoksa “Muhterem Hoca Efendi Hazretleri…” diye yana yakıla methiyeler düzenler mi FETÖ’cü?
Soruyoruz buna vicdan ne diyor?
Alnı secdeye değenler, dindar ve Müslümanım diye eylemleriyle ve söylemleriyle halkın karşısında gösteri yapanlar, Cami avlularında yanında yöresinde bulunanlara, topluma hak hukuk adaleti konusunda ahkâm kesenler, bu işe ne diyorlar?
Onlara da soruyoruz gerçek FETÖ’cü, suçlular kim/kimler?
Cezaevleri FETÖ’cü denilen sıradan insanlarla dolu iken, anlı şanlı siyasetçilerimizin içinde bir tane bile (Bylockçu) FETÖ’cü yokmuş…
Siyasetçilerin yakını olup, Fetö’cü diye tutuklananlar (damatlar) üç beş gün içinde salıverirlerken, sahipsiz, arkasız adaletzedeler hapislerde aylardır iddianamelerinin yazılmalarını beklemekteler…
***
“ADALET Yürüyüşü” ve mitingi milyonları yollara, alanlara döktü…
Bu durum ülke tarihinde ilk kez oluyor…
Meğer milyonlarca insanımız, adaletsizlikten adeta nefes alamaz duruma gelmiş…
Şu gerçek ki, yürüyüşten, mitingden sonra ülkeyi yönetenlerin, olumlu, uzlaşmacı, çözümcü yaklaşımlar içinde olmayacakları kesin…
Bun da kuşku yok…
***
Neden?
Çünkü AKP’nin her ne olursa olsun, iktidarı şöyle ya da böyle kaptırması, bırakması düşünülemez ve mümkün değil.
O halde?
AKP çok büyük bir demokratik halk hareketi olmadan yerleştiği ve mevziyi kolay kolay, hatta asla terk etmez..
***
Ana Muhalefet partisi lideri Sayın Kılıçdaroğlu’nun, yeri geldikçe Yüksek Seçim Kurulu’nu “ÇETE” diye nitelemesi; olanlara, yaşananlara bakıldığında, bundan sonra yapılacak bir seçimin sonuçlarına nasıl güvenilebilecek?
İddialar o ki, YSK AKP Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın talimatları ve yönlendirilmesiyle kararlarını veriyor…
Zira televizyonlarda konuşan kimisi milletvekili bir kısım konuşmacıların da, açık açık bunu iddia etmeleri karşısında, YSK’nın sessiz kalması ortaya atılan iddianın doğru olduğu kanısını uyandırıyor mu?
***
Yazacak çok şey var ama…
Öncelikle ülkede hele bir adalet sağlansın…
Sayın Kılıçdaroğlu’nun Ankara İstanbul yürüyüşü, uzun yıllar unutulmayacak ve tarihe geçecek bir eylem olduğu tartışmasız bir gerçek…
69 yaşında ki bir kişinin, 24 gün boyunca bir gün ara vermeden kesintisiz yürüyüşü, her şeyden önce akıl almaz muazzam bir fiziki başarıdır…
Kendisini kutlarız…
Umarız yürüyüşten ve büyük mitingden beklenen sonuç, tüm umutsuzluğa karşın sağlanır; yürüyüş ve önderi, hak ettiği şekilde taçlandırılır…
BURHAN ÖZBEY
YORUMLAR