ÜÇÜ BİR ARADA !

Sezon başından bu güne kadar sık sık TFF’den, Beşiktaş’dan ve ısrarla Şenol Güneş’ten bahsettim. Bir kaç gün önce gündeme düşen Şenol Güneş’in Milli Takıma hoca olacağı söylentisi, yazımın başlığını belirlemiş oldu. Gizli görüşmelerin bir anda gün ışığına çıkmasından sonra, BJK Yönetimi ve Güneş, sanki geriye adım atmış gibi bir görüntü verdiler. Ancak ateş olmayan yerden duman çıkmazmış.

Böyle bir şey gerçekleşirse, TFF, BJK ve Şenol Güneş doğru bir iş yapmış olacaklar. Bavullar dolusu para savurmaya alışmış bir Federasyon, müthiş başarısızlıklarını, Mircea Lucescu’ya yükleyerek Şenol Güneş ile “Gelecek Bizimdir” deyip günü kurtarmak isteyecektir. Beliktaş kulübünü tarihi bir borcun altına sokan kulüp Başkanı ve Yönetim, geçen seneki ve bu sezonki karmaşanın içinden çıkamadığı, Şenol Güneşi teşekkür edip gönderemediği için, Milli takıma hoca verdik diyerek, teknik direktöründen çoook gecikmelide olsa kurtulmuş olup, nihayet doğru bir karara imza atmış olacaktır.



Şenol Güneş’e gelince, kendisini tanımam, kariyerine ve geçmişine saygı duyarım, futbol tarihimizdeki en büyük başarıya ulaşmış bir hocadır, kesinlikle Milli takıma yakışacak biridir, daha öncede ısrarla yazdığım gibi Beşiktaş’ta başarısızdır, heyecanını kaybetmiştir ve uzun zamandır bu kulüpteki görevini tamamlamıştır, ayrılması hem kendisi için hemde özellikle Beşiktaş için çok olumlu bir davranış olacaktır. Böylelikle Şenol Güneş’te doğru yapmış ve takımın önünü açmış biri olarak, futbol kamuoyunda kabul görecektir bu kararı.



Ancak söylendiği gibi hem Milli takımı hemde BJK yi sezon sonuna kadar birlikte çalıştırma gibi bir yanlışa düşerse, ve her iki kurumdan para kazanırsa, belkide kariyerinin en büyük yanlışını yapmış olacaktır. Bir çok kişinin söyledikleri hala hatırımdadır, hocanın paraya düşkünlüğü, kulübün, alacakları Euro yerine TL olarak ödeme kararından sonra, moralinin ve motivasyonunun düştüğünü, yazılı basın defalarca dile getirmişti. Gerçekten paraya düşkünlüğü doğrumudur bilemem, ama bildiğim tek şey Şenol Güneş’in Beşiktaşa olan borcudur, şayet böyle bir çalışma içinde olursa, yapması gereken tek şey sezon sonuna kadar kulübümden “Tek Bir Kuruş” almayacağım açıklamasında bulunmasıdır. İşte ozaman kariyerindeki başarılara gölge düşürmemiş olur.



Büyük ihtimal ile şimdi yada sezon sonu hoca Milli takıma transfer olup, Federasyonumuzun bol keseden dağıttığı inanılmaz rakamlardan nasibini alacaktır. Görünen odurki iki üç senelik bir çalışmanın sonunda, Güneşin ardından gelecek olan hoca’da Abdullah Avcı olacaktır. Bahsettiğim isimler Milli takım için düşünülen ve sık sık gündeme gelen değerli kişiler, buna bir diyeceğim yok. Ancak buradan bir kere daha soruyorum, hemde bütün kamuoyuna, ayrıca TV lerde saatlerce, oynanmış bir maçın görüntülerini defalarca seyrettirip boş yorumlar yapan kravatlı ve takım elbiseli futbol “Dehalarına” !

Aylardır Milli takımımızın geleceği ile ilgili tek yorum yapmayan, alt yapı eksikliğimizi dile getiremeyen, Ülke futbolunu karanlığa gömen, 14 yabancı yanlışına itiraz etmeyen, sadece Milli maç öncesi ve sonrası “Laf Olsun Torba Dolsun” misali bir kaç gün Lucescu’yu eleştiren, maalesef çok bilgili değil ama çok bilmiş “Üstad” lara sesleniyorum.



Yolda yürüyen vatandaşlar, gençler ve sizler acaba eskiden oduğu gibi, hanginiz ezbere Milli takımı isimleriyle sayabilir, futbolcuları yolda görünce, kimler o futbolcunun Milli takımda oynadığını bilebilir ? Kaç kişi bu Milli futbolcuların hangi takımda oynadığını yada oynayamadığını bilir ? Ve tekrar soruyorum, bizim gerçekten Milli takımımız varmı ?

Şenol Güneş başa gelirse, hangi futbolcuyu hangi takımdan Milli kadroya davet edecektir ve biz Ülke olarak gerçekten Dünya kupalarında yada Avrupa kupalarında final oynayabilecekmiyiz ?



Hayır, her geçen gün inancını kaybeden biri olarak bir kez daha hatırlatıyorum ve haykırıyorum. Acilen ve hiç zaman kaybetmeden, yeni bir kalkınma planı hazırlayarak alt yapıya titizlikle eğilmek, sistemli çalışmak ve Türk futbolunu geliştirecek, ileriye taşıyacak yeteneklerin önünü açarak kaybedilen zamanın yarattığı zararı ortadan kaldıracak geniş kapsamlı bir mücadele artık kaçınılmaz olmuştur. Tabiki böylesine bir çalışmanın meyvelerini toplamak için mutlaka yapılması gerekli bir başka şey daha vardır. Nedir o gerekli olan şey ?

Türk futbolunu uçuruma götüren 14 yabancı futbolcu kararının iptal edilerek yabancı sayısını 6 futbolcu ile sınırlandırmaktır. İşte bu şekiilde Türk futbolunun başındaki “BELA” yı defetmiş oluruz. Bunlar yapılmadıktan sonra, kimse kalkıp günlük başarılar sonunda, TV lerde ve gazete köşelerinde, işte biz buyuz, harika oynadık, işte Türk futbolu diye “Palavra” atmasın.



Yazımı bitirirken Ülkesini çok seven, eski bir Profesyonel futbolcu olarak, Futbol Federasyonuna sesleniyorum

14 yabancı demek, Türk futbolunu mahvetmek demektir.

Türk futbolu mahvolursa, Ülke futboluna büyük emeği geçmiş kişiler bu Federasyona gün gelir bu yanlışın hesabını mutlaka sorar.





Tolga Güneş