'Seçilemeyecek aday'dan 'Erdoğan'ı yenecek tek adam'a: Bay Kemal

‘Seçilemez’ dediler…
‘İsveç’e göre adam, bizim ülkeye olmaz’ dediler…
‘Erdoğan gibi masaya vurdu mu ses gelmiyor’ dediler…
‘Belagati güçlü değil’ dediler...
‘CHP’yi Atatürkçülerden arındırıyor’ dediler…
‘Partiye sağcıları topluyor’ dediler...
‘Asla kazanamaz…’ dediler...
Bugün ‘Erdoğan’ı yenecek tek adam diye başlık atarken dünyanın en
büyük dergilerinden Time dergisi, alkışlayanlar, dün bunları
söylüyorlardı.
Olsun…
Hiç anlamamış olmaktan iyidir…
Bu kutlu yürüyüş aslında 14 Haziran 2017’de MİT’e ait TIR’ların
görüntülerini Cumhuriyet gazetesinin eski genel yayın yönetmeni Can
Dündar’a verdiği suçlamasıyla yargılanan CHP İstanbul Milletvekili
Enis Berberoğlu 25 yıl hapis cezasına çarptırıldığı gün başladı…
Tarih 25 Haziran 2017 idi.
Kemal Kılıçdaroğlu Ankara’da Güvenpark’tan yürümeye başladı… 9
Temmuz 2017 Maltepe’ye vardı. Tam 420 kilometrelik yolu 25 günde
yürüdü. Ağzında hep aynı söz: Hak, hukuk, adalet…
CHP’de her köşeyi tutmuş, bir türlü değişmeyen, bir tür müesses
nizamı temsil eden, parti içi demokrasinin işlemesinin önündeki
engelleri bir bir uzaklaştırdı…
Zaman zaman çıkışlarıyla ulusalcıları kızdırdı… Partiyi sağa kaydırıyor
diyenlere Cumhuriyet Gazetesi’nden İpek Özbey’e yaptığı

açıklamalarla cevap verdi: Adalet için Ankara’dan İstanbul’a
yürüyeceksiniz.. Herkes için ve her alanda adalet için mücadele
edeceksiniz, sonra da yok CHP sağa kaymış. Bu eleştirileri yapanların
pek çoğunun solculuğu “sözde” solculuktur, gardırop Atatürkçülüğü
gibi, gardırop solculuğu, kantin solculuğudur…”
128 milyarın peşine düştü…
418 milyarın peşine düştü…
Beşli çeteleri rahatsız etti…
Erdoğan küçümsemek için ona ‘bay Kemal’ dedi… Bay Kemal’i
sahiplendi...
Mezhep üzerinden kimlik siyaseti yapacaklardı, çıktı… ‘Aleviyim’ dedi;
önemli olan kul hakkı yememektir diyerek Erdoğan’ı yine boşa
düşürdü…
Ne yapsalar olmadı…
‘Seçilecek aday’ tartışmalarıyla masadan kalkanları, nezaketi ve
sakinliğiyle masaya geri döndürdü.
Anketlerde rakipleri olarak sunulan iki belediye başkanını ‘Yiğitlerim’
diyerek bağrına bastı…
Türkiye kutuplaşırken, sandık için darbe ifadesini kullananlar, kardeşi
kardeşe düşman edenlere karşın, yurttaşa ‘Baharı müjdeledi…’
Kimseyi ötekileştirmedi…
Adaleti şiar edindi…
“Torunlarım bana dede ülke bu haldeyken sen ne yaptın” diye sorarsa
diyerek yola çıktı, kolları sıvadı…
Şimdi umut oldu…
‘Seçilemez’ algısı kaybetti… Etrafımda bana karşı çıkan kim varsa,
bugün benden çok savunuyor Kılıçdaroğlu’nu…
Marteniçkaların bileklerden çıkmasına iki hafta kaldı…
Enflasyonun inmeye başlamasına, liyakatin, unuttuğumuz adaletin,
yaşama sevincimizin geri dönmesine… kendimizi ve birbirimizi
sevmemize az kaldı…

MUSTAFA ÖZBEY