Süperligin bitmesine üç hafta kaldı, oynanan maçlara bakıldığında Pandemi öncesi heyecan ve kalitenin yerinde yeller esiyor. Bitsede gitsek duygusu açıkça belli oluyor, sezonu Futbolcular açısından en az zararla kapatmak, büyük bir şans olacak. Bu yazımda bitime üç maç kala, sezon boyunca hangi konulara değindiğimi, kısa özetlerle ve ilk defa fazla mütevazı olmadan tekrar hatırlatmak istiyorum.
Tam iki buçuk senedir Pressturk gibi köklü bir markada tam bağımsız olarak köşe yazısı yazıyorum. Bu imkanı bana tanıyan çok değerli Futbol insanı Sayın Mustafa Özbey'e tekrar teşekkürlerimi sunuyorum.
Futboldaki birikimleri, tecrübeleri ve gerçekleri kimseden çekinmeden, yağdanlık olmadan ve birilerini acaba küstürürmüyüm düşüncesi ile şirin gözükme zorunda kalmadan yazı yazmak, sonra o yazdıklarının arkasında durmak ve ısrarla işlenen konularda, tam anlamıyla eksiksiz olarak haklı çıkmak, tarifi imkansız bir keyif yaşatıyor insana. Hemen bir göz atalım nelerden bahsetmişim ve kimse sözünü etmezken, ayrıca bir yerlere yaldızlı methiyeler yazarken, ben GOL VURUŞU köşemde bazı eleştirilere rağmen, ısrarla neleri gündemime alıp hangi uyarıları yapmışım.
Geçen sezonun devre arasına girilirken bir yazımın başlığını tekrar kullanmak istiyorum. “ÜÇ BÜYÜKLERİN ÇÖKÜŞÜ''
defalarca detaylarıyla anlatmıştım, şimdi her önüme gelene soruyorum, 60 senelik ligte hangi sezon üç büyüklerden bir teki bile ilk ikiye girememiş diye, maalesef kime sorsam bilmiyor ve ben çıtayı yükseltiyorum, hangi yılda üç büyüklerden hepsi ligte ilk üçe girememiş diye, bu sorunun cevabı, “ÇÖKÜŞÜN” bu sezon gerçekleşmiş oluşunda yatıyor.
Türk Futbolu bir ilki yaşıyor ve müthiş paralar ödeyip 14 yabancı transfer eden anlı şanlı büyüklerimiz nal topluyorlar. Avrupa hayal, Şampiyonluk hayal, Türkiye kupası hayal, gerçek olansa büyük bir “HAYAL” kırıklığı, inanılmaz borçlar ve iflasın eşiğine gelmek.
Fikret Orman ve Şenol Güneş gitmeli diye yine detaylı uyarılarda bulunmuştum, Beşiktaşa Abdullah Avcı yakışır ama Rüzgar yükseklerde sert eser demiştim, sonrada Avcı kendini toparlamazsa sezonu çıkartamaz diye başka bir yazımda, durumun hiç iyiye gitmediğine dikkat çekmiştim. Önce Orman ve Güneş, sonrasında Avcı gittiler geride Enkaz bırakarak. Yine ilk geldiği günden itibaren, Fenerbahçe'nin Ersun Yanal seçiminin büyük yanlış olduğunu ve bu yanlış diğer sezonlarada etki edecek diye ısrarla uyarılarda bulunmuştum, sonra Sayın Ersun Yanal'da gitti geride Enkaz bırakarak.
Türk Futbolunda, bu sezon müthiş başarısızlığa rağmen, hiç eleştirilemeyen Fatih Terim için çeşitli görüşlerimi dile getirmiştim, onun İmparator'luğundan örnekler verip, Almanya'da yaşadığım yıllarda en büyük mutluluğumu Cimbomlu olmamama rağmen sarı kırmızılı bayrak sallarken yaşadığımı yazmıştım, büyük başarıların mimarı olan Hoca'nın artık heyecanını kaybettiğini vurgulayıp Takıma verebileceği pek birşeyin kalmadığını açıkça belirtmiştim. Diğer hocalar giderek, Fatih Hoca ise gitmeyerek geride Enkaz bıraktılar. Tekrar ediyorum bu sezon üç büyükler için kara bir tablodur ve Futbol tarihimize geçen bir ilktir. Kanarya, Kartal ve Aslan ilk ikide yer bulamamışlardır, cefakar taraftarların dışında herkes sorumludur. Çöküş dediğim zaman, iddialı ve abartılı yazdığımı söyleyenler olmuştu ve ben şimdi onlar neredeler acaba diye düşünüyorum.
Yine iki buçuk yıldır savunduğum en önemli konu, alt yapı eksikliğimizdi, çok şükür azda olsa, sağdan soldan altyapıya önem verilmesini dile getirmeye başlayan insanlar ortaya çıktı.
