Toplum, bizi biz yapan binlerce yılın süzgecinden geçerek oluşmuş, örfünü , adetlerini, ruh'unu kaybetti. Bu sözde tarihçiler ise show/eğlenceye dönük söyleşilerde masal anlatmaya devam ediyorlar.
Sümerlerde yaratılış şu şekilde özetleniyor;
-Sümerlerde Ana olarak betimlenen ve kabul edilen Tanrı sonsuzdur ,yaratılmamıştır ve Tektir.
-Bir birine yapışık olan göğü ve yeri o yaratmıştır.
-Bu iki nesne arasında gaz sıkışmasından doğan basınç gücü sonucu yer ve gök birbirinden ayrılmıştır.
-Bu gazlı nesneye Tengri'nin kendinden bir parça vermesi ay'ın oluşmasına neden olmuştur.
-Göğün ve yerin ayrılmasından sonra yeryüzü, bitkilerin oluşmasına ve hayvanların yaşamasına uygun hale gelmiştir. Yeryüzünde yaşamsal nesneler olan bütün canlılar su, toprak ve havanın birleşmesi sonucunda güneşin devreye girmesiyle hayat bulmuşlardır.
Şu bir gerçekki bir kısım siyasi, din ve bilim adamları bazı gerçeklerden rahatsız oluyorlar.
Bazıları ise bilinçli olarak gerçeklerin üzerini kapatma çabasındalar.
Azınlıkta olan bu saplantılı insanları rahatsız eden iki gerçek vardır.
Birincisi, Sümerlerle ilgili bütün bulgular Türkistan, Anu uygarlığından mezopotamyaya getirilmiş dinsel,örfsel olgular olmasıdır.
Anu'dan mezepotamya ya 8 bin yıl önce göç etmiş Sümerler ve günümüz Türki topluluklarla aralarından bunca kopuk zaman geçmesine rağmen yüzlerce sözcüğün aynı anlamlarla kullanılıyor olması Sümerlerin insanlık taş devrini yaşarken mezopotamya da ileri uygarlık kuran, insanlığın gelişmesinde en temel topluluk olmasından ve bunların ön Türkler olması Hint-Avrupa dilini konuşan uluslardan başka üstün uygarlıkları başka ulusların kurmuş olmalarını mümkün görmeyen bir kısım batılı aryanist ırkçısı siyasi ve bilim insanlarını rahatsiz ediyor.
Bu nedenlerden dolayı Sümerlerin etnik kimliklerini ve konuştukları dilin hangi dil bütünlüğünde olduğunu gizlemeye çalışıyorlar.
Günümüz Türkçesiyle en az 300 sözcüğün Sümerler tarafından da kullanılmış olmasına rağmen Sümerceyi arkaik/ölü dil konumuna koyuyor, Türki dillerin temel özelliğini gösteren eklemeli yazım özelliğini kullanmış olmalarını göz ardı ediyorlar.
Arapcadan, Farscadan, Fransızcadan alıntılanan sözcüklerle kirletilmiş olan günümüz Türkçesiyle bile Sümerce bir çok sözcüğün ne anlamlara geldikleri üç aşağı, beş yukarı anlaşılması karınlarını ağrıtıyor.
Bu insanlar önceleri hiç bir bilimsel veri göstermeden Sümerlerin Hint-Avrupa dilini konuşan topluluk olduklarını söylediler lakin bu tahrifat ve yalanlarını artık hiç kimse savunacak durumda değil.
Sümer ve Akad dili ve tarihinde en büyük uzman olarak kabul edilen Kramer "Tarih Sümerde başlar" isimli eserinde gerçekleri yazarak bu tür saçma iddialarda bulunan insanların kuramlarını paçavraya çevirmişti.
İkinci neden ise Sümer Tengri inancıdır.
Biraz bilim kurgu romantizmiyle nibiru efsanesi üzerine odaklanmış insanların Sümerlerin inançsal olgularını işlemeleri bile sümer inancı konusunda gerçek bilgi veriyor.
Yanıldıkları noktalar Anunaki'ler olarak dünya ya üst düzey varlıkların gelmesini kalu beladan beri var olan Hak inancı olduğuna inandığım Tengri ile insanlar arasında aracılık yapan göksel varlıkları dünya dışı uzaylılara bağlamaları gibi yukarda anlattığım ayrışmaları var.
Önceki yazılarımda defalarca dellilendirdiğim gibi Tengri inancından etkilenmeyen inanç yok gibidir. İster yozlastırılmamış
haliyle, ister özünden uzak yozlaşmış haliyle olsun sonraki dönemlerde oluşan uygarlıklar mutlaka etkilenmiş ve inançlarını bu inanç üzerine kurmuşlardır. 3 bin yıl buluşlarıyla insanlığa yön veren Sümer uygarlığı sonlanmış olmasına rağmen Sümer yazısı ve dili bilim dili olarak 2 bin yıl kullanılmaya devam ettiği için diğer inanç ve uygarlıkların Tengri inancı olgularından etkilenmemeleri mümkün değildir.
Dünyadaki bütün inançlara öyle veya böyle kaynak olmuştur Tengri inancı.
Uruk kenti hakanı, efsanevi kisilik Sümeri Gılgamış'ın efsane olgu ve anlatımı birsürü örneklerden birtanesidir.
Gılgamış destanında Gılgamış'ın gezegenleri dolaştığı anlatılmaktadır.
Anlatımda Gılgamış Mesh gezegenini ziyaret eder, bu isim antik yunanda Her"(mesh)"e romalılarda mercure dönüşür.
Gılgamış'ın ziyaret ettiği gezegen Hindiuzimde Ganeş olarak hırsızların tanrısı olur.
Bunlar değişik uygarlıklardır lakin ana kaynakları aynı olduğu için hepsinin temel özellikleride aynıdır, hepsi şifacı, şifa arayan hekimlerdir.
Ne tesadüf !!! Gılgamış da ölümsüzlük bitkisini arayan, insanların ölmemesini amaçlayan bir kişi !!!
Batı dillerinde Gilga"mesh" yazımını gördüktenden sonra eski Yunan tanrılarından olan Her"mesh"in Gılmış efsanesinden araklanmış olduğunu görmek için özel bilgiye gerekte yok aslında...
İşte bu bilgiler aryanizmle kendilerini üstün insan konumuna koyan bir kısım batılı siyasi ve ırkçı bilim adamlarını ve arapçılığı özellik zanneden yobaz cemaatlarını rahatsız ediyor.
Tarihi gerçekler kabul edildiğinde Müslümanlar arab faşizmiyle yoğrulmuş emevi inancını terketmek zorunda kalacaklar. Hiristiyanlar M.s. 325 yılında pagan kral Konstantin tarafından yazdırılan incilin Hak inancıyla ilgisinin nerdeyse kalmadığını görmüş olacaklar.
Siyonistler ise bütün insanlığı sömürmek için yarattıkları, kullandıkları Babillilerden arakladıkları Tengri inancı olgularının onlara ait olmadığı için kendilerinin seçilmiş insanlar olmadıklarını kabul etmek zorunda kalacaklar.
işte bu nedenlerden tarihi ve inançsal gerçekleri inkar etmek zorundadırlar.
Ama ne yapılırsa yapılsın, tarihi gerçekler bir müddet gizlenebilinir ama asla yok edilemez.
(Alıntı)
YORUMLAR