Geçmiş yıllarla kıyasladığımızda, dünya genelinde ve özellikle Türk Futbolunda önemli ölçüde Santrafor eksikliği yaşanıyor, mesela biz bu eksikliği daha çok Milli takım düzeyinde ciddi olarak hissediyoruz. Dönüp Süperlige baktığımızda ise tam tersi olarak takımlarımızın başarılı transfer çalışmaları sonrasında adeta kaliteli santrafor zenginliği yaşıyoruz, bu zenginlik oynanan maçlara güzellik ve kalite katıyor, keşke kendi altyapılarımızdada böylesine kaliteli oyuncular yetiştirebilsek.
Gol krallığında önde giden Başakşehirli Piatek, geçen sezon hayranlıkla seyrettiğimiz Icardi ve onun yerine oynayan Osimhen, Trabzon'da Banza, Eyüpsporda Thiam ve tabiki ilerlemiş yaşına rağmen dünya futbolundaki yeri tartışılmayan Edin Dzeko.
İtalya gibi bir ülkede gol krallıkları yaşamış Ciro İmmobile gibi üst düzey golcüler futbolumuza hem kalite hemde heyecan katıyorlar, ayrıca Süperlig'in marka değerinin artmasına katkı sağlıyorlar.
İşte böyle özel oyuncuları ve özverili çalışmayla bu tür değerleri futbolumuza kazandıran kulüp yöneticilerire saygı duymalıyız ve onları alkışlamalıyız. Futbolcuların bazı maçlarda performansı düşebilir ve form kaybı yaşayabilirler, işte o zaman bile sabırlı olup tüm futbol emekçilerine sahip çıkmalıyız, ama ne yazıkki bizim futbol dünyamızda sabretmeyi bilmeyen, her türlü güzelliği bile, sadece dikkat çekmek için eleştiren, iki maçta bir oyuncuyu göklere çıkarıp, yine iki maçta yerden yere vuran, ortalığı karıştıran açıklamalar ile gündemde kalmaya çalışan ve oluşacak kaostan beslenen futbol cahillerine çok dikkat etmelliyiz.
Bu tür insanlar hem futbolumuza hemde tüm kulüplerimize zarar veriyorlar. İçlerinde hiç futbol oynamamış olanda var, büyük kulüplerde ve milli takımdada oynamış olanlar var, işleri güçleri eleştirmek ve algı yaratmak. Ben yıllardır bu yağdanlıklara yazılarımda dikkat çekiyorum ama ne yazıkki bu gereksiz yorumcuların sayısı hiç azalmıyor.
Sayısız olumsuz örnek ve eleştiri içinden bir tanesini seçtim ve yazımın son bölümüne sakladım. İsim vererek hiç kimseyle muhatap olmak istemiyorum, onların kimler olduğunu futbolun içinde olan herkes biliyor zaten.
Yazımın başında değerli golcülerden ve onların futbolumuza katkılarından bahsederken, özellikle şu anda Süperlig'de adeta bir ''GOL MAKİNESİ'' olarak tüm dikkatleri üzerine çeken Fenerbahçe'li En Nesyri'yi tabiki unutmadım.
Geçen sezon İspanya La Ligada 20 gol atan büyük golcü, transferi uzun sürdüğü için takıma çok geç katılmıştı, hazırlık maçları, Avrupa kupalarındaki ön eleme maçları başladığında En Nesyri henüz hazır değildi ve kapalı salon çalışmaları yapılyordu, ilerleyen haftalarda maçların son bölümünde çok kısa sürelerle takıma dahil oldu, işte o maçlarda beklenti yüksekti ve En Nesyri hala gol ile tanışmamıştı Fenerbahçe forması ile. Şimdi hepberaber o günlere dönelim ve hatırlayalım, bakalım futbolcu ve hakem eskileri nasıl hemen devreye girmişlerdi ve neler söylemişlerdi.
Ben çok kısa sürede, En Nesyri güçlenecek form tutacak, çok gol atıp Fenerbahçe'ye ciddi katkı verecek derken, Türk futboluna sürekli zarar veren birçok önyargılı futbol cahili sözde yorumcular aynen şöyle söylüyorlardı.
“Bu oyuncuyu kim aldı ?!”
“Verilen paraya yazık !”
“Bu adam Fenerbahçe'de oynayamaz !”Yöneticiler transferden anlamıyor !”
…şeklinde utanmadan sıkılmadan koro halinde, En Nesyri'yi yerden yere vuruyorlardı. İşte bu açıklamalar sürerken, asla unutmayacağım başka bir söylem daha geliyordu futbolcu ve hakem eskilerinden.
