BEŞİKTAŞ VE ''DELE ALLİ''

En son yazımda ve daha önceki bazı yazılarımda, çok özel durumlar olmadıkça, Beşiktaş ve Galatasaray hakkında yorum yapmak istemediğimi dile getirmiştim.
Çünkü, son yıllarda bu iki büyük takımımızın yanlış yönetilmesi, ayrıca çok gereksiz ve plansız yapılan transferleri, günü kurtarmak adına, deneme yanılma yöntemiyle Hoca değişiklikleri ve bu yanlışların sonucunda çok başarısız olmalarına üzüldüğümü sık sık yazmıştım.

Bu sezon sonunda, her iki takım içinde, Süperlig'de ilk üçe girmelerinin başarı sayılacağını düşündüğümü yazmıştım.
Aynı şekilde düşünmeye devam ediyorum. Ancak Beşiktaş için bir parantez açmak istiyorum. Düşündüğüm şey gerçekleşirse, sezonu ilk ikide tamamlamak yada Şampiyon olmak, Beşiktaş için hiç zor olmayacaktır.

Futbol'da çok ender görülen ve tek başına bir takım dedirten, özel futbolcular vardır, müthiş yetenekleri ile takımlarını adeta 12 futbolcu ile oynuyormuş havasına sokarlar ve ciddi katkı sağlarlar. Sadece birkaç örnek vermek istiyorum, Messi ve Ronaldo ilk akla gelen isimler, bizim Ülkemizde’de hiç unutulmayacak bir başka iki isimde, tabiki Gheorghe Hagi ve Alex de Souza.

Çok iyi transferler yapan Beşiktaş müthiş bir oyuncuyu kadrosuna kattı. Çok genç yaşta İngilterede inanılmaz pahalı futbolcular listesine giren, ünlü Hoca Mourinho'nun özel yetenek olarak gördüğü, sonrasında erken gelen şöhreti kaldıramayan, futbol dışında yaptıklarıyla gündem yaratan ve önce fiyatı düşen, sonrada kendi gözden düşen, ama üst düzey Allah vergisi yeteneği kaybolmayan bu futbolcu, DELE ALLİ !

İşte bu adam, yaptıklarından ve çok erken yaşadığı şeylerden ders çıkartabildiyse ve ben Türkiye'de yenider doğacağım düşüncesi ile bir futbolucunun en güzel çağı olan 27 yaşında, sadece futbolu düşünüp bir futbol delisi olup kendisine ''DELİ ALİ'' dedirtebilirse, bu seneki Beşiktaş bu Süperlig'i siler süpürür. Futbolseverlerde müthiş bir futbolcuyu doya doya seyrederler.

Yazımın son bölümünde, son senelerde Trabzonspor'da oluşan ve hayranlık duyduğum birliktelik sonucunda kazanılan, Şampiyonluk ve şu anda oluşan tehlike için bazı düşüncelerimi söylemek istiyorum.

Çok uzun yıllar, Futbol sevdalısı bir şehir, hep Şampiyonluk hayali ile yaşadı, ama bu hayal hiç gerçekleşmedi. Yıllarca gazetelerde hep Trabzonspor'daki huzursuzluğu ve iç çekişmeleri üzülerek okuduk. Sayısız futbolcu ve hoca değişiklikleri, buna paralel Başkanlar ve yöneticileri değişen bu kulübümüzde son yıllardaki kenetlenme ve bütünleşme hiç oluşmadı.

Fazla detaya girmeye gerek yok. Birkaç gün önce şaşkınlkla bazı haberler okudum, tabi birde duyduklarım var hiç hoş olmayan. Trabzondaki yerel basın ve bazı guruplar Abdullah Avcı'yı topa tutmuşlar, sebebide Şampiyonlar liginden elenmekmiş. İşte bu noktada yıllardır savunduğum ve haklı çıktığım bir düşüncemi tekrar etmek istiyorum. Hangi takımımız Şampiyon olursa olsun, Şampiyonlar ligi daha uzun yıllar bize çok uzak ve birkaç numara büyük demiştim ve ilave etmiştim, Ülke futbolumuz ayağa kalkmadıkça biz herzaman haddimizi bilmek durumunda kalacağız. Trabzonun elenmesi en normal sonuçtur ve dünyanın sonu değildir, bundan sonraki UEFA maçlarında nekadar yol alınabilirse bu futbolumuza puan açısından avantaj sağlayacaktır. Eğer büyük başarı elde eden ve her unsuru ile tek vücut olan Trabzonspor'da birlik ve beraberlik bozulursa, aynı önceden yaşananlar tekrar yaşanır ve bu güzel şehir insanları, yine cok uzun yıllar Şampiyonluk hayali ile yaşamaya devam ederler. AMAN DİKKAT !!!


Tolga Güneş