Fikret Orman

Beşiktaşın Başkanı Sayın Fikret Orman görevini tamamladığını belirtip istifa edeceğini açıkladı.

Kendisini tebrik ediyorum.

Geçen sezon yazılarımda Şenol Güneşin ve Başkan Ormanın Beşiktaşa  verebilecekleri hiçbir şeylerinin kalmadığını defalarca yazmıştım. Değerli hoca Güneş in Milli Takıma çok yakışacağını ama Beşiktaşta çok rahat olduğunu ve çok hata yaptığını, Ormanın hocaya çok gereksiz destek verdiğini, yönetim hatalarını ve sürekli artan borçların Kulübü uçuruma götürdüğüne dikkat çekmiştim ve Futbolda dün yoktur sadece bugün vardır demiştim.

Yanlış transferler, gereksiz ödemeler ve Başkanın ilk söylemlerindeki ekip çalışması sözünden çark edip Tek adam anlayışına dönmesi, Kulübün gerçek sahipleri olan Taraftarların Başkan İstifa çağrılarının dillendirildiği noktaya getirdi işi. Son iki sezona yazık oldu ve bu sezonda işler hiç iyi gitmeyecek gibi bir ortam çoktan oluştu. Abdullah Avcıyada sanırım Beşiktaş gömleği oldukça bol geldi ama tabiki biraz sabırlı olmak, yen hocaya zaman tanımak gerekir.

En kısa zamanda yeni bir seçim, yeni bir Başkan ve Yönetimle, Kulübün gelecek sezonları şimdiden oluşturulacak yepyeni bir ruhla sağlama alınmalıdır.

Beşiktaş çok büyüktür ve şahıslar sadece birer teferruattır.

Umarım Başkan Orman sözünden dönmez ve camia içinden ısrar var yeniden seçimde Aday olacağım demez, eğer öyle bir yanlışa düşerse iddia ediyorum Beşiktaşın gelecek sezonlarda da durumu bugünden daha kötü olur. Çünkü taraftarlarla Başkanın arasındaki Fay hattı çoktan kırılmıştır...

Kulüplerde böylesi durumlarda ister istemez bu kargaşalar tabiki takımın performansınada yansır. Beşiktaşta bu apaçık ortada. Sezon başı hazırlık maçlarından beri iyi oynayamıyorlar. Kadro kötü değil ama düzen yok, taktik yok, en kötüsü maçlarda lider olabilecek bir karakter yok şu an.

Beşiktaş bir mahalle takımı gibi oynuyor, Trabzon maçında aynen bu görüntüyü sergiledi oyuncular. Trabzonsporu oynadıkları güzel, dinamik ve göze hoş gelen futbolundan dolayı tebrik etmek gerekiyor.

Gelelim haftanın önemli derbi karşılaşmasına.

Merakla beklenen bu “Dünya Derbisi” nden önce neler vardı, 90 dakikada neler vardı ve başka bir anlamda bu maçta neler yoktu.

Hafta ortasında zaman zaman inanılmaz açıklamalar ve çeşitli ama gereksiz yorumlar yapan Ersun Hocanın “Galatasarayı yenmek çok kolay” dediği görüşü vardı.

Başkan Ali Koç ile Fatih Terimin hiç yakışık almayan sevimsiz kapışmaları vardı.

Bu maçta ne işi var, böyle maçı kaldıramaz denilen, Şampiyonlar Ligi ve Dünya Kupası gibi önemli Turnuvalarda maçlar yönetmiş başarılı Hakemimiz Cüneyt Çakıra yapılan haksızlık vardı.

Fenerbahçenin yeni ALEX i denilen Kruse vardı, ayrıca Milli Marşımız çalınırken bitsede gitsek diyen Galatasarayın onbir yabancı futbolcusu vardı.

Milli Marşımızı ezberleyerek eşlik eden Alman Panzeri Krusenin oynadığı takıma ve o Ülke İnsanına gösterdiği beklenmedik saygısı vardı, bence maçın en önemli anı buydu.

Futbol adına ise Koskoca bir HİÇ vardı. Uzaktan şut, çalım atmak, uzun depar, adam kaçırmak, kanat futbolu oynamak, uzun toplarla defanstan çıkmak ve hiç yapılmayan çapraz koşular gibi, Futbola güzellik ve heyecan katan tek bir aksiyon yoktu, buna karşın bol bol kalecilere oynanan geri paslar ve oyuncuların birbirleriyle olan kör dövüşü vardı.

Maç 0-0 başladı ve sıfıra sıfır elde var sıfırla sona erdi.

Ve “Dünya Derbisi” adına yakışmayan bir maç sonrası “Eminin izleyiciler güzel ve heyecan verici bir maç izledi” diye yine herkesi şaşırtan Ersun Yanal vardı.

Ben başka bir maçmı izledim acaba... ?!