Futbolumuzda huzurlu ve mutlu geçen bir günü bile yaşayamaz hale geldik sonunda. Gazete sayfalarındaki yorumlar, suçlamalar, kapasiteleri düşük hakemlerin, sürekli olarak yaptıkları inanılmaz yanlışları ve bunlar üzerinde gelişen haklı tepkiler havada uçuyorlar.
Ben şimdiye kadar olduğu gibi bir süre daha, hakemler hakkında fazla birşey söylemeyeceğim, yaptığım tek şey futbolumuza büyük zarar veren, ve tüm takımlarımızı mağdur eden sistematik yanlışları ve bu yanlışların arka planında olup bitenleri not alarak biriktirmekle meşgulüm.
Son yazımda değindiğim konuya bir kez daha vurgu yapmak istiyorum. TFF eski başkanı Büyükekşi'nin seçimi kaybetmesi ve yeni Başkanın seçilmesi, bazı kesimlerde ciddi hazımsızlık yarattı ve bu durumu hala içlerine sindiremiyorlar. Kapalı kapılar arkasında neler planlanıyor mutlaka yakın gelecekte hepsini anlamak mümkün olacaktır.
Galatasaray'ın son maçını seyrettikten sonra, endişelerim ikiye katlandı. Olaylar futbolumuzu hangi noktaya taşıyacak hiç belli değil. Her geçen gün karanlığa doğru gidiyoruz, nasıl bir spor ruhuna sahibiz, tarifini şuan hiç kimse yapamıyor. Gerçekten ZEHİRLENMİŞ bir futbol dünyamız var, dünyada eşi benzeri olmayan bir dünya.
Bütün bu kargaşanın dışında beni üzen başka birşey daha var, anlamakta büyük güçlük çekiyorum, doğma büyüme Trabzon'lu olan Şenol Güneş'in takımın başına geçtikten sonra yaptıkları net bir şekilde ortadayken ve her kesimden ciddi eleştiriler almasına rağmen, hala istifa etmeyişi ve yanlışlarında ısrar etmesinin futbol etiği ve mantığı ile yanyana gelemeyeceğini düşünüyorum. Yazık oluyor koskoca Trabzonspor camiasına ve futbol takımına.
Anlayamadığım bir başka konuda, herzaman Beşiktaş benim yuvamdır diya caka satan, Sergen Yalçın'ın kulüp başkanı Sayın Adalı'nın Hocalık teklifeni kabul etmeyişi oldu. Böyle zor günlerden geçen bir takımın başına geçmek Sergen için büyük bir onur olacaktı. Elini taşın altına koymayan ve tarihi sorumluluktan kaçan birine bundan sonra Beşiktaş kulübünün kapılarının kapanması çok yerinde bir davranış olacaktır.
Bir başka Hoca'mız daha var, Fatih Terim. Üç defa Avrupada şansını deneyen ve gittiği üç ayrı kulüptende, kısa sürede gönderilen Fatih Hoca, şimdi yine başka bir maceraya yelken açtı, hemde yenilen pehlivan güreşe doymaz misali, işte ben maalesef bunuda anlamakta güçlük çekiyorum ve Fatih Hoca'nın neyi amaçladığını kestiremiyorum, arapların bol keseden dağıttığı yüksek ödemelerin etkisi varmıdır bu girişimde, tabiki bilmek zor. Umarım Hoca Arabistan deneyimindede hüsrana uğramaz.
Bugün yazımın büyük bölümünü Hoca'lara ayırmışken birde Başöğretmen Mourinho için bazı şeyler söylemek istiyorum. Hemen bir defa daha hatırlatayım Mourinho yıllardır ilgiyle ve hayranlıkla takip ettiğim değerli bir Futbol adamıdır ve ben onun kariyerine büyük saygı duyuyorum. Ancak söylemek istediğim bugünümüzle ilgili şeyler, Mourinho devamlı birşeyler anlatıyor, her maç sonrası ders verir tarzda birçok gereksiz söylemlerde bulunuyor ve kaybedilen puanların sorumluluğunu hiç üstlenmiyor, kimsede çıkıp kendisine, Hocam iyisin hoşsun ama, bırak Türk futbolunu tanımayı, sen daha kendi takımını tam olarak tanıyamadın demiyor. Her maça değişik kadro ile çıkan, çoğu zaman ilk onbirde olmaması gereken oyunculara şans veren ve hala ideal onbiri kuramayan bir Hoca'nın önce kendisini sorgulaması gerekir diye düşünüyorum.
Bu düşüncemede bazı kanıtlar eklemek istiyorum. Defalarca yazdığım gibi, benim şampiyonluktaki en büyük favorim Fenerbahçe'dir. Sezon başında Cengiz Ünder'in, Kruniç'in, Samet'in ve Levent'in kesinlikle büyük takım oyuncuları olmadıklarını defalarca yazmıştım. Bunlara ilaveten çok değerli iki büyük oyuncudan daha örnekler vermiştim hemde üç dört defa. Kimdi bunlar, büyük hayranlık duyduğum Dzeko ve Tadiç, bu iki oyuncu aynı anda ilk onbirde oynarsa, takımın gücü düşer ve eksik oyuncuyla oynar hale gelir ve tüm yük orta sahaya biner demiştim. Ben bu takımın Hocası değilim ama verdiğim örneklein hiçbirinde yanılmadım, geçmiş maçlara bakıldığında adı geçen oyuncuların hataları ile Fenerbahçe hem Avrupa maçlarında hemde ligde hangi puanları kaybettiğini açık ve net olarak görebiliriz.
Mourinho Hoca biraz susmalı, ders vermeyi bırakmalı ve biran önce elindeki kadroyu ezberlemelidir. Acil olarak ilk onbirini belirlerse kısa zamanda takım istikrarı yakalar ve başarı çizgisi hızla yukarı doğru gider.
Süperlig'in ikinci yarısında tüm kulüplerimize kolaylıklar diliyorum. Özellikle yeni seçilen TFF Başkanı ve yönetici arkadaşlarınada başarılar diliyorum. İçinde yaşadığımız Hakem kaosundanda kurtulmanın tek yolunun, yeni, tarafsız ve bağımsız hakemler yetiştirene kadar, iki sezon arka arkaya maçlara Yabancı Hakemler ile devam etmek olduğuna inanıyorum.
Tolga Güneş
YORUMLAR