“BU EN NESYRİ DENİLEN ADAM FUTBOLCUYSA BEN BU İŞİ BIRAKACAĞIM”
diyenlere şimdi ben buradan sesleniyorum, bu işi bıraktınızmı yoksa yüzünüz hiç kızarmadan aynı yerde oturup, En Nesyri'ye bir özür borcumuz var diyerek bu büyük golcüyü alkışlıyormusunuz ?!
Tolga Güneş
Gol krallığında önde giden Başakşehirli Piatek, geçen sezon hayranlıkla seyrettiğimiz Icardi ve onun yerine oynayan Osimhen, Trabzon'da Banza, Eyüpsporda Thiam ve tabiki ilerlemiş yaşına rağmen dünya futbolundaki yeri tartışılmayan Edin Dzeko.
İtalya gibi bir ülkede gol krallıkları yaşamış Ciro İmmobile gibi üst düzey golcüler futbolumuza hem kalite hemde heyecan katıyorlar, ayrıca Süperlig'in marka değerinin artmasına katkı sağlıyorlar.
İşte böyle özel oyuncuları ve özverili çalışmayla bu tür değerleri futbolumuza kazandıran kulüp yöneticilerire saygı duymalıyız ve onları alkışlamalıyız. Futbolcuların bazı maçlarda performansı düşebilir ve form kaybı yaşayabilirler, işte o zaman bile sabırlı olup tüm futbol emekçilerine sahip çıkmalıyız, ama ne yazıkki bizim futbol dünyamızda sabretmeyi bilmeyen, her türlü güzelliği bile, sadece dikkat çekmek için eleştiren, iki maçta bir oyuncuyu göklere çıkarıp, yine iki maçta yerden yere vuran, ortalığı karıştıran açıklamalar ile gündemde kalmaya çalışan ve oluşacak kaostan beslenen futbol cahillerine çok dikkat etmelliyiz.
Bu tür insanlar hem futbolumuza hemde tüm kulüplerimize zarar veriyorlar. İçlerinde hiç futbol oynamamış olanda var, büyük kulüplerde ve milli takımdada oynamış olanlar var, işleri güçleri eleştirmek ve algı yaratmak. Ben yıllardır bu yağdanlıklara yazılarımda dikkat çekiyorum ama ne yazıkki bu gereksiz yorumcuların sayısı hiç azalmıyor.
Sayısız olumsuz örnek ve eleştiri içinden bir tanesini seçtim ve yazımın son bölümüne sakladım. İsim vererek hiç kimseyle muhatap olmak istemiyorum, onların kimler olduğunu futbolun içinde olan herkes biliyor zaten.
Yazımın başında değerli golcülerden ve onların futbolumuza katkılarından bahsederken, özellikle şu anda Süperlig'de adeta bir ''GOL MAKİNESİ'' olarak tüm dikkatleri üzerine çeken Fenerbahçe'li En Nesyri'yi tabiki unutmadım.
Geçen sezon İspanya La Ligada 20 gol atan büyük golcü, transferi uzun sürdüğü için takıma çok geç katılmıştı, hazırlık maçları, Avrupa kupalarındaki ön eleme maçları başladığında En Nesyri henüz hazır değildi ve kapalı salon çalışmaları yapılyordu, ilerleyen haftalarda maçların son bölümünde çok kısa sürelerle takıma dahil oldu, işte o maçlarda beklenti yüksekti ve En Nesyri hala gol ile tanışmamıştı Fenerbahçe forması ile. Şimdi hepberaber o günlere dönelim ve hatırlayalım, bakalım futbolcu ve hakem eskileri nasıl hemen devreye girmişlerdi ve neler söylemişlerdi.
Ben çok kısa sürede, En Nesyri güçlenecek form tutacak, çok gol atıp Fenerbahçe'ye ciddi katkı verecek derken, Türk futboluna sürekli zarar veren birçok önyargılı futbol cahili sözde yorumcular aynen şöyle söylüyorlardı.
“Bu oyuncuyu kim aldı ?!”
“Verilen paraya yazık !”
“Bu adam Fenerbahçe'de oynayamaz !”Yöneticiler transferden anlamıyor !”
…şeklinde utanmadan sıkılmadan koro halinde, En Nesyri'yi yerden yere vuruyorlardı. İşte bu açıklamalar sürerken, asla unutmayacağım başka bir söylem daha geliyordu futbolcu ve hakem eskilerinden.
“BU EN NESYRİ DENİLEN ADAM FUTBOLCUYSA BEN BU İŞİ BIRAKACAĞIM”
diyenlere şimdi ben buradan sesleniyorum, bu işi bıraktınızmı yoksa yüzünüz hiç kızarmadan aynı yerde oturup, En Nesyri'ye bir özür borcumuz var diyerek bu büyük golcüyü alkışlıyormusunuz ?!
Tolga Güneş
YORUMLAR