TOLGA GÜNEŞ

TOLGA GÜNEŞ

GOL VURUŞU
[email protected]

DERSİMİZ FUTBOL

03 Mayıs 2024 - 09:58



Salı gecesi, milyonlarca insan ile birlikte televizyonda ders niteliğinde bir
“FUTBOL ŞÖLENİ” seyrettik.

UEFA Şampiyonlar Ligi maçında, dünyanın futboldaki iki dev takımı Münih'te karşı karşıya geldiler. Bu karşılaşmada birçok ayrıntı gözlerden kaçmadı ve maçın sonunda herkes mükemmel bir konser yada harika bir tiyatro izlemenin mutluluğu içinde stadtan ayrıldılar.

Bu sıradışı maçta hiçte alışık olmadığımız neler gördük, hatırlamakta fayda var diye düşünüyorum.

75 bin kişinin tıklım tıklım doldurduğu, şarkılar söyleyip bayraklar salladığı stadta insanlar hiç küfür etmiyorlar ve kötü tezahüratta bulunmuyorlardı, güler yüzlü genç delikanlılar, küçük sevimli çocuklar anne ve babaları ile birlikte kameralara el sallıyorlardı, bir çok genç kız sanki bir baloya gedermişcesine en güzel kıyafetleri ile etrafa gülücükler atıyorlardı. Birde sahanın içinde, maç boyunca oyuna tam hakim olan dev bir Fransız hakem vardı, oyuncularla muhatap olmayan, hiç konuşup açıklama yapmayan, maçın temposunu düşürmeyen, topun yerini gözleri ve parmağı ile işaret eden, gördüğünü çalan ve en önemlisi ilk yarıda hiç kayıp zaman olmadığı için 45. dakikada devreyi tamamlayan muhteşem hakemi milyonlarca seyirci kesinlikle unutmayacaktır.

Bayern Münih kulübünün alt yapısından yetişip hep kendi takımlarında ve Alman Milli Takımında yıllarca oynamış, sonrasında bu kulübün başkanı olmuş iki futbol duayeni olan, Karl-Heinz Rummenige ve Uli Hoeneß birlikte, tribünde seyirciler arasında maçı seyretmeleri bu harika geceye başka bir anlam katıyordu, ayrıca her ikisininde etrafında siyah elbiseli koruma ordusu olmadan.

Neden dünyanın en pahalı futbolcuları bu iki takımda oynuyor diye herzaman merak etmişizdir. Bu üst düzey futbolcular bizlere, çok alışık olduğumuz bazı şeyleri maç boyunca hiç göstermediler. Mesela hiçbir oyuncu kendini her pozisyonda yere atmıyordu, bağıra çağıra yerde kıvranmıyordu, sonra hiçbir şey olmamış gibi ayağa kalkmıyordu, en sert müdahalede topla birlikte ayakta kalabiliyorlardı, hiç zamandan çalmıyorlar ve oyunun temposunu düşürmüyorlar en ufak bir faulde yada penaltı kararında, çin ordusu gibi topluca hakemin etrafını sarıp, dakikalarca itiraz etmiyorlardı.

Nefes kesen tempoda oynanan maçta, üst düzey teknik, top hakimiyeti ve müthiş oyun disiplinini birazda kıskanarak gördük. Her iki takımın Hoca'sıda soğukkanlı duruşları ile kalitelerini gösterdiler. Bir hafta sonra Madrid'teki rövanş maçındada aynı güzellikleri göreceğimizden hiç şüphem yok.
Aklıma hemen birşey geldi, bizdeki bazı şakşakçı ve yağdanlık, sözde futbol yorumcuları hep şöyle demişlerdi,
“BİZİM ONLARDAN NE EKSİĞİMİZ VAR ?!”

İnanıyorum önceki akşam maç sonrasında sordukları anlamsız sorunun cevabını, bir Futbol dersi olarak almışlardır.

Bu maç birçok futbol cahiline çok önemli birşeyi daha gösterdi. Arda Güler'in niye Real Madrid takımının lideri olamadığının cevabı, 93 dakika oynanan maçın her dakikasında saklıydı. Allah vergisi yeteneğe ve futbol aklına sahip  genç Arda'nın öncedende defalarca yazdığım gibi daha çok zamana ihtiyacı var. Bu tempoda ve bu sertlikte cok hızlı oynanan maçlarda, Arda ikili mücadelelerde ayakta kalabilirmi, 90 dakika yüksek tempoya dayanabilirmi diye soracak olursak, bu sorunun cevabını takımın dünya çapındaki hocası Ancelotti'nin tercihlerinden alabiliriz. Tony Kroos va Modriç gibi dünya starı orta saha futbolculardan vazgeçmek, hemen onların önünde oynayan ve takımdaki en fazla golü atan Star Bellingham'ı kulübede oturtup, Arda'yı Real Madrid takımının lideri yapmak, sanırım teknik heyetin şu anda planlarında yoktur ve olacağınada inanmıyorum. Genç Arda çok çalışmalı, çok öğrenmeli ve çok güçlenmelidir, önünde iki  zorlu sene daha vardır. İşte o iki senenin sonunda, herkes Arda'nın nekadar gelişebileceğini görmüş olacak.

Eğer Arda, çok çabuk ve hızını arttırmış bir duruma gelemezse, kasları kemikleri önündeki sürede şimdikinden çok daha güçlü hale gelmezse, Allah vergisi yeteneğine rağmen ciddi bir hayal kırıklığı yaşayabilir. Gelişiminin nasıl tamamlanacağını şu anda ne kendisi, ne Hocası nede onu ilgiyle izleyenler bilmiyorlar, zaman bu sorulara mutlaka cevap verecektir. Önce sabır sonrada çok çalışıp güçlenmek, Arda'nın geleceğini belirleyecektir.

Bu gelişimi Arda gibi yeteneğe sahip olan bazı genç oyuncular, hızlı bir şekilde oluşturabildiler, mesela Bayern Münihi ve Alman Milli Takımını başarı ile taşıyan 21 yaşındaki Jamal Musiala ve Barcelonada yaşı daha 17 olan Lamine Yamal gibi. Sanırım bu iki örnek birçok şeyi anlatmaya yetiyor.


Tolga Güneş

YORUMLAR

  • 0 Yorum