Yine Türk futbolu için hayati önem taşıyan 14 yabancı sorununa dikkat çekmek istiyorum, defalarca yazdım bu iş Ülke Futbolunu, kulüpleri ve sonunda Milli takımımızı mahvedecek diye, ve tek bir sayı üzerinde durdum hemde defalarca, 6 yabancıyla sınırlandırılmalı diyerek. Bugün TFF yeni kuralları açıkladı ve bana göre “Dağ Fare Doğurdu'' yine radikal kararlar alınamadı ve yine zaman kaybı, tek tesellim uzun bir mücadeleden sonra, köşemde ilk olarak benim detayları ile telaffuz ettiğim 6 yabancı sayısının geçte olsa karara bağlanması ve iki yıl sonra uygulanacak oluşudur.
İlk yarı bitmeden çok önce, futbolda başarının anahtarı tek kelimeyle, takım ruhunun oluşmasından geçer deyip, Favorilerimin son yılların en istikrarlı takımı olan Başakşehir ve müthiş kadrosuyla Trabzonspor olduğunu yazıp, Okan Buruk'a, Trabzonda henüz kimsenin bahsetmediği, KUZEY YILDIZI Alexander Sörloth'a ve Anthony Nwakame, Caleb Ekuban ve Filip Novak'a vurgu yapmıştım.
Bu arada Sivassporun da Şampiyonluğa oynayacak potansiyele sahip olduğunu, ayrıca birde Alman altyapı kültürüne ve bilgisine ulaşmış Teknik Direktör Erol Bulut'un hırsını ve Alanyasporun çok dikkat edilmesi gerektiğini köşemde tek tek detayları ile yazmıştım. Alanyasporun ligdeki alkışlanacak başarısı ve kupa’da Finale kapması ön görümün haklı çıktığının başka bir kanıtı olmuştur. Şimdi sadece başlıkları kullanarak geriye dönük, performansımı gözden geçirmek istedim. İşte bu yüzden de yazıma başlarken, ilk defa fazla mütevazı olmayacağım dedim. Birde şunu ilave etmek istiyorum, ben daha öncede yazdığım gibi siyasetten hiç anlamam ve anlamakta istemem, hayatı ve dünyası hep Futbol olmuş ve tarafsız olarak gerçekleri görüp, çekinmeden ve hiç kimseye yaranma kaygısı olmadan ortada açık ve net görünen, ama pek dile getirilmeyen gerçekleri yazan biri olarak, Futbolda siyasetin asla olmaması gerektiğini bir kez daha hatırlatarak, siyasetle ilişkisi olan kim varsa hepsinin görevlerinden istifa etmesini bekliyorum.
Söz konusu benim Ülkemin, Futbolu ve yeniden yapılanması ise, gerisi teferruattır.
Sayın Ali Koç, Emre Belezoğlu takımın Futbol aklı olacak diye bir açıklama yaptı, kendisine olan saygımı ve inancımı burada bir kez daha tekrarlayarak bu konuya şimdilik bir nokta koyuyorum. Emre ile ilgili görüşümü son yazımda belirtmiştim, devamı yeni sezonda. Türk futbolunun tam anlamıyla kalkınması bir çok sorunun ortadan kaldırılmasına bağlı çok hassas bir konu, inşallah yeni sezonda görüşlerimi tek tek Avrupadaki kulüplerden çeşitli örnekler vererek sıralayacağım, küçük bir ipucu derseniz, bende şöyle cevap veririm, önce Fanatik Futbol yazarları duygusal davranmayıp gerçekleri olduğu gibi yazmalılar ve başta TRT spor, sonrada o kanalda yorumculuk yapanlar görevlerine devam etmemeli, oynanmış ve unutulmuş maçlardan pozisyon özetlerini 35-40 defa geriye sardırıp göstermek ve orada gereksiz yorumlar yapmakla Türk Futboluna katkı sağlanmaz ve tam tersi zarar verilir. Program hazırlayıcılar, gelişmiş Ülkelerde Futbol programları nasıl olur diye zahmet edip, biraz araştırıp kendilerini geliştirirlerse Futbolumuza katkı sağlamış olurlar.
Yazımın son bölümünü, değerli ve yeri doldurulamayacak olan zamanının en iyi Futbolcularından olan, şimdiki Teknik Adam Fatih Terim'e ayırdım.
Köşemde yine sık sık değindim, kim olursanız olun Futbolda ASLA dün yoktur, yarın büyük bir soru işaretidir ve sadece BUGÜN vardır. Fatih Hoca, on sene önceki yada yirmi sene önceki, başarıya aç, hırslı, tuttuğunu koparan ve takımı bir anda motive edebilen Fatih Hoca değil, hiç kimse eskisi gibi değil, mesela Fatih Hoca eskiden sadece bir BABA idi, ama şimdi ise bir DEDE, işte bence bu gerçek, bir çok şeyi anlatıyor, tabiki bu benim şahsi görüşüm, bu görüş doğrultusunda diyorumki Galatasaray'lı futbolcuların Fatih Hoca'ya pek ihtiyaçları yok, ama Allah bağışlasın sevgili torunlarının ve Evlatlarının Fatih Hoca'ya daha çok ihtiyaçları var. İMPARATOR, Alanyaspor maçından sonra bir açıklama yaptı ve ne görev olursa olsun HİZMETE devam edeceğim dedi. Bende diyorumki ne olursa olsun, Hocanın birgün heykeli dikilecektir ama zamanı geldiğinde’de
GERİ ÇEKİLMEKTE BİR HİZMETTİR !
Tolga Güneş
YORUMLAR